Yarış olmadan “kazanan” olmaz!

Yarış olmadan “kazanan” olmaz!

ABONE OL
10 Ekim 2023 10:05
Yarış olmadan “kazanan” olmaz!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Yarışarak kazanılan “utkular” sevindirir beni. Adayların birbirine zarar vermeden, bilgilerini/ birikimlerini ortaya koyarak gerçekleştirdiği bir yarış heyecan verici olduğunca, izleyenleri de hoşnut eder! Yitirenin kazananı kutladığı, kazananın tepe gözlüklerini çıkarıp tabanı gözlemlediği, çelme takmaktan daha çok “herkesin” demokrasi adına yararlandığı bir yarış… Kim istemez ki?

“Sistemin” katı kurallarına yer yer tepki göstermiş olsa da; bizdeki “muhalefet”, bizdeki “sosyal demokrat anlayış” bu denli tabana tanınan “demokratik özgürlüklerin” yanında olmak istemez! Neden istesin ki? İstediğini aday yapıyor, istediğini il örgütünün başına getiriyor, istediğini belediye başkanı seçtiriyor, istediğinin işinin “vekillik” olduğunu tarihe geçiriyor, “tek” adamlığı/ “tek” adaylıkla bütünleştiriyor, üstelik bunun için “trol” destekleri oluşturabiliyor!

***

“Muhalefetin/ iktidarın” karşısına çıkardığı en önemli konulardan bir de “mülakat” değil mi? “Mülakat” bir anlamda; “yarışı” yok saymak gibi, bana kim yakınsa o olsun gibi, benim gibi düşünmeyen elensin gibi, beni kim daha iyi dinler gibi, bana kim “biat” eder gibi bir şey değil mi? Peki, “tek” adamın, “tek” adayla yaptırdığı seçimler neyin nesi?

Kılıçdaroğlu’na “çok yakın” olan isimlerden Barış Yarkadaş, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlarında, yurdun dört-bir yanındaki “sözde” seçim sonuçlarını açıklıyor! Paylaşımında gelişmeleri ya “Kılıçdaroğlu’na yakın isim kazandı” diye, ya da “oradaki isimler arasından İmamoğlu ile anlaşanlar oldu” biçiminde açıklıyor! En son paylaşımlarından biri de şöyle: “CHP’nin bugün tamamlanan İl Başkanlığı seçimlerini Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na destek veren Gazi Doğan (Sivas), Bülent Akpınar (Ordu), Anıl Tanburoğlu (Adana) kazandı.”

***

“Kazandı” demiş Yarkadaş! Bir eylemin “kazananı” olması için, “yarış” olması gerekir; haksız mıyım? Peki, bu “kazananların” karşısında kim varmış, “kiminle” yarışmışlar da eylem “utku” ile sonuçlanmış? Biz başka türlü mü görüyoruz, bizim baktığımız yerden gördüklerimiz “yalan” mı? Artık “nereden” gelmişse “talimat”; milletvekili listelerini koyup sıraladılar/ bir de “tabanla/ parti ilkeleriyle” hiçbir bağı olmayanlara oy verdirdiler, aynısını yerel yönetimlerde de denediler, şimdi de il örgütlerinde/ örgütlerin yönetimlerinde de gerçekleştirdiler, tüm bunların adı “kazandı” oldu!

“Değişim” diyenleri, Özgür Özel’i, Ekrem İmamoğlu’nu “çok eksikli” görenlerdenim! Bu eylemle, bu duruşla, bu güncel olaylara bakışla tabanın beklediği “değişimin” gerçekleşme olasılığını düşünemiyorum! Belli bir hay/huyla bir yerlere varılmaz, slogan türü çıkışlarla istenen özgürlükler/ demokrasi/ karşı koyma hakkı/ adalet sağlanamaz! Bunun yanı sıra bir yandan şu an var olan “örgüt yapısıyla”, bir yandan da “trol türü” destekçileriyle “hiç” olmaz!

Şunu sormak istiyorum: siz halkın erincini, halkın var olmasını, halkın gür sesinin duyulmasını istiyor musunuz? Öyleyse halkın önünü kesmeyin/ güvenin/ açın! “Utkular” yarışılarak kazanılsın! Halk kimi kendine yakın görüyorsa, kimin “temsil” etmesini istiyorsa o “kazansın”! Seçimler, “talimatlarla” değil, halkın “özgür istencine” bağlı kalınarak yapılsın, bunu da başta özgürlükleri/ adaleti/ demokrasiyi diline pelesenk eden “siyasi düşünce” gerçekleştirsin! Olmaz mı? 091023

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP