Rifat SERDAROĞLU
İktidara geldiklerinden beri, hep kavga hep gerginlik hep sinir!
Cumhuriyetle kavga, lâiklik ile kavga, bağımsız yargı ile kavga, hukuk devleti ile kavga, özgürlüklerle kavga, bilimle ilimle kavga, aydınlarla kavga, sanatla kavga, sporla kavga, Dünya Şampiyonu olmuş Voleybol Kadın Milli takımızla şort kavgası, komşularla kavga! İnsan için, Türk Milleti için güzel ne varsa onunla kavga ettiler!
Yeter mi? Yetmez! Kindar nesilden olunca bu kavgalar Bademleri keser mi?
Bir kez sinirlendiler mi, karşılarındaki Bakan olsa da fark etmez!
Bakanlar Kurulu salonunda tekme-tokat, evire çevire adam döverler.
Vatandaşın biri protesto mu etti? Kaçan vatandaşı koruma ordusuyla birlikte markete kadar kovalar, adama “Gel ulan buraya İsrail Dölü” diyerek tokadı yapıştırırlar! Yere düşen vatandaşı tekmelemekten utanmazlar!
Kavga edecek kimse bulamazlarsa, gölgeleriyle bile kavga ederler.
Hiçbir zaman, bir televizyon programına siyasi rakipleriyle birlikte katılamazlar.
Medeni insanlar gibi, fikir tartışması nedir bilmezler!
Kavgadan, karışıklıktan, tuzak kurmaktan, insan harcamaktan çekinmezler.
Haramdan beslenmek, devlet kaynaklarını usulsüzce kullanmak, kul hakkı yemek onlar için normal işlerdendir. Çünkü Türkiye’yi “Dar-ül Harp” yani İslami yönetim olmayan, harp edilecek olan ülke olarak görürler. Onlara göre böyle bir ülkeyi soymak, insanlarına kötü davranmak, günah değil, sevaptır!
Bu davranış ve anlayışta olan kişilerin yönettiği yerde, huzur da olmaz, bereket de olmaz!
Bu tarz insanları cehalet, görgüsüzlük, kıskançlık, sevgisizlik yönetir.
Bunların bastıkları yerde ot bitmez, yeşili çöle çevirirler…
Aziz Türk Milleti;
Bir şeyi satın almak veya bir seçimi kazanmak onu hak ettiğimiz anlamına gelmez. Son model bir otomobil alırsınız ama onu doğru-düzgün kullanma becerisini satın alamazsınız.
Keza, bir seçimi kazanabilirsiniz fakat üzerinize aldığınız emaneti doğru-faydalı-şeffaf olarak değerlendiremezseniz, onu hak etmiş olmazsınız.
Sadece seçim kazanmış olursunuz.
Bu yüzden gelişmiş demokrasiler de “sandık ve seçim” her şey değildir.
Önemli olan, insanın ve devlet kurumlarının demokrasiyi hazmetmiş olmasıdır.
Bu yüzden insanların içinde en değerli bireyler, en pahalı evlerde oturanlar,
ya da 700 bin avroluk saat takanlar değil, en değerli düşünceleri taşıyan ve insanlarla paylaşan bireylerdir.
Siyasetçiler içinde en değerli olanlar, en büyük uçağa binenler, namaz kılmaya yüzlerce araba ve binlerce koruma ile gidenler, aniden çok zengin olanlar değil, ülke insanlarına yararlı olacak fikir ve çözümleri düşünen, bunları projelendirip halkının hizmetine sunanlardır.
Bu kişiler unutulmayan devlet adamları olarak, tarihte yer alırlar…
Her şeyin başı insandır!
Türkiye’yi güzel yapacak olan sadece tarihi eserleri, dağları, denizleri, güneşi değildir. Ülkeyi güzel, yaşanacak ve özgürleştirecek olanlar anlayışlı, aydın, dürüst ve samimi olan insanlardır.
Bu insanları seçeceksiniz. Sadece seçmek de yetmez. Sahip de çıkacaksınız.
Dünya siyasi tarihine baktığımızda, öz evlatları olan aydınlarına sahip çıkmayan toplumların büyük bedeller ödediklerini görürüz.
Bu yazıyı, biraz daha fazla düşünmemiz için yazdım!
Bir filozofun dediği gibi, düşünmek kritik yapmaktır. Problemin arkasını akılla aramak demektir. Eğer bir problemi, birden fazla kez yaşıyorsak, yeterince düşünmüyoruz ve ders almıyoruz demektir.
Ülke yönetiminin giderek Siyasal Ümmete kaydığını, ekonomik olarak çöküntüye gittiğimizi söyledikten sonra siyaset yoluyla bir çözüm bulamıyorsak, düşünmekten daha fazlasını yapmak gerekir!
Daha fazlası ise Türk Milletinin kendi kaderine el koyması, hırsızları-soyguncuları-din tacirlerini-cemaat ve tarikat artıklarını önüne katıp, geldikleri yere kadar kovalamaktır!
Yapılır mı? Öyle güzel yapılır ki, “Hırsızlar İmparatoru” bile şaşar kalır!
23 Eylül 2023
YAZARLAR
8 saat önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce