Habip Hamza ERDEM
Görülüyor ki, çok uzun çözümlemeler yapmak çoğu kez belirgin açıklamalar yapmaya yetmemektedir.
Örneğin, para bir kez üretildikten sonra, diğer metalar gibi, artık kendine özgü bir dolanım sürecine girmektedir.
Ricardo’nun birikim sürecini savsaklaması örneğinde olduğu gibi, ekonominin ‘kan’ı (flux social) geçici olarak bir yerlerde kesilebilmekte ve sonradan yeniden akmaya başlamaktadır.
Ancak, Malthus’tan sonra ilk kez Marx’ın paranın birikim ve tasarrufu arasındaki ilişkiyi derinlemesine ele aldığı söylenebilir.
Bununla birlikte, artık kabul edilmelidir ki, para ne ‘nötr’dür ve ne de ‘nötralize’ edilebilecek bir şeydir.
En azından şu iki etmen, yani kredilerdeki genişleme ve hükûmetlerin para politikaları sonuçta ‘özel kararlar’ olarak, bu nötrlüğü bozmaktadırlar.
Öyle ki, paranın parasal özelliklerinden uzaklaşması (démonétasition) ve saymaca paraya dönüşmesi, doğrusal bir yol izlemeyerek, sürekli olarak dolanım-dışı kalmasından dolanıma girmesine giden bir çevrim (circuit) oluşturmaktadır.
Bu da, (kredi olarak genişlemesi ya da para politikası gibi) ikinci özelliğinin önemine karşın, nötr olmayıp asla nötralize olamayacağı, çünkü kimi özel kararlara bağlı kalacağı sonucunu vermektedir.
Demek ki dolanımda olan para, gerçekte kişiye ait değildir ama onun dolanımı birikim koşulunu yaratmaktadır. Ki, bu da, onun genel eşdeğer değer olmasını destekleyen koşul olmaktadır.
Paranın bu ‘değer ölçüsü’ olma niteliğinden sonra, şimdi de ‘ödeme aracı’ olma niteliklerine yakından bakabiliriz.
‘Ödeme aracı’ olarak ve ‘evrensel para’
Eğer bir terminoloji sözkonusu ise, Marx’ın kavramları genel olarak şu üç terimle dile getirilmektedir; M (Meta), A (Para), P (Sermaye- yani Capital productif).
Örneğin M-A / … M formülasyonunda, para (A)’nın, ödeme aracı olarak rolü ancak [M-ödeme süresi… (A)] şeklinde ifade edilebilecektir. Yani ödeme aracı rolü, krediyle satış sürecinin sonunda, alacaklısına borcunu ödemek üzere elindeki mal (M) satıldığında tamamlanmış olacaktır.
Tüm ticari kredi zinciri bu işlemin yeniden-üretimi biçiminde gelişmektedir.
Para’yı (A) ödeme aracı olarak dolanıma sokmak, ödeme tarihine uymak için gereklidir. Birikim ise, satış ve yeniden alış süreçleri ayrıldığında ortaya çıkacaktır.
Ne var ki, örneğin bir ticari kriz durumunda ‘biricik zenginlik’ olarak eldeki para yani birikimcinin parasından sözedilebilir ki, o da ortaya çıktığında, ‘kredi sistemi’ni alt-üst ederek ‘parasal sistem’e dönüştürecektir (1) .
Demek ki, örneğin altının ‘evrensel para’ yani ‘genel eşdeğer’ olması, birikim süreci bakımından ‘doğal ilkel biçim’ (la forme naturel primitive)’den başka bir şey değildir (2).
Dünya piyasalarında para, sözcüğün tam anlamıyla ‘doğal biçim’ ama aynı zamanda, genel olarak insan emeğinin toplumsal dile gelişi (incarnation) olarak ‘meta’ olup, onun “dile geliş biçimi kendi ide’siyle çakışmaktadır” (3).
Demek ki, evrensel olarak para tüm işlevlerini yerine getirebilecek, üstelik malların farklı dolanım düzeylerinde, örneğin ülkeler arasında, ‘dış ticaret dengesi’ni (solde des balances internationales) de kurabilecektir (4).
Marx burada, Ricardo’nun, dengenin ‘otomatik’ olarak kurulacağı savına karşı çıkıp, merkantilistlerin görüşlerine yakın durmaktadır.
Yani Devlet’lerin ‘altın stoku’, ya da bugünkü biçimiyle ‘rezerv para’ bulundurma zorunluluğuna dikkat çekmektedir.
Kaldı ki, günümüz ekonomi poltikalarını ‘yeni-merkantilizm’ olarak adlandıran ekonomistler de yok değildir. Ancak bu son değerlendirmelerin son yıllarda aşıldığına ilişkin gelişmelerin olduğuna da tanıklık ettiğimiz söylenebilir.
(Sürecek)
(1) Contribution à la critique de l’économie politique, ouv. cite, p. 111.
(2) Le Capital, ouv. cité, livre premier, tome I, p. 147.
(3) Ibid., p. 112.
(4) Contribution à la critique de l’économie politique, ou v. cité, p. 113.
YEREL HABER
2 saat önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce