Bazen, bizim gibi kendi halinde bebelerin eğitimcilerine belirli yetki verseler nasıl olur acaba? Diye düşünürüm…
Bence çok iyi olur! Neden mi?
Çünkü biz Okulöncesi öğretmenlerin tek yarışı, özgüveni yüksek, sosyal, vicdanlı, değerlerine sahip çıkan çocuklar yetiştirmek…
Notla, sınavla gelen kişisel başarıyla hiçbir derdimiz olmadığı için, işimiz gücümüz çocuğumuzun duygusal ve sosyal zekâsını geliştirmek.
Ki 28.yılımı bitirmek üzere olduğum meslek hayatımda, çocuk kulübünün de öğrencilerinin eğitimi ile de ilgilenme avantajımdan kaynaklanan saha gözlemlerim sonucu; başarı illa akademik başarıyla ölçülmez, duygusal ve sosyal zekâsını geliştirip beslediğiniz her çocuk mutlaka başarı sağlar ve sağladığı başarı gerçek başarı; “hayat başarısıdır…”
Şimdi bakıyorum Dünya 2000 yılında PISA dediğimiz öğrenci programıyla bunun peşinde…
Bir çocuğun 15 yaşına kadar sosyal ve duygusal zekâsını geliştirdiğiniz de bırakın o çocuk zaten yolunu bulur…
Peki, Uluslararası yöneticilerinin peşine düştüğü bu program nedir?
PISA …
Açılımı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırmadır.
PISA neyi ölçmektedir?
PISA’da zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanmaktadır.
PISA araştırmasında kullanılan “okuryazarlık” kavramı, öğrencinin bilgi ve potansiyelini geliştirip, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirmesi olarak tanımlanmaktadır.
Kısacası; PISA araştırmasının asıl çıkışı eğitim değil. Ülkenin ekonomiye insan yetiştirme yeteneğini sorgulamaktır. Çünkü eskiden coğrafya, fen bilimleri, kaynaklar gibi ezberci bilgiler yerine çocuğun ne kadar bildiği değil,bu bilgiyi sorunları çözmek için ne kadar kullanabildiği önem taşımakta ve bu şekilde yetişen ‘‘Becerikli İnsan’’ topluluğunun Ülke ekonomisinde sivrildiği gözlenmektedir.PISA araştırmasında kullanılan anket ve sorulara bakıldığı zaman sosyal ve duygusal zekası gelişmiş bireylerin başarı gösterdiğini görebilirsiniz.Ve artık başarılı insanların bizim zamanımız da ‘‘inek’’diye tabir ettiğimiz değil, sosyal,girişken,yaratıcı ve sorgulayan,gönüllü gençlerden oluştuğunu gözlemleyebiliyoruz.
Dip Not; Hiçbir öğrenim hayatımda not başarım olmadı, ilkokulda bir kez iyi ile geçtim. Ama bütün spor ve sosyal etkinlikler de profesyonel olarak hep vardım. Şimdi mi?
Bir Lisans, iki önlisan diploması sahibi olurken, Üniversitelerden aldığım yaşam boyu eğitim diplomalarımla birlikte şuanda Sosyoloji lisans öğrencisiyim…
Haa… Belki şunu savunacaksınız sizin zamanınız başka! Başka olan hiç bir şey yok, sadece nüfus artışı var ve yine idea ediyorum şimdi okumak çok daha kolay.
Ayrıca, hayat başarısının sadece akademik başarı olmadığını, sosyal ve özel hayatın içinde sorunlar yaşayan bireyleri gördüğünüzde çokta net anlarsınız.
Ve unutmayalım ki artık, ara elemanları, zanaatkârları bulamadığımız zamanların içindeyiz. O yüzdendir ki tamir görmesi gereken bütün eşyalarımızı çöp tenekesinin yanına sessizce koymaya devam etmekteyiz.
Ast olan, bitirdiğin okul ya da akademik başarın değil, ast olan gerçek dünya da “Becerikli İnsan” olmayı başarabilmek ve hayatınızın içindeki dengeyi sağlayabilmektir.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
YAZARLAR
12 saat önceYEREL HABER
13 saat önceYEREL HABER
15 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
4 gün önce