Sık, sık yazıyoruz. Hırsızlar oldukça dışarıda “free”… Bizler bu betonarme sefertaslarında; ölü mü, yoksa diri mi, belirsiz soluklanıyoruz içeride… İçeride olan bizleriz; giderek Orman Yasaları’nın egemenlik alanını yaygınlaştırdığı insanlar aleminde… Ve iyice örtüşmekte koşullarımız “paralel evrenimiz” olan hayvanlar alemiyle… Manifestomuz; “kısasa, kısas” olarak beyan edilecektir çok yakında… Gün gelecek Kuran’a (bazılarına göre de Tevrat ve İncil) göre fetvalar verenler bile; güçsüzleşecek, ezilecek Orman Yasaları karşısında…
Ki onlar yeri gelir tarım topraklarını çalar, yeri gelir bu ulusun ormanlarını çalar, geleceğini çalar. Ama sen kıpırdayamazsın bile onların karşısında; eleştirdiğin an onları kendini bilirisin TCK 299 sorgulamasında!
Günlerdir ormanlarımız yanıyor, ciğerlerimiz kanıyor, akciğer organlarımız sönüyor. Dünya devletiyiz diye çalım satıp gezenler, kendilerinin “biz dünya lideriyiz” içerikli açıklamalarına karşı çıkanların, şahsı alilerini saymayanların kafasını ezenler; ne yazık ki henüz yangınların hakkından gelemedi. Roma’yı yakan Neron da kim miş? Bir ülkeyi yakıyorlar; kayıtlara geçsin lütfen İnsanlık Tarihi!
90’li yılların başında Uludağ’ın yamaçlarında aynı günde 4 yerde yangın başladı PKK yaktı dediler.
Daha sonrasında yakılan yerlerde, pıtırak gibi Araplar için konutlar yapıldı, Uludağ’ın koruma altında olduğunu umursamadılar bile…
Bunların peşine düşen Jandarma Komutanını da daha sonra Ergenekoncu diye fişlediler.
Bilir bu gerçekleri özellikle 90’lı yılların Kent Konseyi Üyesi Bursalılar…
Ve şimdi…
Az bekleyin, günlerdir yanan ormanların yerine genç fidanlar mi dikilecek yoksa konutlar yapılsın diye kum, çimento, çakıl mi dökülecek?
O zaman anlarsınız kim hem suçlu, hem de güçlü ya da ormanların katili, eğer konutlar yükselirse ormanlık alanda anlarsınız kim imiş vatan haini?
Manavgat yok oldu, say ki haritadan silindi. Ve ne yazık ki… Şu açgözlüler Çökertme’yi de kebap etmişler.
Denize karşı yamaçlarını bakalıum ne zaman yiyecekler?
Gerçekten de Cennet ülkemizi Cehennem’e çevirdiniz.
Kurtuluş Savaşı sırasında Mudanya’dan denize dökülürken Bursa’yı ve Ege’den denize dökülürken Izmir’i yakan Yunan’dan farkınız ne sizin?
Dünlerde ormanlara golf alanı yapanlardan…
Ormanları yapılaşma için yakanlara…
Bu ülkenin kuruluş ilkelerini ve devrimlerini yok sayıp ne yazık ki
Tersine evrim geçirtilen bir ülke!
Ve bir de şu THK pilotları da diyor ki uçaklar sağlam, ama atıl bırakıldılar.
Yoksa kilit altında mı onlar?
Öyleyse kırın kapıları, havalandırın uçakları, söndürün yangınları!
Gerçek TÜRK halkı, her şeyi Devlet yapsın diye beklemez, koyar elini taşın altına…
Eğer Devlet yapsın diye bekleseydi Mustafa Kemal ve arkadaşları sen bugün yer bulabilir miydin kendine Dünya haritasında?
Ve erken seçim söylencelerinin orman yangınlarıyla birlikte kül oldu günlerde…
Siz yine de kapılmayın rehavete; su uyur, düşman uyumaz, baskın basanındır der, koyar sandıkları halkın önüne, çünkü amaç aydınlık Türk Devleti’ni, Atatürk’ün çocuklarını sandukaya koymak… Anlayın artık son aşamada düşünülen amacı! Dolayısıyla seçimlerden hep “galip” çıkabilsinler diye işte şu Muhtaran Meclisi de TBMM’den çok daha kıymetli
Çünkü mahallede kim var, kim yaşar onlar biliyor en iyi ve de mahalledeki zengini fakiri
Kimi nohuta, bulgura, kömüre
Satıp da oyunu, destek verir AK ömüre
Elbette ki muhtaran bilir, onların adlarını bildirir
İşte bu düzene de “muhataran demokrasisi” denir
Eninde, sonunda bu gidişat aydınlık düzeni devirir…
Belki devirir ya da devirebilir eğer şu aydınlık kızlarımız olmasaydı
Bol paralı ve de tarikat mayalı ayak “takımı” topçulardan sonra…
Özverili jimnastikçiler ve özellikle de voleybolcular sayesinde, bayrağımız gönderde İzmir Marşı eşliğinde…
Başarılarınız Sürekli Olsun Bizim Çocuklar!
Ve son olarak…
Halk arasında denir ki…
– Çok terlediğinde soğuk su içme, çay iç! Çay hararetini söndürür.
Hararet dediğin sıcak, sıcak dediğin ateş…
Havadan su boşaltacak uçaklar yoksa tepenize atılacak çay poşetleri var.
Yangın yerlerinde çay fırlatılıyor diye tepenize; sakin olun bir hele… Her halde büyüklerinizin de bir bildiği var, nankör gelmeyiniz AKBaşkan efendinize! İçin çayı; söndürün ateşinizi, nasıl olsa Edison’un icadını söndüreceğiniz yok sizin ! Çayın yanına da kek; eğlenmenize bakın bahçelerde kadın, erkek…
3 Ağustos 2021
YAZARLAR
4 saat önceYEREL HABER
5 saat önceYEREL HABER
7 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
3 gün önce