Yurttaşın aklını “yok” saymayın…

ABONE OL
28 Temmuz 2021 07:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçmişte “olağanüstü bir süreçten geçiyoruz” denildiğinde, birçokları gibi “sürece” kendimi kaptırır/ daha “yerinde” davranılmasını isterdim!

Kaç seçim gördüysem, tüm seçim öncesinde “benzer” sözler duydum!

“Sürecin” sonuna gelmiş miydik, “süreci” doğru kullanabilmiş miydik, “süreçten” istediğimizi alabilmiş miydik…

Bu soruların hiç birinin karşılığı yok bende!

Yıllardır “emek” denildi, “hakça bölüşüm” denildi, “liyakat” denildi, “insan” denildi…

Sonuç ortada!

Her “kötü gidişin” sorumlusu/ sorun çözücüsü yurttaş…

Her “kötü gidişin” nedeninin kim ya da “ne” olduğu anlaşılmasın diye çaba harcanıyor!

Covid 19 yayılıyormuş, ekonomi batıyormuş, işsizlik artıyormuş, sel kentleri tutsak alıyormuş…

Tümünün nedeni, sorumlusu, sorun çözücüsü yurttaş!

Aklımızı kurcalamayı, “olağanüstü bir süreçten geçiyoruz” söylemiyle sürdürüyorlar.

****

Yine olağanüstü bir süreçten geçiyoruz ya…

Turizm mevsimi diyerek bir haziranda ülkenin kapılarını açmak, Avrupa Birliği’nden üç milyar avro gelecek diye sınırları kaçak göçmenlerin geçiş yeri yapmak “hiç” önem taşımıyor gibi;

Yurttaşların yaşam biçimlerini/ rahatlığını gerekçe göstererek “pandeminin” yeniden yayılacağı korkusunu yaymak “konuşan” herkesin işi…

Gerekçeler şunlarmış:

Yurttaş sosyal aralığı unutmuş,

Yurttaş maske takmıyormuş,

Yurttaş tanıdıklarıyla çok yakınmış,

Yurttaşların yüzde otuzu aşı olmuyormuş…

Kamyonlar dolusu “yabancı göçmen” ile delta varyantının en yaygın yaşandığı Rusya’dan gelen turistlerin ülkeye girişlerinde gösterilen “sorumsuzluk/ bilgisizlik” nereye koyulmalı?

İşin en kolay yönü, “olağanüstü bir süreç geçiyoruz” söylemiyle yurttaşa korku yaymak olmalı…

Şunu düşünüyorum:

Bu uyarıları yapanların Adana’yı ne denli tanıdıklarını bilmiyorum. Adana gibi yerleşim yerlerinde “maske konusu” tam araştırılmadan konuşulmaması gerekir! İsteyen deneyebilir! Sabah evinizden fırına ekmek almaya çıkıyorsunuz. Beş dakikalık yolda maskeniz ter içerisinde kalıyor. Hafif bir esintiyle kalkan tozlar maskenin gözeneklerini tıkıyor. Varsa virüs de(!) burada daha kolay tutunabiliyor! Aynı maskeyle bir de eve gidiyorsunuz, evin orta yerine bırakıyorsunuz…

Gözeneklerini terle birlikte tozun/ toprağın tıkadığı maskeyi yeniden/ bir daha kullanıyorsunuz!

Bu koşullarda maskeli mi/ maskesiz mi sokağa çıkmalı?

Adana’daki sağlık örgütleri de “bu konuda” sorumluluk almak yerine, yurttaşa ağır yaralar açıyor!

***

“İktidar” her ne denli övünse/ yaptıkları “betondan yaşamın” kıskanıldığını vurgulasa da, ülkemiz için büyük yitim olduğunu doğal olaylar gösteriyor!

Kentlere dikilen betondan yapılar, doğada ekim alanları yok edilerek kurulan betondan sanayiler, ormanlarda ağaçlar kesilerek/ suyolları değiştirilerek oluşturulan betondan santraller yaşamı ne denli zorlaştırdığını sorgulayan anlar!

İklim değişikliği, kuraklık “zembille” inen bir olgu değil; doğayı nasıl kullanmakla ilgili bir olgudur!

Son günlerde Rize’de yaşanan toprak kaymasını, dere yatağının taşmasını, can kaybının yaşanmasını izlerken “neden” diye sormak gerekmiyor mu?

Karadeniz’in dağları bozulmuş, bir yanlarına santraller kurulmuş, su kanallarının yönü değiştirilmiş, bu güne değin sıkıntı yaşamayan bölgeler her yağmurda sorun yaşamaya başlamış!

Bunun hesabını/ nedenini kimden sormak gerekiyor?

İlgili bakana sorarsanız, “bu işin” sorumlusu dere yataklarına ev yapan yurttaş!

O dere yatağının sel altında kalmasına neden olan bozgunun, o yapıya izin veren yerel yönetimin, oturma izni veren denetim kurulunun hiç suçu yok!

Nasıl bir “olağanüstü süreçten” geçtiğimizi sorgulamak gerekiyor kanımca…

***

Yurttaş mı ülkesine yabancı, yoksa ülke mi yurttaşına…

İkisi de değil! “İktidar” hem yurttaşına, hem ülkesine yabancı!

İster “pandemi” sürecini ele alın, ister yurdumuzu saran sığınmacılara verilen önemi; bu yurdun insanı bir adım geride!

“Suriyeli sığınmacılar için elli milyar dolar harcadık, yine de harcarız” diyen “iktidardan” başkası değil!

Bu yurdun insanına düşen “lokmalarınızı küçültün” oldu; nedeni, yeni gelecek sığınmacıların lokmalarını büyütmek için olmalı…

“Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz” denerek “olağanüstü” algısı oluşturmaya çalıştıkları, “olağanüstü” olguların içine nasıl çekilmeye çalışıldığını görmemiz gerekiyor!

Ne “pandemi”, ne “doğal yıkım”, ne “kötü gidişin” nedeni yurttaş değil! Yurttaş denileni yapıyor, denileni yapmayan akla gelmeyecek suçlamalarla karşılaşıyor!

Salgınların da, yıkımların da, açlığın da, işsizliğin de, yabancı aşkının da nedeni “iktidar”!

Yurttaşın aklını “yok” saymayın…

270721

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP