Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Selma Erdal

Yerel demokrasi ve halk katılımı 76. maddenin sınırlayıcı etkileri üzerine bir değerlendirme

Yerel yönetimler, demokrasinin en temel ve görünür işleyiş alanlarından biridir. Halkın karar alma süreçlerine doğrudan katılımı, demokratik değerlerin güçlenmesinde önemli bir işlev görmektedir. Bununla birlikte Türkiye’deki yerel yönetimlerde halk katılımını etkin bir biçimde gerçekleştiren yapılar çeşitli nedenlerle işlerlik kazanamamakta, katılımın önünde çeşitli engeller bulunmaktadır. Bu engellerin başında da 76. Madde ve benzeri yasalar yer almaktadır.

Türkiye’de yerel yönetimlerin halkla olan ilişkisi, 5393 sayılı Yerel Yönetimler Yasası’nın 76. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu madde, kent konseylerinin kurulmasını ve halkın yerel yönetimlere katılımını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ancak, uygulamada bu madde, halkın karar alma süreçlerine katılımını artırmaktan çok, gösterişçi/göstermelik/sözde bir yapı oluşturmaktan öteye gitmemektedir. Kent konseyleri çoğu zaman sembolik(token) düzeyde kalmakta, halkın gerçek anlamda karar almadaki etkisi neredeyse sıfıra inmektedir.

Elbette ki bu durumun, yerel demokrasiyi sınırlayıcı bir etkisi vardır. Yerel halkın, çevresindeki kararlar üzerine söz söyleme hakkı, çoğu zaman biçimsel ya da göstermelik bir katılımla sınırlı kalmaktadır. 76. madde, yerel yönetimlerin halkla daha yakın ilişkiler kurmasına olanak sağlamak yerine, yerel yönetimlerin uygulamalarına ilişkin denetim sağlamamaktadır. Bunun sonucunda, yerel halkın sesinin duyulmadığı ve sorunlarına duyarsız kalındığı bir yönetim anlayışı ortaya çıkmaktadır.

Halk katılımının artırılması, yalnızca demokratik değerlerin pekişmesi için değil, aynı anda yerel yönetimlerin etkili çalışması açısından da oldukça önemlidir. Hiç kuşkusuz yerel yönetimlerin halkın katılımını yalnızca biçimsel/göstermelik olarak değil, karar alma süreçlerinde etkin bir rol üstlenecek biçimde desteklenmesi gerekmektedir. Burada katılımın yalnızca bir araç değil, bir amaç durumuna gelmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Katılımcı bütçeleme uygulamaları, kent konseylerinin etkinleştirilmesi, yerel halkla sürekli iletişim içinde olunması, halkın yönetime olan güvenini artıracak ve yerel demokrasiyi güçlendirecektir. Eğer halk yalnızca bir izleyici konumunda bırakılacaksa, bu koşullarda demokrasiden söz etmek ne kadar anlamlı ya da gerçekçi olabilir?

Dünyanın değişik ülkelerinde halk katılımı ve yerel demokrasi konusunda başarılı örnekler bulunmaktadır. Örneğin, Brezilya’nın Porto Alegre kenti, katılımcı bütçeleme yöntemini kullanarak halkın doğrudan bütçe kararlarına katılmasını sağlamıştır. Bu tür uygulamalar, halkın yönetimle ilgili karar alma süreçlerinde etkin bir rol oynadığını göstermektedir. Ancak, Türkiye’de yerel yönetimlerin bu tür örneklerden beslenmesi gereken noktalar henüz yeterince yaşama geçirilememiştir.

Yerel yönetimlerin halk katılımına ilişkin başlatmış olduğu projeler/girişimler/uygulamalar/çalışmalar olsa da bunlar ne yazık ki çoğunlukla yetersiz kalmakta, belirli grupların dışında kalan çoğunluğu dışarıda bırakmaktadır. Yerel yönetimlerin halkla daha güçlü bağlar kurabilmesi ve toplumsal çeşitliliği kucaklaması için önemli bir dönüşüm süreci gerekmektedir.

Yerel demokrasi, yalnızca seçmenlerin oy kullanması ile sınırlı değildir. Halk, her aşamada ve her alanda yönetime katılmalı, karar süreçlerinde etkin bir biçimde yer almalıdır. Dolayısıyla 76. madde ve benzeri düzenlemeler, halk katılımını gerçek anlamda sağlayacak biçimde yeniden ele alınmalıdır. Yerel yönetimlerin yalnızca halkı dinlemekle kalmayıp, onların görüşlerini, isteklerini ve önerilerini de karar süreçlerine uyarlamaları gerekmektedir.

Çünkü yerel demokrasi ancak ve ancak halkın gerçek anlamda katılımının sağlandığı bir yapıda işler. Bu süreçler; daha şeffaf ve hesap verebilir yönetimler oluşturmak, yapılandırmak için önemlidir, gereklidir. Yerel yönetimler; halkı yalnızca bir figür, bir izleyici olarak görmek yerine, karar alma süreçlerinde gerçek bir katılımcı olarak yer almalarına olanak tanımalıdır. Gerçek katılımın sağlanamadığı yerde ne yerel demokrasiden ne de yerel yönetişimden söz edilemez.

Seçim öncesinde “kentimizi birlikte yöneteceğiz” diye sözler veren yerel yöneticiler, seçimlerden sonra verdikleri sözleri tutmalıdırlar, yerel demokrasi ve yerel yönetime halk katılımı kavramlarına işlerlik kazandırmalıdırlar. Dahası yerel yönetimler, yerel halkla birlikte; 76. maddenin sınırlayıcı etkisini ortadan kaldırmak için de genel yönetimden talepte/istekte bulunmalıdırlar.

Didim, 9 Mart 2025

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç