Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Selma Erdal

Yapay zeka çağında başka türlü yazılar yazmak gerek

İnsanlık; tarih boyunca belki de en büyük değişim ve dönüşüm sürecini yaşıyor. Sanayi devrimi, elektrik, internet ve dijitalleşme gibi çağ açan gelişmelerin ardından; yapay zeka (YZ) teknolojileri yeni bir paradigma değişimi yaratıyor. Geleceği biçimlendiren bu dönüşüm; yalnızca teknolojik değil, aynı anda ekonomik, siyasi, dahası felsefi bir boyut içeriyor.

Günümüzde; dünlerde olduğu gibi dünyayı anlamak ve analiz etmek için yalnızca geçmiş deneyimlere dayanarak yol almak artık yeterli değil. Çünkü Yapay zeka çağında; bilgi üretimi hızlandı, karar alma süreçleri değişti ve akademik, bilimsel ya da entelektüel üretimin kuralları yeniden yazılıyor. Bu çağda dünlere göre; daha yeni düşünme biçimlerine, daha yeni bakış açılarına ve daha yeni yazılar yazmaya gereksinim var.

Önceden bir kitap ya da bir makale yazmak ya da akademik bir çalışma yapmak aylar, belki de yıllar alan bir süreçti. Oysa günümüzde YZ destekli araştırma araçları, büyük veri analizleri ve otomatik içerik üretimi kolaylığı; bu süreci haftalara, dahası günlere indirilebiliyor. Örneğin bilim insanları YZ tabanlı modellemelerle karmaşık deneyler yapmadan önce simülasyonlar oluşturabiliyor. Gazeteciler, araştırmacılar ve akademisyenler anında bilgiye erişebiliyor, otomatik çevirilerle kaynakları hızla inceleyebiliyor, verileri analiz ederek yeni bakış açıları geliştirebiliyor.

Kuşkusuz bu hızlı ve olağanüstü gelişim süreci; bizlere bilimsel ve entelektüel üretimin nasıl olması gerektiği konusunda köklü bir değişimi göstermektedir .Bu değişim ve dönüşüm sürecinde biz yine de düne özgü yöntemlerle bilgi üretmeyi, yazmayı ve araştırmayı sürdürürsek, geleceğin ritmini kaçırmış oluruz.

Günümüz koşullarında Yapay Zeka; yalnızca bir mühendislik veya bilgisayar bilimi konusu değildir. Sosyal bilimler, felsefe, etik, hukuk, siyaset bilimi ve ekonomi gibi alanlar da YZ’nin etkileriyle doğrudan bağlantılı duruma gelmiştir. Yeni çalışmalar artık tek bir disiplinden beslenerek üretilemez. Örneğin YZ’nin demokrasi üzerindeki etkilerini anlamak isteyen bir araştırmacı; yalnızca teknolojik gelişmeleri değil, aynı anda siyaset teorilerini, kamu politikalarını ve etik sorunları da çalışmak, araştırmak zorundadır.

Her şeyin dijitalleştiği bir çağda, veriye dayalı analizler; en önemli, en gerekli, en kullanışlı araçlar olmaktadır. Toplumsal eylemler, politik değişimler, tüketici alışkanlıkları, kent planlaması ve bireysel davranışlar bile büyük veri analizleriyle daha doğru olarak incelenebilmektedir.

Bu nedenle YZ çağında yazı yazmak, araştırma yapmak isteyen herkesin veri okuryazarlığını geliştirmesi kesinlikle gereklidir.

Bazı önyargılı kişiler “YZ, insanları gereksiz duruma mı getiriyor?” diye sorabilir. Oysa gerçek tam tersidir. Çünkü YZ; bireylere yaratıcı yönlerini ortaya çıkarmaları için büyük bir fırsat, büyük bir olanak sunuyor. Örneğin bir akademisyen, YZ destekli literatür tarama araçları ile haftalar sürecek analizleri birkaç günde yapabiliyor. Yine bir gazeteci, otomatik veri analiziyle haberlerin doğruluğunu daha hızlı teyit edebiliyor. Bir sanatçı da YZ destekli algoritmalarla daha yaratıcı tasarımlar üretebiliyor.

Bir başka anlatımla YZ; düşünceyi ve üretimi hızlandırıyor ama insanın yaratıcı aklının yerini almıyor. Bu çağın yazarları, araştırmacıları ve düşünürleri YZ’yi bir rakip değil, bir işbirlikçi olarak görüyorlar.

Kuşkusuz Yapay Zeka çağında yalnızca daha çok çalışmak değil, daha farklı / daha başka yöntemlerle çalışmak gerekiyor.

Geçmişte akademik veya entelektüel üretim, yalnızca uzmanların tekelindeydi. Oysa bugün herkes daha hızlı bilgi üretebilir, analiz yapabilir ve paylaşabilir. Bu durum; büyük bir özgürlük sunduğu gibi, aynı anda büyük bir sorumluluk da getiriyor. Çünkü bugün yazılan bir makale, yarın geçerliliğini yitirebilir. YZ’nin geliştirdiği yeni modeller, mevcut bilimsel bilgiyi kısa sürede eskitebilir. Bu nedenle herkesin sürekli güncellenmeye, öğrenmeye ve yazılarını değiştirmeye açık olması gereklidir.

Unutulmamalıdır ki bilgi bolluğunun ve çeşitliliğinin olduğu bir çağda, yanlış bilgi ve dezenformasyon da büyük bir soruna neden olabilir. Yapay Zeka tarafından üretilen içeriklerin yanıltıcı veya manipülatif olma olasılığı da vardır. Bu nedenle günümüzde; eleştirel düşünme ve analiz yetenekleri dünlerden çok daha önemlidir.

Geçmiş dönemlerde bir akademisyen, gazeteci ya da yazar dar bir alanda uzmanlaşarak yazılar yazardı. Bugün için disiplinler iç içe geçmiştir. Hukukçular, teknoloji etiği üzerine yazılar yazabiliyor. Sosyal bilimciler; YZ’nin toplumsal etkilerini analiz edebiliyor. Mühendisler, felsefi tartışmalara girebiliyor. Bu çağda sınırları aşan yazılar yazmak, bilgiyi disiplinler arasında taşımak, değişik alanları birleştirmek önem kazanıyor. Bir bakıma yazı yazmanın anlamı değişiyor, ama biz değişiyor muyuz?

Eğer eski dünya düzenine bağlı kalırsak, YZ çağında üretilen bilginin hızına ve derinliğine yetişmemiz olanaksızlaşacaktır. Eğer yeni çalışmalara, yeni yöntemlere ve yeni bakış açılarına açık olmazsak, üretimimiz yetersiz, analizlerimiz yüzeysel ve yazılarımız etkisiz kalacaktır.

Yapay zeka çağında yalnızca daha çok yazmak değil, daha iyi, daha hızlı ve daha başka türlü yazmak gerekiyor. Dolayısıyla yeniliklere açık olmak, bilgiyi disiplinler arası ele almak ve eleştirel düşünceyi korumak artık bir seçenek değil, bir zorunluluk olmaktadır. Kuşkusuz yapay zekanın yükseldiği bu dönemde, bilgi üretenlerin de dönüşmesi kaçınılmaz. Dolayısıyla daha çoğunu öğrenmeli, daha geniş perspektiflerden bakmalı ve daha anlamlı, derinlikli yazılar yazmalıyız. En önemlisi de yapay zekanın sunduğu olanaklara karşı önyargılı olmamalıyız.

Didim, 14 Mart 2025

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER