Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

Bir de “Mutluluk Günü” varmış…

Duymuş muydunuz bilmiyorum; 20 Mart Uluslararası Mutluluk Günü olarak belirlenmiş. 2012 yılında Birleşmiş Milletler duyurusunu yapmış! İnsanlar için mutluluğun evrensel önemi olduğunu vurgulamak, bireylerin/ toplumların/ ülkelerin katkı yapmasını sağlamak amacı taşımaktaymış! “Mutluluğun” yalnız bireysel bir duygu olmadığı, ekonominin/ sosyal politikaların, pozitif değerlerin özendirilmesini de içinde barındırması gerekiyormuş! Günün özellikleri arasında sürdürülebilir kalkınma, yoksulluğun azaltılması, insan hakları, barış gibi olgularla “mutluluğun” sıkı bir bağ oluşturması da amaçlanmış!

Uluslararası Mutluluk Günü’nün kökeni, ipek yolu üzerinde, Himalayalar’ın doğusunda yer alan Bhutan Krallığı’ndan geliyormuş. Bilgiye göre Bhutan, ekonomik büyümenin yanı sıra içsel duygular ile sosyal gönenci kalmanın bir parçası/ birbirinden ayrılmazı olarak değerlendirmiş! İşte Bhutan’ın bu yaklaşımı Birleşmiş Milletlerin dikkatini çekmiş, genel kurulda değerlendirilmiş, duyurusu yapıldıktan bir yıl sonra, 20 Mart 2013’te kutlanmaya başlamış!

***

Şu bilgiyi unutmayalım: Yine Birleşmiş Milletlerin hazırladığı Dünya Gıda Raporuna göre, 2023 yılında dünya genelinde yediyüz milyon insan açlık çekiyormuş. Bu da dünya nüfusunun yaklaşık yüzde onuna yakın! On yıl önce Bhutan Krallığı’nı öne sürerek kutlamaya başladıkları Uluslararası Mutluluk Günü’nün ne denli içten olduğunu düşünebilirsiniz!

Yılın içerisine serpilmiş, “özel tükettirme günleri” olarak da tanımlanan “bir günlük” sevgililer, anneler, babalar günleri gibi bir gün olmalı Uluslararası Mutluluk Günü de! Yılın içinde “bir gün” sevgiliyi, “bir gün” anneyi, “bir gün” babayı, “bir gün” mutluluğu düşünmekle sorun çözülmeyecek, sistemin ezici çarkı daha iyi etkisini gösterecek!

***

Şunu anlamak gerekiyor; Doymayan insan mutlu olamaz! Doyan insan sever! Doyan insan üleşmeyi bilir, yüzü güler, pozitif enerji yayar! Bu da “bir gün” ile sınırlandırılamaz! Yılın “bir günü” doyan, diğer günler “doyması” savsaklanan insan şiddet eğilimli olur! Toplum içerisinde tutarlılık “istense de” beklenemez! Onun için “sistemler” bireylerin duygularını bastırır, gereksinmeleri ile arasına duvar örer, sokaklarda/ karanlıklarda/ kuytularda gerçekleşen şiddetin nedeni de bunlardır!

“Mutluluk” ya da Tüik’in yaptığı araştırmaya göre de “yaşam memnuniyeti” sonuçları var! Verilere göre “mutlu” olduğunu açıklayan onsekiz yaş üzeri bireylerin oranı 2023’de yüzde 52,7 iken 2024 yılında 49,6’ya gerilemiş! Mutsuz olanların sayısı da yüzde 13,7’den 14,5 yükselmiş!

***

İnsanların toplumsal ağrıları her geçen azalması gerekirken akıl almaz biçimde artıyor! İnsanlar dilenci olmak istemiyor, yaşamını sürdürebilmek için el açmak istemiyor, doymak için “destek” kapıları aramak istemiyor ki; ama sistem bunlarla yurttaşın üzerine gidiyor! Yılın içerisine serpilmiş “günlerle” daha çok “tüketmeyi” özendirerek oyalasa da “denge” olgusu hiç şaşmaz; yaşamın diyalektiğini anlamaktan uzak duruyor!

Her gün sayısı artan doymayan, gereksinmelerini karşılayamayan, yaşayamayan, sosyalleşemeyen insanlar daha ne denli direnebilecek de “mutluluktan” söz edebilecek ki? bu doğanın “var oluş” yasasına aykırı! Her canlının günlük tüketmesi gereken bir besin vardır; bunu tüketmek zorundadır! Tüketmesi için belli bir kazancının olması/ gereksinmelerini sağlaması gerekir! Tüketmezse organizmayı canlı tutamaz, bağışıklık sistemini geliştiremez, cılız/ salpa/ deri-kemik kalır; bu da toplumu “hastalıklı” olarak tanımlar! Uluslararası Mutluluk Günü gibi anlamı olmayan, oyalayıcı, sistem kurtarıcı bağımlılıklardan kurtulmadıkça, “açlık/ doyumsuzluk” hep kapı önlerinde olacak! 200325

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç