Açgözlülük… Bunun da hikayesi varmış…

Açgözlülük… Bunun da hikayesi varmış…

ABONE OL
2 Temmuz 2024 12:26
Açgözlülük… Bunun da hikayesi varmış…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Seray LEVENT

Her zaman sürekli para harcayan, kredi kartlarının sayesinde, olmadan da tüketim çılgınlığı yaşayan insanların psikolojik bir sorunu olduğunu hep düşünürdüm ancak bunun da bir adının olduğunu, benim açgözlülük diye düşündüğüm durumun tarihsel geçmişini yeni öğrendim ve sizlerle paylaşmak isterim.

Bu tüketim çılgınlığının adı, Denis Diderot etkisiymiş.

Hani, mutlaka etrafınızda vardır. Ne çok para kazansa da ve hatta ciddi maddi miraslar kalsa da bir bakarsınız, o insan eski fakirliğine geri döner… Burnu borçtan kurtulmaz.

Fakirlik zamanını çabuk unutur ve biz hep söyleniriz “yahu, başına gelen bunca olaydan sonra, hiç mi bir kenara beş kuruş koymazsın” diye. Meğer bu davranış bozukluğunun da bir adı varmış.

Denis Diderot etkisi, Fransız filozof ve yazar Denis Diderot’un yaşamında yaşadığı olaylardan gelirmiş.

Diderot, 1769 yılında fakir olmasına rağmen, bir gün bir arkadaşı ona lüks, kırmızı bir sabahlık hediye eder. Diderot, bu sabahlığı çok sever ve giymeye başlar. Ancak, kısa süre sonra evindeki diğer eşyaların sabahlıkla uyumsuz olduğunu fark eder. Bu uyumsuzluk ona rahatsızlık vermeye başlar ve bu yüzden yavaş yavaş diğer eşyalarını da değiştirmeye karar verir. Yeni bir halı, yeni mobilyalar ve diğer lüks eşyalar satın alır. Sonunda, Diderot kendini çok borçlanmış ve eski fakir hayatını özler halde bulur.
Diderot etkisi, tüketici davranışını ve modern tüketim toplumunu anlamada önemli bir kavramdır. İhtiyaçlar ve arzular arasındaki farkı vurgular ve insanların tüketim alışkanlıklarının nasıl bir sarmala dönüşebileceğini gösterir.

Anlayacağınız, kişi dürtüleriyle hareket ettiği için o an, onu mutlu eden her harcamayı düşünmeden yapabiliyor.

Etrafımızda bu tür insanları çok fazla görüyoruz, kredi kartlarının zaruri ihtiyacın dışında kullanılmasının ve eşyaya, bankalara köle olmamızın galiba en önemli nedeni de dürtülerimizi kontrol altına almayı bilmememizden ileri geliyor.

Ülke olarak son yıllarda yaşanan tüketim çılgınlığı da bu nedenle olsa gerek…

Yoksa bilmem kaç yüz lire verip saçma bir kahve için kimse sıraya girmez ya da ihtiyacı yokken “aaa, indirim varmış” diyerek mağazaların kapılarında nöbet tutmaz, en garibime gidende sanki beleş ekmek dağıtılıyormuş gibi o kasaların önünde oluşan kuyruklar…

Velhasıl, aklımızı yerinden alanlar utansın ki hiç sanmam.

Peki, Diderot etkisinden nasıl kurtulabiliriz? Tabii ki yazacaklarımın hepsi bir tavsiyedir uygulayabilirsek ne ala…
Farkındalık Geliştirme: Tüketim alışkanlıklarınızın farkında olmak ve bu alışkanlıkları değiştirmeye yönelik bilinçli çaba göstermek.
Alternatif Etkinlikler: Alışveriş yapmaktan keyif alıyorsanız, bunun yerine spor, hobi veya sosyal etkinlikler gibi başka aktivitelerle ilgilenmek.

Bilince Sahip Olun: Diderot etkisinin farkında olmak, bu tuzağa düşmemenizi sağlar. Bir şey satın almadan önce gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını düşünün.
Bütçe ve Planlama: Alışveriş yapmadan önce bir bütçe oluşturun ve bu bütçeye sadık kalın. İhtiyacınız olmayan şeyleri almaktan kaçının.
Liste Yapın: Alışverişe çıkmadan önce bir liste yapın ve sadece listedekileri alın.
Minimalist Yaklaşım: Daha az eşya ile mutlu olmayı öğrenin. Yeni bir şey aldığınızda, benzer bir eşyayı elden çıkararak eşya sayınızı sabit tutun.
Ödünç Alın veya Kiralayın: Özellikle nadiren kullanacağınız eşyaları satın almak yerine ödünç alın veya kiralayın.
İhtiyaç ve İstekleri Ayırt Edin: Gerçekten ihtiyaç duyduğunuz şeylerle sadece istediğiniz şeyleri ayırt edin ve ihtiyaçlarınızı önceliklendirin.
Bu stratejiler, Diderot etkisinden kurtulmanıza ve daha bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmenize yardımcı olabilir.

Ve bu davranış bozukluğunun tehlikeli tarafı, eğer Diderot etkisindeyseniz paranızın olup olmaması hiç önemli değil. Borç harç hangi koşulda olursa olsun bu parayı buluyorsunuz.

Yazmanın en güzel yanı, yazmak için araştırırken sizinle birlikte bilmediklerimi öğrenmek. İşte, böyle bir dürtü de varmış. En azından etrafınızda bu niteliklere uyan insanlar varsa ona, “açgözlü, sonradan görmüş, parayı görünce şaşkına döndü” demeyi bırakıp, en yakın ruh sağlığı doktoruna danışması için teşvik etmek gerektiğini öğrenmiş olduk.

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP