Eş dost torpili, CHP ve diğer partiler        

Eş dost torpili, CHP ve diğer partiler        

ABONE OL
10 Mayıs 2024 13:55
Eş dost torpili, CHP ve diğer partiler        
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

CHP’li belediye başkanlarının kimileri, işbaşına gelir gelmez yakınlarını, eş ve dostlarını etkili ve yetkili makamlara getirmeye, belediye kadrolarında iş vermeye başladılar..

Haliyle bu girişimler yurttaşlar arasında tepkiyle karşılandı..

Genelde iktidar, yerelde muhalefet olan partiler, bu tür atamaları gündemde tutabilmek için televizyon ekranlarından yoğun çaba harcadılar, hala da harcıyorlar..

Ancak, eş dost atamaları yapan CHP’li belediyelere en sert tepki CHP’ye destek veren medyadan ve CHP tabanından geldi..

Bugüne değin görmediğimiz sertlikte eleştiriler yapıldı..

Hepsi de haklı eleştirildi..

Olaya, CHP Genel Başkanı Özgür Özel el koydu sonunda..

Bülent Ecevit’ten sonra CHP’yi en yüksek oy oranına ulaştıran Özgür Özel, akraba atamalarına müdahale etme gereği duydu..

Bu tür atamaların CHP’ye güveni sarsacağını ifade eden Özel, atamaları geri almayan başkanların gözünün yaşına bakmayacağını açıkladı.

Özel’in geri alınmasını istediği atamaların biri de Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı’nın kız kardeşinin oğlunu başkan yardımcısı olarak atamasıydı..

Yani, Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı da, “akraba atamanı geri al. Almazsan gözünün yaşına bakmam” denilen başkanlar arasında…

Bu yazının yazıldığı saatlerde de büyük olasılıkla Ali Demirçalı’nın kız kardeşinin oğlunun ataması iptal edilmişti..

Kimi CHP’li başkanların atamalar ne denli eleştirilecek eylemler ise CHP’nin ve Genel Başkan Özgür Özel’in akraba atamalarına karşı tutumları o denli takdir edilecek ve alkışlanacak davranıştır..

Akraba atamalarını, bundan önce de çok görmüştük..

Hem Adana’da, hem bütün Türkiye’de..

Teyze oğullarını atayan başkanlar görmüştük..

Kardeşlerini başında bulunduğu belediyeden bankamatikçi yapanları izlemiştik..

Ben diyeyim otuzbeş, siz deyin kırk, neredeyse bütün akrabalarını, aynı soyadını taşıyanları belediye kadrolarına dolduranları az görmemiştik, hem de yakın zamanlarda..

Başka bir belediye başkanının kardeşini kadrolu olarak işe alan, bankamatikçi olarak maaş ödeyenleri bile vardı..

Bazıları, partili eski yeni milletvekillerinin oğullarını kızlarını, başkan vekilinin oğlunu özel kalem müdür kadrosundan devlet memuru yapıyor, genel sekreterinin çocuğunu belediye BİT’nde kadrolu eleman işe alıyorlardı..

Bütün bu akraba atamalarının pervasızca yapan sabık belediye başkanlarının yakalarındaki parti rozetleri farklı farklıydı..

Kimisi ANAP’lı, kim DYP’li, kimi AK Partili, çokçası da MHP’liydi..

Bugün ortalığı akraba atamaları diye ayağa kaldıranların hiç biri o zamanlar bu atamaları haksız bulmuyor, eleştirmiyorlardı..

Bugün televizyon ekranlarında bülbül kesilenlerin, dün o atamalarla ile ilgili tek bir söz etmiyorlardı..

Hatta, “ne yani kardeşi, oğlu, kızı, yeğeni, teyzeoğlu, hala kız varken başkasın mı alacak. Doğru yapıyorlar” diye alkış tutuyorlardı..

Velhasıl kelam, şu bir kaç günde eşe dosta torpil konusunda CHP ile diğer partilerin farkını net biçimde gördük..

Özgür Özel’in geri alınmasını istediği atamaların en azından, partileri tanımamız, kim akraba atamalarına karşı, kim akraba atanmaları karşısında duyarsız ve kim kendi gözündeki merteği görmezken başkasının gözündeki çöpü görme yeteneğine sahip olduklarını görmemizi sağladı..

Tabi bu arada, CHP ve Özgür Özel’in akraba atamalarına gösterdiği tepkiyi ve hassasiyeti MHP ve Ak Parti’den ve genel başkanlarından da bekliyoruz..

Örneğin, diğer partilerin genel başkanlarından, “şu işe aldığın otuzbeş kırk akrabanızı kapının önüne koyun. Koymayanın gözünün yaşına bakmam” demelerini sabırsızlıkla bekliyoruz…

 

Öğrencileri rahat bıraksanız

Son günlerde, üniversitelere sürekli Filistin eylemleri düzenleniyor..

Bu yürüyüş ve protesto gösterilerine üniversite öğrencileri ve akademisyenlerin katıldığı söyleniyor..

Gerçi fotoğraflar biraz farklı söylüyor ama, bir kaç tane de olsa öğrencinin katılımı önemli..

Üniversitelerde eğitim öğretim yılının sonuna yaklaşıyoruz..

Final sınavlarına sayılı günler kaldı..

Bir çok bölümde finaller öncesi öğrencilerin notlarını etkileyecek sunumlar yapılıyor..

Seminer derslerinde uygulamalı dersler işleniyor..

Yani öğrencilerin, bırakın protesto yürüyüşleri yapmayı, başlarını kaşıyacak zamanlarının olmadığı günlerdeyiz..

Böyle günlerde, öğrencilere ders çalışmak yerine protesto yürüyüşlerinde zamanları harcatılıyor..

Yarın sınavlarda düşük not almalarının, dönem kaybı yaşamalarının sorumluluğunu kimler üstlenecek?..

Protesto yürüyüşleri düzenleyen ve öğrencilere bu yürüyüşlere katılmaya zorlayanlar mı, bilim yuvasında hemen hergün protesto yürüyüşleri yapılmasına izin veren ya da göz yuman üniversite yönetimleri mi, rektörler mi?..

Kimler, bu öğrencileri yürüyüşlere katılmasını sağlayan ve ders çalışmalarını engelleyenler?..

Protesto edilen konu uluslararası arenada ele alınması, çözüm aranması gereken bir konu..

Birleşmiş Milletler, BM’de veto yetkisi olan devletler, Avrupa Birliği taraflarla oturup ikna ederek, hatta onları zorlayarak silahları susturabilirler..

Üniversitelerde yapılan yürüyüşlerin sorunun çözümüne nokta kadar etkisi olmaz..

Bu tür yürüyüşler, yurt içindeki kamuoyuna selam gönderilen eylemlerden öteye gitmez..

Onun için, finallerin yaklaştığı şu günlerde öğrenciler rahat bırakın, derslerini çalışsınlar, bilgilerini artırsınlar..

 

Yörük kadınının fendi “şıh”ı mars eder!

Ortalık son dönemlerde şalvarlı cübbeli insanlardan geçilmiyor..

Yanlış anlaşılmasın, kılık kıyafetlerle ilgili bir takıntım yok.. İsteyen istediği kıyafeti giysin..

Benim bahsettiğim, şıh diye ortalıktan gezenler..

Kerameti kendinden menkul şıhlar çevremizde çokça görürüz..

İşte bunlardan biri, bir şıh Yörük çadırına konuk olur..

Çadırın sahipleri şıhı buyur ederler, Yörüklerle birlikte çadıra alırlar..

Yörükler ne keramet edecek diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “Hoşt” diyordu…

Yörükler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama, ne kerameti olduğunu anlayamadılar, merakla sordular:

“Ya şıh hazretleri nedir o arada hoş dediğin?..”

Şıh:

“Bir köpek Kabe’nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor, onu görüyorum tabii ki, hoşt diye kovalıyorum…”

Yörüklerin itikadı bir iken bin oldu…

Olanları çadırın  eşiğinden dinleyen çadırın hanım ağası sofrayı hazırladı, herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi…

Şıhın tabağında sadece pilav vardı…

Şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya;

“Benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sordu…

Yörük kadını yaklaştı, tabağı ters çevirdi, onun etlerini pilavın altına koymuştu… Pilavın altında etlerin gözükmesiyle

elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi:

“Ulan tabağındaki eti görmedin de, Kabe’deki iti mi gördün?…”

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP