Tek seçenek “seçmekse” eğer…

Tek seçenek “seçmekse” eğer…

ABONE OL
6 Mart 2024 09:35
Tek seçenek “seçmekse” eğer…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Bir gariplik yok mu? Ekonomi büyüyor, nüfus artışı önceki yıl binde yedi gerçekleşmesine karşın geçtiğimiz yıl binde bire geriliyor, gıda ürünlerinin ederine ulaşılamıyor, et/ süt/ yumurta gibi hayvansal besinler dargelirlilerin sofralarından uzaklaşıyor, adaylar yerel seçim nedeniyle gerçekleştirdikleri kampanyalarda billboard savurganlığını/ şatafatını sürdürüyor, yerel seçim öncesinde birbiriyle yarışan “beş yılda yakacaklarım” listesine her gün yenisi ekleniyor!

Gerçekten, bunca yaşanan “gereksizlikleri” garipseyenlerden değil misiniz? Halkın “yaşamına” dokunup/ dokunmadığı, geleceğine katkı yapıp/ yapmayacağı hiç önemli değil nedense! Jean-Paul Sartre’ın “eğer insan açlıktan ölüyorsa, seçim hakkının ona ne yararı olabilir” diye sorması haksız mı? “Seçmen” adı verilen yurttaşa, “özgür istencine” göre belirlemetmedikleri “adayların” biraz daha doyabilmesi uğruna ne gariplikler yaşatılıyor böyle umursamaza, görgüsüzce…

***

Sayı, her söyleyene göre değişkenlik gösterse de, onbeş milyon emeklinin varlığından söz ediliyor! Yapılan bir araştırmaya göre de, Türkiye’de yaşayan emeklilerin yaşamlarının nitelik, gönenç, sağlık bakımından “en gerilerde” olduğu, ayrıca Türkiye’deki emeklilerin gelir bakımından dünyada sonuncu sıralarda yerini aldığı belirtiliyor!

Yalnız onbeş milyon emekli değil, buna asgari ücretlileri; Tüik’in belirlediği “açlık sınırı” altında kalan tüm dar gelirlileri eklediğinizde sayı nüfusun büyük çoğunluğunun nitelik, gönenç, sağlık bakımından gerilerde olması “iktidarı” da, “muhalefeti” de düşündürmesi gerekmiyor mu?

***

Ülke ekonomisi büyürken, yoksulluğun da büyümesine tanık oluyoruz! Geçtiğimiz günlerde, emeklilerin yaşamlarını iyileştirmek için atılacak “bazı adımların”, ülkede tüm yatırımları durduracağı ileri sürüldü! Sözüm ona emeklilerin, dargelirlilerin yaşamlarının “iyileştirilmemesi” uğruna, ülke nüfusunun “küçük bir katmanının” büyümesinin sağlandığı/ yeğlendiği vurgulandı!

Çeşitli kentlerde yerel seçim öncesi alanları dolduranların, “beş yılda yakacaklarım” listesi anlatılanların aynı “dargelirliler” olduğu, gözden uzak tutuldu! Sıkça yineliyorum; bağışlayın! “İktidarın”, yirmiiki yıllık serüvenini unutarak “yapacaklarım” diye kuracağı tümcelerin “inanılır” yanı var mı? Ülkede bunca sorunların yaşanmasına neden olan, yirmiiki yıllık “iktidardan” başka kim? Nüfus artışının belirgin biçimde gerilemesinin, gıda ürünlerin yerinde durmamasının, birçok mevsimsel ürünlere dargelirlinin “alım gücünün” yetmemesinin nedenini “iktidar” bilmemek garip gelmiyor mu?

***

Eğer yirmiiki yıldır, yaşanan tüm sıkıntılara karşın “iktidar” partisi ülkenin “en büyüğü” olmayı sürdürüyorsa, orada “muhalefet” sorunu var, demektir! Pazarda, sokakta, mutfakta herkesin gözleri önünde oluşan gelişmelerin “muhalefetçe” işlenemediği, seçmene sunulamadığı sonucunu çıkarıyor!

İnsanlar “iktidardan” uzaklaşmak istiyor, ancak karşılarında “iktidardan” farklı eylem planı olduğuna inandığı bir “muhalefet” yok! Bir de üstelik, kendilerini “iktidardan” ayrı tutmak için elle tutulmayacak “reklamlar” peşinde koşuşturuyorlar! Yurttaşın önünde “seçmek” gibi, “seçmeme” seçeneği olduğuna da inanmak istemiyorlar! Öyle mi dersiniz? 040324

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP