Hatipoğlu, Luvi yalanına inanacak mı?

Hatipoğlu, Luvi yalanına inanacak mı?

ABONE OL
20 Mart 2024 16:11
Hatipoğlu, Luvi yalanına inanacak mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer Alpdoğan

Cumhur İttifakı AK Parti Seyhan Belediye Başkan Adayı Erdal Hatipoğlu, seçim çalışmaları kapsamında İŞKAD’ı ziyaret etmiş..

Ziyaret haberini görünce aklıma nedense, Adana’da yaşama geçirilen Luviler yalanı geldi..

Mevcut Seyhan Belediye Başkanı Atatürkçü Akif Kemal Akay, Alman emperyalizmini son dönemlerde devreye soktuğu Luvi yalanına inanmış ve Seyhan’da Luvi Kültür Merkezi kurmuştu..

Halbuki, Ulu Önder, taa doksan iki yıl önce Alman emperyalizmi bugünkü oyunu görmüş ve Türk Tarih Kurumu aracılığıyla önlemini almıştı..

Ancak, ne hikmetse, Atatürkçü Başkan, Atatürk’ün değil Alman emperyalizminin savının peşine gitmiş, Alman savını yatacak bir merkez kurmayı yeğlemişti.

Yanlış anımsamıyorsam, 11 Temmuz 2023’te bu sütunlarda Luviler olayını anlatmış, 24-25 Ocak’ta “Sandığa giderken Luvi afişiyle gideceğim” başlığıyla iki gün süren bir yazı yazmıştım..

Oyumu Luvi yalanına karşı çıkacak, o merkezi kaldıracak adaya oy vereceğimi yazmıştım..

Bugün de aynı yerdeyim..

Sandığa gittiğimde Seyhan Belediye Başkanlığında tercihim Luvi yalanına ve Alman Emperyalizmine karşı çıktığını açıklayacak adaydan yana olacaktır..

Eğer, “Luvi Kültür Merkezi’ni yaşatacağız” diyorsa oy vermeyeceğim adaylardan birisi olacaktır..

Bu nedenle, Cumhur İttifakı’nın Seyhan Belediye Başkan Adayı Erdal Hatipoğlu’nun Luviler konusundaki görüşlerini merak ediyorum..

Luvicilik akımı/yalanı Avrupa merkezli bazı vakıfların Anadolu’dan vatan yaratmak için başlattıkları bir sav ve Türkiye’deki bazı kuruluş ve kişiler tarafından destekleniyor..

Erdal Hatipoğlu’nun Luviler ve Alman yalanı hakkında bilgi sahibi olması, kazanması durumunda Luvi Kültür Merkezi için izleyeceği yola ışık olması için için komuyla ilgili yazımın önemli bölümlerini bir kez daha paylaşıyorum:

“Alman emperyalizmi “Indo-European” tezine dayanak yaptıkları ve Batı uygarlığının Anadolu’dan başladığı yolundaki tezleri Hititlerin Asya kökenli ve dillerinin Hint Avrupa dil ailesindenden değil Türkçe’ye yakın olduğunun ortaya çıkmasından sonra çökmesinin ardından, Anadolu’da yaşamış ancak hiç bir devlet kurmamış, dili tam olarak çözülmemiş Luviler üzerinden yeni bir kök arayışına girdi. Sahte belgelerle, Hititlere ait her şeyi Luvilere ait gösterme çalışmalarına girdiler.

Anadolu’da Luviler akımını körüklemeye çalışan vakıfların merkezlerinin Avrupa kentlerinde olmasına karşın, aktif çalışma alanı olarak Anadolu’yu seçtikleri görülüyor. Bu vakıfların “bilimsel çalışma” kılıfı altında yaptıkları propaganda yazılarını, sahteliği bilimsel olarak kanıtlanan Beyköy Yazıtı’na dayandırırken, henüz tam olarak çözülememiş bir kaç hiyeroglif yazıdan Luvi kültür çıkarmaya ve bu kültür Anadolu’nun baskın kültürü olduğu savını öne sürdükleri gözleniyor.

Beyköy Yazıtı’nın sahte olduğunu kanıtlayan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümüm Öğretim Üyesi Hititolog Doç.Dr. Hasan Peker, yazıtı çözdüğünü iddia eden Dr. Fred Woudhuizen ve Dr. Eberhard Zangger’i eleştirerek, “Olmayan bir şey üzerine bilimsel gibi çalışmalar yapmak post-truth (hakikatin değersizleştirildiği) bir bilim yaratmaktır” şeklinde fikir belirtiyor.  Yine bir batılı sözde bilim insanı James Mellaart tarafından uydurulan yazıtla ilgili olarak 2019 yılında yaptığı bir sunumda, söz konusu sahte yazıtta Anadolu Hiyeroglif yazısındaki yazım kurallarına aykırı olduğunu sahte yazıt kopyasının soy kısmında kralların birbirleriyle soy ilişkisinin oğlu, oğlu, oğlu olarak geçmesi (oğlu, torunu, torununun oğlu sözcükleri olmalı) tamamen hatalı. Sözde yazıt sahte olduğunu daha bu noktadan bağırmaya başlıyor. Sözde yazıttaki bu bölümde Alantalli’nin adı yazılmaya çalışılmış, n sessizi na işareti ile bu ismin yazılışında kullanılmış. Ancak Anadolu Hiyeroglif yazısında sessizlerden önce gelen n sessizleri yazılmaz. Belli ki bu bu ismi yazmaya çalışan kişinin sahte yazıtı oluşturduğu dönemde bu kuraldan haberi yokmuş. Sahte yazıtı oluşturan kişinin/kişilerin bilgisi var ama güncel değil, ya da 1970’lerin başındaki bilgiler. 1970’lerin başındaki bilgilerimizdeki eksikliklerden kaynaklanan böyle pek çok hata var. Adana kentinin, Palastin ülkesinin yazımı hatalı. Öte yandan bu yazıtta farklı dönemlere ait işaret formları bir arada kullanılmış. Bütün bu ve burada sıralayamayacağım kadar çok imla ve gramer hatası var olduğu iddia edilen yazıt kopyasının kesinlikle ve tartışmaya gerek kalmayacak şekilde sahte olduğunu kanıtlamaktadır” diyor.

Peker: “Asıl sorun arkeoloji ve filoloji formasyonu olmayan birinin Türkiye üniversitelerinde, Heritage İstanbul gibi toplantılarda ağırlanıyor olması, gerçek anlamda safsatanın bilim ile karıştırılması. Zangger ve Woudhuizen’nın olmadığı kesin bir yazıt üzerine sahteciliği Anadolu Hiyeroglif çalışmalarına bulaştırma çabalarının en hafif etkisi bu bilim disiplininin kirletilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Olmayan bir şey üzerine bilimsel gibi çalışmalar yapmak post-truth (hakikatin değersizleştirildiği) bir bilim yaratmaktır.” ifadelerini de ekliyor.

Likya’yı, Truva’yı Luvi ilan etmeye çalışanlara göre Luviler ağırlıklı olarat Batıda (Bugünkü Ege) yerleşik olduklarını ifade ederlerken, bazı haritalarda Adana’da yaşadıklarını öne sürüyorlar.

AVRUPA, ALEVİ VE KÜRTLERE KÖK YARATMA GİRİŞİMİ

Avrupa merkezli “Luvi” vakıfları, Luvilerin ve Anadolu’nun Batı kültürlerinin anavatanı olduğu savı üzerinden çalışmalarını yürütürken, Avrupa ve Türkiye’deki bazı vakıflar, kuruluşlar ve kişiler ise, Luviler’den Aleviliğe ve Kürtlere bir kök yaratma çabası içine girdikleri dikkati çekiyor. Söz konusu Avrupalı vakıflar işin daha akademik yanları ile ilgileniyorlar. Ancak bu vakıflar ile resmi bağı olmasa da görüş olarak onları destekleyen bazı yerel gruplar mevcut. Bu grupların ilgi odağında ise Aleviler var. Alevi inançlarının kökeni, Anadolu Luvi inançlarına dayandırılıyor. Hatta bu köken ilişkisi, bazı absürt etimolojik benzerlikler ile destekleniyor…

Luvi kelimesi “Işık” anlamına gelmektedir. Birçok Hint-Avrupalı dilde de ışık kelimesi bu kökten türemiştir: İngilizce light, Almanca licht, İspanyolca Luz, İtalyanca Lure ve Latince lux gibi…

Alevi isminin aslında “Alev” kelimesinden geldiği ve antik ışık halkı Luviler ile ilişkili olduğu iddia edilerek, Alevilerin Luvilerin torunları olduğu düşüncesi yerleştiriliyor.

Kimi “Alevi” kuruluşları Alevi sözcüğününü Hititlerin Luvileri tanımlarken kullandıkları A-Luvi sözcüğünden geldiğini öne sürerek, aleviliğin köklerinin islama değil Luvilere dayandığı ve etnik bir topluluk olduğu savının savunurken, kimi “Kürt” grupları da Kürtlerin etnik kökenini Luvilere dayandığı ideasında.

LUVİLERİN BAĞIMSIZ BÖLGELERİ OLMADI

Luvi halkından ve dilinden kadim belgelerde herhangi bir kayıt yok. Luvilerin hiçbir zaman bağımsız bölgeleri olmadı. Bu gerçeğe rağmen bir Luvi krallığı olduğunu ilan etmek tam bir toplum mühendisliğidir. Toplum mühendisliği insanların beyinlerine yanlış bilgileri doğru imiş gibi işlemek ve halk ağzıyla “beyin yıkamak” metodudur. Toplum mühendisliği sayesinde insanların tarih bilgileri yanlış ve belli bir amaca yönelik olarak değiştirilir.

Luvileri pompalayan batı kültürü, Anadolu’da en kadim dönemlerden beri Hint-Avrupa halklarının yaşamış olduklarını kabul ettirmek istiyor ve Hint-Avrupa dillerinin de Anadolu’dan yayılmış olduklarını savunuyor. Luvi dili diye savundukları dil incelendiğinde karşımıza Hattice ve Hititçe çıkıyor. Hatti dili ise Asya kökenli bitişken bir dil. Yani Luvi dili dedikleri aslında Hatti ve Hitit dilinin bir lehçesi olmaktan ileri gitmiyor.

ATATÜRK  TEHDİTİ GÖRMÜŞTÜ

Anadolu’dan vatan yaratma, batı toplumlarının köklerinin Anadolu’da olduğu teorileri yeni değil, Cumhuriyet’in kuruluş yılları öncesine kadar uzanıyor. Atatürk de zamanında söz edilen teoriler ile yaratılmak istenen tehlikeyi görmüş ve Anadolu’nun en eski uygarlığını arama işlerine girişmişti.

Atatürk,  Hint-Avrupacı teoriler karşısında “Hatti” kültürüne sarılmış ve Alacahöyük kazılarını yaptırmıştı. Çünkü Anadolu’nun merkezindeki en eski devleti Hattiler kurmuştu ve bu insanlar Asyalıydı. Bugün modern arkeoloji Hattilerin Asyalı bir dil kullandıklarını, uzantılarının Kafkasya sahasına kadar yayıldığını, dil ve kültür yönünden Hint-Avrupalılarla veya Samiler ile hiçbir bağlarının olmadığını ortaya koymuştur Üstelik en eski yazılı dil olan Hititçeye ve Hititlere dahi ismini verenler, Anadolunun bu kadim halkı Hattilerdir. Pek çoğumuzun Hitit Güneş Kursu olarak bildiği kült sembolü de, aslında bir Hatti sembolüdür ve Atatürk’ün yaptırdığı kazılar da gün yüzüne çıkmıştır.

Atatürk’ün neden birer Dil ve Tarih Kurumu kurduğunu ve ömrünün sonuna dek bu işlerle uğraştığını anımsarsanız, tehdidin farkına belki varsabilirsiniz.

ZANGGER’İN İKİNCİ BALONU

Bilim alanında yer bulamayan Zangger ‘in ilgi görmeyen “Truva Atlantistir” çıkışından sonraki ikinci balonudur ve AB Vakıf ve kaynaklarınca Türkiyede ABD Bayisi Koç Holding tarafından desteklenmektedir.

SOSYAL MEDYA VE GELENEKSEL MEDYAYI KULLANIYORLAR

Alman kökenli İsviçreli Eberhard Zangger ve yurt dışındaki Luwian Studies Vakfı’nın Türkiye’deki işbirlikçileriyle birlikte, uydurma tezlerinin yaymak için  en iyi çalıştıkları alan sosyal medya. Üstü örtülü köken teorilerini, edebi kılıflar ile kitleler arasında yaygınlaştırıp bir algı yönetimi oluşturuyorlar.

Yine Zangger’in görüşlerini aktaran bir makaleyi Türkiye’nin değişik yerlerinde yayımlanan gazetelerde noktasına virgülüne dokunmadan farklı yazarlar adıyla yayınlatarak, Luviler yalanını yaymaya çalışmaktalar.

İLK AMA SON OLMAYACAK

Luvi ismi de Indo-Europeran saçmalığı gibi batının manupulatif (gerçeği çarpıtan) uygulamalarından biridir. Hititler ve Antik Yunan tezi yalanları işe yaramayınca Türk dememek için kullanılan uydurma tezlerden biridir ve sonuncusu da olmayacaktır. Önümüzdeki yıllarda  da Alevi tezini, Alevilerin Luvilerin devamı olduğunu, Kürt tezini, Kürt uygarlık ve mitolojilerini daha yoğun oynayacaklar. Seyhan Belediyesi’nin açtığı Antik Luvi Kültür Merkezi, bu yolda atılan ilk adımdır. Ancak sahte yazıta dayandırılan tezler gibi bu merkez de son adım olmayacak. Başka belediyelerin başka Luvi Kültür merkezileri açtığına tanık olacağız.”

Seyhan Belediyesi’nin açtığı Luvi Kültür Merkezi’nin danışmanı Prof Dr. Ahmet Ünal, Luvilerin iddia edildiği gibi Anadolu’nun geçmişinde önemli bir yeri olmadığını, “Luviler abartılmakta” diyerek ortaya koymakta. Ünal, Hititler kitabında, “Arzawa’da…. Birkaç kaya kabartması, tek tük hiyeroglif yazıt, mühürler ve bazı seramik parçaları dışında bir Hitit veya araştırmalarda pek abartılan Luwi varlığının izleri de pek zayıftır. Gerçekte ise ‘Luwi Ülkesi’ veya ‘Devleti’ diye kendi içinde tutarlı bir coğrafi bölge veya politik oluşum YOKTUR” diyerek net biçimde belirtmektedir.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP