Ezoterik ve egzoterik

Ezoterik ve egzoterik

ABONE OL
18 Mart 2024 12:32
Ezoterik ve egzoterik
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Habip Hamza ERDEM

Dil, düşünce ve kültür arasındaki ‘ilişki’ üzerine ‘yeni’ şeyler söylenip yazılmakta.

Kuşkusuz bu sevindirici bir gelişme olarak görülmelidir.

Değil mi ki, Cumhuriyet’le birlikte Batı Klasikleri ve hatta Doğu Klasikleri’nin Türkçeleştirilmesi konusunda Devletsel bir çaba gösterilmişti.

1960’lı yıllardan itibaren de ‘Sol’ hakkında yoğun bir çeviri çabasının olduğunu biliyoruz.

Ancak, daha o günlerden itibaren, bu ‘çeviri’ler ile ‘orijinal’i arasındaki tutarsızlıklar ortaya çıkmış; örneğin Kapital’in birkaç farklı çevirisi yapılmıştır.

Sadece, bu yazıya giriş tümcesindeki ‘ilişki’ sözcüğünün, ilintililik veya yakınlık olmaktan öte bir ‘bağ’ veya ‘bağlantı’ya işaret ettiği düşünülürse, ilk bakışta bu ‘anlam derinliği’ kavranamayabilir.

Kendi payımıza, ne dil ve ne de çeviri konusunda ‘uzman’ olmadığımız halde, salt kendi çalışmalarımızın ‘özgül’lüğü bağlamında, yeri geldikçe kimi sözcük, terim ve kavramların ‘anlam derinliği’ni göstermeye çalışmaktayız.

Kuşkusuz yeterince ‘edebî’ bir ‘biçem’ tutturduğumuzu savlayacak değiliz.

Ancak bir dilden bir başka dile ‘çeviri’ yapılırken, ‘edebî’ olmaya çalışmanın, çoğu kez ‘bilimsel titizlik’ten ödün vermeye yol açtığını söyleyebiliriz.

Nitekim Alman kökenli çağdaş filozoflardan Anselm Jappe’ın dikkat çektiği üzere, özellikle Hegel ve Marx’ın çalışmalarının Fransızca çevirilerinde bile bu umursamazlığın yanlış anlaşılmalara yol açtığı görülmektedir.

Örneğin, Hegel uzmanı olmayan biri için, Hegel’in ‘Begriff’ diye yazarken Fransızca ‘notion’ mu yoksa ‘concept’ mi demek istediğinin bir önemi olmayabilir. Benzer biçimde, Marx’ın Kapital’inin kavramsal (conceptuelle) yapısı, deyim ya da tarif (Fransızca notion) biçiminde çevrilecek olursa, kavramın deyimden çok daha ileri bir ‘kesinlik’ ifade ettiği görmezlikten gelinmiş olacaktır.

Yine Hegel’in Almanca ‘Verstand’ sözcüğü‚ Fransızca ‘Intellect’ yerine ‘Esprit’ sözcüğüyle çevrilecek olursa; Hegel’in ‘Intellect’i esprit hareketinin dışında özgül ampirik bir veri olarak gördüğü es geçilmiş olacaktır.

O arada Google’de, Almanca Verstand karşılığı olarak Esprit yazdığını anımsatalım.

Böylece, felsefî ve bilimsel çabaların, Çizmeli Mehmet Ağa benzeri ‘Google Amca’nın ‘keyfine göre’ sıradanlaştırılarak yaygınlaştırılmak istendiğine dikkat çekelim.

Kaldı ki, bu konuda sanılandan çok daha fazla örnek verilebilir. Dahası, çok daha ‘derin’ anlam kaymalarına yol açabilecek örnekler bulunmaktadır.

Öyle ki, Marx’ın kendi yaşadığı dönemde, çalışmalarının Fransızca ve Rusça’ya çevirilerini okuyarak ‘düzeltme’ler yaptığı da bilinmektedir.

Nitekim Türkiye’de özellikle ‘Sol’ kesimde, Marx-Engels-Lenin çevirileri üzerine, sözde ‘kuramsal’ tartışmalar yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir.

Burada yine Anselm Jappe’ın dikkatimizi çektiği üzere, bir filozof, bir bilim insanı ve ya da öğreti sahibi bir politikacıyla ilgili değerlendirmeleri ‘ezoterik’ veya ‘egzoterik’ bir yaklaşımla ele almak arasında da çok önemli bir ayırım vardır.

Dolayısıyla, örneğin Marx’ın çalışmalarının ‘ezoterik’, yani ilgili konularda belli bir derinliğe ulaşmış kişilerce çevrilmesi ile, gelişigüzel yaygınlaştırılmış, alenî yani ‘egzoterik’ bir yaklaşımla, yani sözde herkesin anlayabileceği bir dille çevrilmesi arasında da önemli bir ayırım olacağı söylenebilir.

Kısaca ‘basite indirgemek’ ile ‘bayağılaştırmak’ arasındaki ayırımı iyi belirlemek gerekmektedir.

Nitekim Türkiye’de Marx ve Marksizm konusunda bu ‘bayağılık’ı görmek için çok çaba harcamaya gerek yoktur.

Sözde ‘kerli ferli’ aydınlarımızın bu konudaki görüşleri ile Çemizgezek’in dağ köyündeki kahvehane sakinlerinin görüşlerinin benzeştiği ileri sürülebilir. Her ikisi de ‘Das Kapital’de neler yazdığını bildiklerini rahatlıkla söyleyebilirler.

Bu abartılı örneği geçersek, Marx’ın bizzat Adam Smith için ‘ezoterik’ bir yaklaşım geliştiremediği, yani ‘genel sürecin özüne inemediği’ ileri sürülmektedir.

Benzer biçimde, Genç Hegelciler de, Hegel ve o arada Platon hakkında, çoğunlukla ‘egzoterik’ bir yaklaşımın egemen olduğunu ileri süreceklerdir.

Bu bağlamda kalmak üzere, Marx’ı geçtik, Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk hakkında ileri sürülen görüşlerin de ‘egzoterik’ ve daha açık biçimde ‘sıradan’lığın ötesine geçemediğini ileri sürebiliriz.

Ve savımız olsun, Marx’ı gereği gibi yani ‘ezoterik’ biçimde kavramaya çalışmak Mustafa Kemal Atatürk’ü de ‘gerçekçi’ biçimde anlamayı kolaylaştıracaktır.

Tatlısu Atatürkçüleri hop oturup hop kalksalar da, böyledir.

Kuşkusuz bu, Mustafa Kemal’i anlamak için Marx’ı anlamak gerektiği anlamına gelmez. Ama anlamaya çalışılan her ne ise, ona ‘ezoterik’ bir biçimde yaklaşılması gerektiğini ileri sürmek demektir.

Giriş tümcemiz dil, düşünce ve kültür’ün birbirlerine ‘bağlı’ olduğu biçiminde idi.

‘Birlikte dönüştükleri’ de söylenebilir.

Öyleyse önce ‘dilimiz’i geliştirmek ve yabancı dillerden çeviri yaparken kendi dilimiz kadar o dilde ‘gerçekte’ ne denilmek istendiğini bilmek gerekmektedir.

Kaldı ki, kendi ülkemizin ‘kurucusu’ hakkında ‘ezoterik’ bir yaklaşım geliştirememiş olmanın ayıbını hiçbir gerekçe örtmeye yetmese gerektir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün hangi ‘görüşü’ ezoterik bir yaklaşımla içselleştirilmiştir diye soracak olursak, çok ayıp etmiş olur muyuz?

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP