Bitpazarına rağbet yağıyor!..

Bitpazarına rağbet yağıyor!..

ABONE OL
13 Mart 2024 11:47
Bitpazarına rağbet yağıyor!..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Atalarımız, “eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı” demişlerdi..
Ama yanlış söylemişler, yanlış biliyorlarmış..

Halbuki yediden yetmişe herkesin katıldığı kurultay geleneğini yaşamışlardı..

Oysa, bal gibi eskiye rağbet oluyormuş,,

Bitpazarına bal gibi nur yağıyormuş!..

Her seçim döneminde bitpazarına yağan nuru hep birlikte görüyoruz..

Özellikle Adana’da örneklerine seçim dönemlerinde sıkça rastlıyoruz..

Örneğin adam doksanına merdiven dayamış, bastonla zor yürüyor ama, kendini hala siyasetin vazgeçilmezi sanıyor..

Her seçim döneminde ortaya çıkıp, falanca adaya, fişmekanca partiye destek verdiğini söylüyor..

Yeni nesil siyasetçiler kapısı önünde sıraya giriyorlar..

Örneğin adam, en son onbeş yıl önce belediye binasından ağır yenilgiyle ayrılmış ama kendisini hala belediyecilik ve siyaset uzmanı sanıyor..

Bugünün yerel siyasetçileri destek için sahaya indiğini söylüyor..

Bizim yeni siyasetçiler de, artık belediyeciliğini eşinin ve çocuklarının bile anımsamadığı, geçmişin anılarıyla yaşayan ama o anıların bugün de geçerli olduğu sanan eski tüfek siyasetçiden medet umuyorlar..

Yeni siyasetçilerin, adları artık unutulmuş eski belediye başkanları ve siyasetçiler ilgi göstermesi, atalarımızın birpazarına yağacak nur ile ilgili ne denli yanıldıklarının ortaya koyuyor..

Adaylığı kapan bitpazarına koşuyor, haliyle bitpazarı nur yağmuruna tutuluyor..

Siyasetçiler, çok değil on dokuz gün sonra bitpazarına yağdırdıkları nurların sandıkları aydınlatmadığını yaşayarak öğrenecekler öğrenmesine de, olan siyasal mevtalara oluyor..

Kendilerini hala diri sanıyorlar!…

 

Zafer Partililer başka adaylara oy verir mi?

Umudunu başka partilerden gelecek oylara bağlayan siyasetçilerin, oy alacakları başka partililer arasında Zafer Partili seçmenleri de sayıyorlar..

Zafer Partililerin, diğer partilerin mensupları gibi, “oyumuz falanca adaya” dediklerinin iddia ediyorlar..

Tabii, falanca yerine kendi adlarını koyarak!.

Peki, gerçek kimi adayların iddia ettiği gibi mi?..

Geçtiğimiz yıl yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde Zafer Partisi ile amaç birliği yapmış, ortak hedefler için çalışmış biri olarak Zafer Partisini ve mensuplarını iyi tanıyorum..

Durum kimi siyasetçilerin iddia ettiği gibi hiç de değil..

Zafer Partililer, 31 Mart’ta sandığa gittiklerinde pusulada kendi adaylarına oy verecekler, evet mührünü Zafer Partisi logosunun altına basacaklar..

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın..

Zafer Partililer, geçtiğimiz yıl 14/28 Mayıs’ta yapılan seçimlerde Türk milliyetçilerinin belirleyeceği kanıtlamak için çalışmışlardı..

31 Mart’ta ise bu kez Zafer Partisi’nin oyunu daha arttırmak için sandığa gidecekler..

Bu hedefi gerçekleştirmenin yolu da birilerinin iddia ettiği gibi başka partilerin adaylarına oy vermek değil, Zafer Partisi’nin adaylarına oy vermekten geçiyor..

Siyasetçiler hesap yaparken bu hedefini akıllarına getirerek, Zafer Partililer’den oy alıp alamayacaklarını değerlendirsinler..

Aksi halde, 31 Mart gecesi hüsrana uğrayabilirler…

 

Emevi ordularıyla savaşan kahraman: Kabaç Katun

Kabaç Katun ya da günümüzün deyişiyle Kabaç Hatun işgalci Arap/Emevi ordularına karşı savaşan kahraman bir Türk kadınıydı..

Talkan ve Curcan’da on binlerce Türk’ü katleden Ebu Kuteybe’ye kök söktürmüştü..

Tomris’in tinini yaşatan, Tomris’e yakışır bir devlet yöneticisiydi..

Kahraman Türk kadını Kabaç Hatunu tanıyalım ve saygıyla analım:

Emevi Orduları istila için 673 yılında Buhara’ya geldiğinde Batı Göktürk İmparatorluğu dağılmış, bölge kent devletleri şeklinde yönetiliyordu. Buhara kenti de Kabaç (Kınık) Hatun isimli bir melike tarafından yönetilmekteydi.

Kabaç Hatun bölge halkı tarafından çok sevilen başarılı ve âdil bir melike idi. Emevî orduları karşısında tutumu ile de çok yazılan ve konuşılan tarihi bir şahsiyet oldu.

Bazı tarihçilere göre  İlk arap akınları Buhara Melikesi olan bu Türk hatunu, o sıralarda Buhara hükümdarı olan eşi Beydun ölünce henüz bebek olan oğlu Tuğşad’ın adına Türk geleneklerine uygun olarak Buhara melikesi oldu (672)

Tarihçilerin otoriter bir kadın olduğunu söyledikleri Kınık Her sabah iç kalenin “Alaâtin Kapısı” denilen büyük kapısının önünde halkın şikayetlerini dinler, suçluları cezalandırır, gerekli gördüğü kimseleri azleder, yenilerini göreve getirirdi.

Öğleden sonra tahtına oturur, kentin ileri gelenlerini, eşraf ve ayanını, yerli halkın bir tür temsilcileri olan “dikhanları” kabul eder, onlarla görüşür, konuşur ve yapılması gereken şeyler hakkında görüşmelerde bulunurdu. Çoğu zaman bu görüşmelerin akşama kadar sürdüğü de olurdu.

Kabaç (Kınık) Hatun, Arap emevi orduları Buhara’yı kuşattığında (673), o civar illerdeki diğer Türk beyliklerle anlaşma yaparak, eli silah tutan, iyi ata binen ve iyi ok kullanan iki bin Buharalı Türk gencin karşılığında anlaştı.

Araplar Buhara’ya saldırmıştı.

Kabaç Hatun, Arap komutan kuteybenin  saldırısına karşı koyamayınca haraç vermeyi teklif etti.

Kuteybe anlaşmayı kabul etti. Ancak eli boş dönmemek için Semerkand’a saldırmak istiyordu…

Kuteybe’nin ilk hedefi Beykent’ti. 2 ay süren yoğun mücadeleler sonucunda Beykent ele geçirildi, ardından gün boyu yağma yapılarak silah tutabilen tüm erkekler öldürüldü, kadınlar ve çocuklar esir alındı.

Arap orduları Beykent’e girdiklerinde muhteşem bir zenginlikle karşılaşmışlardı. İbnü’l Esir’den nakledildiği üzere; Ak Hunlar döneminden beri Altın işçiliği konusunda uzman Türklerin evlerindeki altın eşyalar, Arapları fazlasıyla etkilemişti.

Bu fetih hareketi Kuteybe için çok karlı olmuştu. Sonrasında ki katliamların esas nedenlerinden biri buydu.

Bu saldırılar esnasında Kabaç Hatun’un kendisine tuzak kurmaması için, içinde Kabaç Hatun’un kardeşininde olduğu 30 Bin kişilik esiri Semerkand seferinden dönene kadar yanında tutacağını söyledi. Ancak Semerkand seferinden sonra sözünü tutmadı ve esirleri Kabaç Hatun’a vermeyerek Medine’ye getirdi ve köle yaptı.

Kınık (kabaç) Hatun’un Buhara Melikeliği on beş yıl kadar sürdü, 690’lı yıllarda öldü. Kınık Hatun, yönetici kişiliği yüksek, olaylar karşısında duygusal değil, akıl ve muhakeme gücünü kullanan, bir Türk Melikesi olarak tanınmıştır.

Ölümünden sonra da yerine oğlu Tuğşad geçmişti..

KAYNAKÇA

(1) Göksu Erkan Buhara Melikesi Kabaç Hatun Türkiyat Araştırmaları Dergisi Sf 272

(2) Göksu Erkan Buhara Melikesi Kabaç Hatun Türkiyat Araştırmaları Dergisi Sf 273

(3) Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı / Mukaddes Çevreler ve Eski Hilafet Ülkelerinde Türk Hatunları (1995)

 

Yeni İslâm Tarihi ve Türkler

Moskova metrosunda seyahat eden köpekler

Moskova’da sokak köpekleri sabahın erken saatlerinde yaşadıkları varoşlardan yola çıkıyorlar… Metroya binip, kolaylıkla yiyecek buldukları şehir merkezine geliyorlar…

Sokak köpeklerinin geceyi geçirdikleri varoş bölgelerine gitmek için metro kullandıklarını fark eden uzmanlar onları incelemiş.

Bu incelemenin sonunda elde ettikleri bulgular onları daha da şaşırtmış.

Dr. Andrei Poiarkov gözlemlerini şöyle anlatıyor:

“Fark ettik ki, köpekler doğru metro durağında inmek için alıştırma yapıyorlar.

Birbirlerine metroda ne kadar kalmaları gerektiğini öğretiyorlar. Bu köpekler için en iyi yiyecek kaynağı şehir merkezinde…

O yüzden de yaşadıkları bölge olan varoşlardan şehir merkezine gitmeyi öğrenmeleri gerekiyordu. Onları incelememiz sonuncunda fark ettik ki, sabah erken saatlerde metroya binip şehir merkezine gidiyorlar, akşam mesai bitiminde de tekrar metroya binip varoşlara dönüyorlar.

İnsanlardan hiçbir farkları yok. Bazen trende uyuya kalıyorlar ve inmeleri gereken durağı kaçırıyorlar… İncelememiz sırasında sokak köpeklerinin trafik lambalarına da uygun hareket ettiklerini gördük. “

Tabii, bu arada Moskova halkının da bu köpekleri, itip kakmak, şikayet etmek, görevlileri çağırıp barınaklara attırmak yerine, beraberce seyahat etmeleri ciddi bir alkış gerektiriyor..

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP