Arif Nihat Asya Parkı’nda inşaat

Arif Nihat Asya Parkı’nda inşaat

ABONE OL
17 Mart 2024 15:22
Arif Nihat Asya Parkı’nda inşaat
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Parklar, malum yurttaşların nefes aldığı, kentin akciğerleri yerler..

Bereketli topraklar üzerinde kurulu Adana’da parklarımız sayısı çok fazla değil..

Bir kısım parklarımız nedense belediyeler eliyle inşaat alanı olarak görülüyor..

O nedenle de parklarımız küçüldükçe küçülüyor..

Örneğin, Alman Mimar Jansen tarafından kentin imar planı çizildiğinde, Seyhan nehrinden şimdiki yeri dahil devasa bir alan Atatürk Parkı olarak ayrılmıştı..

Zaman içinde park alanının büyük bölümü imara açıldı, geriye de şimdiki bildiğimiz Atatürk Parkı kalmıştı..

Hatta bir ara içerisine belediye oteli (sonraları Çukurova Koleji, Akademi olarak hizmet vermişti), Ziyapaşa Bulvarı’na doğru planı Adanalı ünlü yazarımız ve mimarımız Demirtaş Ceyhun tarafından çizilmiş Gençlik Merkezi inşa edilmişti..

Sonraları Akademi binası olarak hizmet veren binanın eklentileri ile gençlik merkezi yıkılarak yeniden parkın içine dahil edilmişti. Şehir Oteli’nin resepsiyon kısmı bırakılmış, orası da önce nikah dairesi ardından 75. Yıl Sanat Galerisi olarak hizmet vermiş; depremde ağır hasar gördüğü gerekçesiyle geçen yıl “yeniden yapılmak” üzere yıkılmıştı..

Anlaşılan, Arif Nihat Asya Parkı da, Atatürk Parkı’nın akıbetine uğrayacak…

Parkın girişine yeni bir bina yapılıyor..

Tamamlama aşamasına gelen bina anlaşıldığı kadarıyla bir büfe ya da satış merkezi olarak hizmet verecek..

Bu bina, Arif Nihat Asya ve yanındaki Zübeyde Hanım Parkı’nda yeni yeni binalar yapılacağının da işareti..

Büyükşehir Belediyesi’nden, o binayı ve diğer yapıları tez zamanda kaldırmasını ve Arif Nihat Asya Parkı’nı gerçekten bir parka dönüştürmesinin bekliyoruz..

 

Kemal Okuyan’ın değerlendirmeleri

Türkiye Komünist partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, siyasal gelişmemelerle iligili ilginç değerlendirmeler yaptı.

Okuyan, Duvar Gazetesine verdiği röportajda, mangalda kül bırakmayan siyasi hareketlerin solcu taklidi yaptığını ifade ederken, solda işbirliği arayışlarında samimiyetsizlik vurgusu yapması çok ilginçti.

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın, önemli değerlendirmeler içeren açıklamalarının bir bölümünde şunları söylüyor:

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ocak ayının sonunda açıkladığı seçim beyannamesinde, mega vaatlerden çok ücretli kesimin geçim derdine yönelik bir dizi iyileştirme vaadinde bulundu. Sosyalistler yıllardır emekçilerin bu tür sorunlarını dile getiriyor ve ‘başka bir dünyaya’ işaret ediyor. Bu çaba geniş kesimler içerisinde neden karşılık bulamıyor?

Yurttaşlarımıza, özellikle emekçi halka, kendi çıkarları doğrultusunda değil de burjuva siyasetinin demagoji ve yalanlar üzerine kurulu vaatlerinin peşinden hareket ettikleri için içerleyebiliriz elbette. İçerlemek, kızmak kendimizi rahatlatmaya yarar ama sorun çözümsüz kalır. Halka küserek siyaset yapamayız. Toplumun geniş bir kesimi geleceği değil bugünü düşünüyor. Yalnızca acil çözüm bekledikleri için değil. Türkiye’de siyaset güncellik üzerinden akıyor. O anın konumlanışı, tavrı, hedefleri önemli. Burjuva siyaseti böyle, solda da böyle. Bana ‘sol derken kastettiğiniz ne’ diye sormayın, toplumda yaygın olarak kabul edilen geniş ve sınırı belirsiz soldan söz ediyorum. Bizim parçası olmamak için uğraştığımız sol diyelim. Bir alışkanlık var Türkiye’deki emekçi kesimlerde, günlük düşünme konusunda. Yalnızca siyaset için söylemiyorum. Geleceksizleştikçe, hayat zorlaştıkça insanlar bugüne daha fazla odaklanıyorlar çaresizce. Kuşkusuz burada bir enerji birikiyor ve bir kopuş, radikal bir arayış için de zemin oluşuyor.

Ancak burada da genel olarak “başka bir dünya”ya işaret edenlerin samimiyetsizlikleri devreye giriyor. Halkın önemli bölümü solu başka değil, tastamam bugünkü mevcut dünyanın parçası olarak görüyor, inandırıcı bulmuyor. Mevcut dünyanın dışındakileri ise meczup olarak değerlendiriyor. TKP bu sarmalı değiştirmek için uğraşıyor. Bu uğraşın başarılı olup olmadığını ‘güncel’ kriterlerle belirleyemeyiz. Şu kadarını söyleyeyim, ‘başka bir dünya’ uygun ve akılcı bir biçimde anlatıldığında toplumun şu ana kadar sola hiç ilgi göstermemiş kesimlerinde dahi karşılık buluyor. Bu doğrultuda devam edeceğiz.

 

EN RADİKAL SÖYLEMLERE SAHİP OLANLAR BİLE ‘BAŞKA BİR DÜNYA’YA İNANMIYOR

‘Başka bir dünyayı’ işaret edenlerin samimiyetsizliklerinden, inandırıcı olmamasından söz ettiniz. Biraz açar mısınız, nedir o samimiyetsizlikler?

İlk bakışta son derece radikal söylemlere sahip olanların bile güncel siyasi tercihleri, siyaset yapma tarzları başka bir dünyaya inanılıyormuş gibi durmuyor. Yalnız Türkiye’de değil, dünyada da yaygın bu samimiyetsizlik hali. İngiltere’de İşçi Partisi’nin, Yunanistan’da Syriza’nın, başka birçok ülkede sosyal demokrat partilerin sokak gücünü ve ‘sol’cu taklidi yapma yeteneğini, mangalda kül bırakmayan siyasi hareketler oluşturuyor. Burada bir samimiyetsizlik yok mu?

Yerel seçimler de mayıs seçimleri gibi iki ana güç olan AK Parti ve CHP arasına sıkıştırılıyor. Kazandırma, kaybettirme hesapları yapılıyor. Sosyalistler seçimleri bu ana akstan çıkarabilir mi?

Bazı yerlerde evet. Ancak ‘sosyalistler’ diye sorduğunuz için söylemek zorundayım, kendini öyle tanımlayan geniş bir kesim bu ana aksın içinde ya da ona eklemlenerek siyaset yürütüyor. Ne yazık ki giderek daha fazla kesim bu bulaşık siyasetin parçası haline geliyor. Sevildi bu tarz, çünkü tam da konuştuğumuz gibi, günü kurtaran bazı başarılar da geliyor. Bir kıymeti var mı, çok tartışmalı.

SOSYALİST GÜÇ BİRLİĞİ’NDE FİKİR VE ZİHNİYET FARKLILIĞI

Mayıs seçimlerinde aralarında TKP, Sol Parti, Devrim Hareketi ve Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) de olduğu Sosyalist Güç Birliği (SGB) oluşturulmuştu ve bunun seçimlerle sınırlı olmadığı kamuoyuna anlatılmıştı. Görünen o ki SGB artık yok. Bir fikir ayrılığı mı yaşandı? 

Doğrudur, fikir ayrılığı ve aynı zamanda zihniyet farklılığı.

‘TKP’NİN DEFNE’DE YAKALADIĞI HAVA TARİHSEL BİR FIRSAT’

Defne’de de aday çıkardınız. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla bir ortaklaşma söz konusu olmadı. Sol eşrafta ‘tarihi fırsat tepiliyor’ gibi bir kaygı mevcut. Yalnızca Defne değil, CHP’nin adayı Lütfü Savaş’a yönelik güçlü bir öfke var. Depremde güçlü dayanışma pratiği ortaya koyan sol, neden Hatay genelinde ortak bir adayda uzlaşamıyor, engeller neler?

TKP aday gösterince neden tarihi bir fırsat kaçıyor olsun? Tersine TKP’nin ve adayımız Hizam Hasırcı’nın yakaladığı havanın bir tarihsel fırsat olduğunu söyleyebiliriz. Uzun bir süredir Defne’de yaygın ve derinlikli bir çalışma yürütüyoruz. Araya çok üzücü, çok yıkıcı ve çok öfkelendirici bir deprem girdi. Çalışmalarımızı dayanışmaya odaklandırdık doğal olarak. Bugünkü tabloda Defne’nin ayağa kalkması ancak örgütlü bir çalışmayla, halkın aktif katılımıyla ve bilimsel, kültürel bir birikimi harekete geçirerek mümkün. TKP bu sorumlulukla hareket ediyor. Aylar öncesinde adayımızı belirledik, çok yaygın bir örgütlülük ve desteğe ulaştık. TKP Defne’de hem seçimleri kazanmak hem de sonrasında tutarlı bir programla hareket ederek Hatay’ın tarihsel, kültürel, toplumsal dokusuna uygun bir yeniden yapılandırma sürecini ranta geçit vermeksizin hayata geçirmek amacında. Sol; emperyalizme karşı duruşta, CHP ve DEM’le ilişkilerde, laiklik ve Cumhuriyet konusunda, piyasa ekonomisi ve TÜSİAD’a bakışta, NATO ve AB gibi başlıklarda neden anlaşamıyorsa, Hatay ve başka yerlerde de bir araya gelmekte aynı nedenle zorlanıyor olsa gerek. Öte yandan partimizin yerel seçimlerde işbirliği konusunda başından beri son derece yapıcı bir tutum sergilediğini, gerçekçi öneriler yaptığını ama küçük hesapları gizlemek için ‘birlik’çi gözükmek gibi bir çaba harcamadığını da söylemek durumundayız. Bundan sonra da bu yaklaşımı sürdüreceğiz. 

TKP belediye seçimleriyle genel çerçevede ne hedefliyor ve bu hedef düzenle verilen mücadelenin neresine oturtuluyor?

TKP’nin bir seçim partisi olmadığını hep söyledik, şimdi bir kez daha vurgulama ihtiyacı duyuyoruz. Türkiye’de parlamento, seçim vs. kendi başına bir stratejik önem kazanmaya başladı. Seçimler ve seçim başarısı, sağlam ve devrimci bir stratejiniz varsa önemlidir, çok önemlidir. Ancak seçimlerde ayrı bir strateji uygulamaya başlarsanız bunun bir anlamı olmaz. TKP’nin tarihsel hedefleri var, bu hedeflerle uyumlu yakın dönem görevleri var ve seçimler de bunun önemli bir parçası. Bu bağlamda TKP yerel seçimlere ‘komünist belediyecilik’ anlayışının örneklerini göstermek, çoğaltmak için, birçok belediyede meclise üye sokarak rantçılık ve piyasacılıkla mücadeleyi yükseltmek için ve elbette sosyalist seçeneğin emekçi halktaki karşılığını güçlendirmek için giriyor.”

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP