0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ömer ALPDOĞAN

Dün, Adana’da düzenlenecek atık ve geri dönüşüm fuarının tanıtım toplantısına gittim..

Fuarın destekçileri olarak hazır bulananlardan birisi de Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay’dı..

Toplantının bitiminde, Mustafa Çay, yanıma gelerek, 35- 40 yıllık mücadele arkadaşlarım Kadir Akgöllü ve Faruk Kuş’un MHP’den belediye başkan aday adaylıkları ile ilgili görüşlerimi yazdığım ve 25 Kasım’da bu köşede yayımlanan yazımda, kendisine “Fetöcü dediğimi” ifade ederek, hakkını helal etmediğini söyledi..

Öncelikle belirteyim, kendisinden hakkını helal etmesi yolunda herhangi bir talebim hiç bir zaman olmadı..

Geçmişte, başka gazetelerde kendisiyle ilgili adını açık açık yazarak olumsuz çok yazı yazmıştım..

Ancak kendisine Fetöcü dediğimi iddia ettiği yazıda kendisiyle ilgili tek bir sözcük bile yoktu..

Çay’ın kendisini Fetöcü ilan ettiğimi söylediği yazımın bölümü aynen şöyleydi:

“1970’lerde bu yana ülkücü kalmayı başaran, hayatlarının hiç bir döneminde Fetö’ye, İP’e, ANAP’a, DYP’ye selam çakmayan vefalı ülkücü dostlarımın hedeflerine ulaşmalarını, MHP’lilere ve tüm Adana halkın hizmet, eş dost belediyeciliği yerine “Milliyetçi Belediyecilik” nasıl oluyormuş herkese gösterme fırsatı yakalamalarını diliyorum..

Şimdiden biliyorum ki, halkımız yetki verirse, yönettikleri belediyelerde 37 tane Kuş ya da Akgöllü soyadlı çalışan olmayacak..”

Yazı görüldüğü üzere, Kadir Akgöllü ve Faruk Kuş’un 1970’li yıllardan bugüne hayatlarının hiç bir döneminde Fetö’ye, ŞP’e, ANAP’a, DYP’ye selam çakmadıklarını, koltuk peşinde parti parti dolaşmadıklarını anlatıyordu..

Mustafa Çay’ın, yazının İP’e, ANAP’a, DYP’ye selam çakma, belediyelerde 37 tane Akgöllü ve Kuş soyadlı çalışan almayacakları kısımlarını görmezden gelerek sadece Fetö’ye selam çakma kısmına alınması, kendisiyle özdeşleştirmesi gerçekten çok ilginç..

İP’e selam kısmına neden alınganlık göstermediğine de ayrıca şaşırdım…

Halbuki, tarla kurultayı sürecinde kimlerin (tabi kendisinin de) ne açıklama yaptıkları nerede durduklarının kanıtları ortalık yerde duruyor..

Son söz, atalarımız “yarası olan gocunur” diye ne güzel söylemiş..

Bu arada, kesinlikle hakkını helal etme Mustafa Çay….

Eğer, helallik istersem, Orta Asya caddelerinde Zaman gazetesi ile poz verenlerden olayım!…

Karbon salınımı dayatmasının bir başka yolu

Dünkü tanıtım toplantısında karbon salınımı, karbon ayak izi dayatmasının bir başka örneğine tanık oldum..

Toplantıda konuşan Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç’ı dinlerken aklımda hep Bil Gates vardı..

Onun karbon ve karbon ayak izi yalanları; hayvanların ve ormanların karbon salınımı yaptıkları ifadelerinden sonra katledilen milyonlarca büyükbaş ve küçükbaş hayvan, dünyanın dört bir yanında aynı anda başlayan ve milyarlarca ağacı yakıp yol eden, dünyanın iklimini değiştiren ögelerden olan orman yangınları vardı..

Zeki Kıvanç, karbon salınımı, karbon ayak izi masallarının bir kez daha ballandıra ballandıra anlattı…

Ancak, Bil Gates’in dünya üzerinde bazı devletleri olduğu gibi Zeki Kıvanç da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin karbon salınımı ve karbon ayak izi yalanının alt yapısının oluşturan Paris İklim Anlaşmasını imzalamasını yeterli bulmamış..

Bil Gates gibi daha fazla adım atılmasını istiyordu..

Zeki Kıvanç, vücudunun yüzde on üçünün karbondan oluştuğu, nefes alıp verdiği sürece da karbon salınımı yaptığı, karbonun dünyada yaşamı devam ettiren bir unsur olduğunu biliyor mu bilinmez ama; bizler karbon salınımı,  karbon ayak izi ve tıpkı gece gündüz gibi doğal bir olay olan iklim değişikliğinin emperyalizmin dünyayı sömürme aracına dönüştürülmeleri çabalarının altındaki gerçekleri yazıp çizmeye, anlatmaya devam edeceğiz..