0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ömer ALPDOĞAN

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Fatih Mahallesi’ndeki temel atma töreninde 31 Mart 2024’de yapılacak yerel seçimlerde aday olduğunu açıkladı..

Bence de, Adana’da adaylığı şimdiden kesin tek kişi sayın Zeydan Karalar..

Bakmayın, kimilerinin CHP’den bazı isimleri Büyükşehir Belediye Başkan adayı diye lanse edilmeye çalışmalarına..

Bakmayın, kimilerinin CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karalar’ın adaylığına karşı çıktıkları iddialarını ortaya atmalarına..

Borçla devraldığı belediyede, olmayan kaynaklarla yapabileceğinin en iyisi yaptı Zeydan Karalar..

CHP Genel Merkezi de, il ve ilçe örgütleri de Zeydan Kalarar’ın adaylığına şimdiden evet demişlerdir..

CHP’de asıl çekişme, Çukurova’da olacak..

Çünkü, belediye başkanlığında gözü olan, gönlünde belediye başkanlığı yatanların ilk ve öncelikli hedefi Çukurova Belediyesi..

Hepsi, garantiye gitmek istiyor..

Karalar’ın, CHP’nin bir kez daha Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu şimdiden kesin..

Ancak, CHP’nin Zeydan Karalar’ın elini güçlendirecek bazı kararları da şimdiden alması gerekiyor..

Örneğin, İlçe belediye başkan ve meclis üyeliklerinde adayların en azından Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Zeydan Karalar ile birlikte belirleme gibi..

Örneğin, yerelde işbirlikleri için görüşme yapma yetkisi verme gibi..

Zeydan Karalar’ın sadece CHP tabanı ile değil sağından soluna, Türk milliyetçisinden sosyalistine, dini bütününden ateistine herkesle, her kesimle sıcak ilişkiler kurabilme gibi bir özelliği var..

Ankara, yerel seçimlerde başka partilerle işbirliği olanağı bulamaz ise, Karalar’ın bu özelliğini kullanabilmesi için, şahsına özel, yerelde işbirliği görüşmeleri yapma yetkisi vermelidir..

Adaylığı şimdiden Zeydan Karalar’a da, Adana’ya da hayırlı olsun..

Halk aday olmasın diyorlar

Dün bu köşede MHP ve Adalet Birlik Partisi (AB Parti)’nin belediye başkan ve meclis üyesi aday adayı olmak isteyenlerden başvuru sırasında anormal tutarlarda “bağış” istediklerinin yazmıştım..

Örneğin, MHP’nin ilçe örgütlerinin, meclis üyesi aday adayı olmak isteyenlerden on bin lira bağış talep ettiğini belirtmiştim..

Belediye Meclis üyesi aday adayı olmak isteyenlerden yüksek bağış isteyen tek parti MHP değilmiş..

Adı “halk” olan, halkın partisi olduğu iddiasındaki CHP de, MHP gibi yüksek bağış istiyormuş meğerse..

Yani, MHP’liler gibi CHP’lilerde partilerinden meclis aday adayı olmak isterlerse, on bin lirayı bastırmaları gerekiyor..

Tabi aday adaylarının vereceği “bağış” başvuru sırasında ödedikleri on bin lira ile sınırlı kalmayacak..

Daha aday adaylığı sürecinde parti örgütünü, delegeleri, sivil toplum örgütlerinin dolaşmak da var..

Parti binasına gittiğinde fazladan bir bağış talebiyle mutlaka karşılaşacaklardır..

Kendilerine kira parası, elektrik, su, internet faturası, çalışanları maaşı, vergi, sigorta ödemeleri diye bir sürü gerekçe gösterilecek ve bonkörce yardımda bulunmaları istenecek..

Aynı durumu delege ve sivil toplum örgütlerini ziyaretlerinde de yaşayacaklarından emin olabilirsiniz..

MHP, CHP ve elbette diğer partilerin belediye başkanlıkları, özellikle de meclis üyeliklerinde başvuru “bağışını” yüksek tutmaları ne anlama gelmektedir..

Aslında amaç belli..

Partilerinin tabanlarının yerel yönetimlerde ve siyasette söz sahibi olmasını istemiyorlar..

Bunun için de partiye yıllarının vermiş, bilgi ve birikimi belki de mevcut parti yöneticilerinin ona katlayacak insanların önüne yüksek bağış engelinin çıkarmaktadırlar..

Biliyorlar ki, bugünkü ekonomik koşullarda partilerin üyelerinin yüzde 99’unun yüksek bağış miktarlarını ödeyemeyeceklerdir..

Bu durumda da, meydan siyaset bezirganlarına kalacak..

Parayı veren düdüğü çalar anlayışı devam edecek..

Parayı bastıran bugün MHP’den, yarın CHP’den meclis üyesi adayı (aday adayı değil) olacaklar..

Meclislerde rant merkezleri olacak..

Meclislerdeki rant kavgalarının, takışmalı imar düzenlemelerini, yoğunluk artışlarını izlemeye devam edecek..

Hülagü Han’ı anmanın tam zamanı

Türk Tarihinin en büyük komutanlarından Hülagü Han’ın günümüz Türkiye’sinde sevmeyen bir kesim var..

Bu kesim, Hülagü Han’ı Araplar ve Farslar ile yaptığı savaşlardan, onları yenmesi, Abbasi sultanına diz çöktürmesi nedeniyle sevmezler..

Bu arada, “komutan” diyorum çünkü, Cengiz Kağan’ın torunu olmasına karşın bir Kağan değildi..

Eski Türkçede Tarkan, Yabgu; dönemindeki tanımlama ile İlhan (İl Han)’dı.. Bir nevi “ilin valisi” demek gibi bir unvanı vardı..

Hülagu Han, tıpku dedesi Cengiz Kağan, uzak atası Oğuz Kağan gibi sarışın, mavi gözlü, beyaz tenli bir kişiydi..

Yenilmez bir kahraman olan Hülagü Han’ın en büyük özelliği ele geçirdiği yerlerde Arapça ve Farsça gibi diller yerine Türkçe konuşmayı zorunlu kılmasıydı…

İlk olarak, bugün sözde tarihçilerin ve TRT’nin “Çöl Kartalı” diye yutturmaya çalıştığı Harezm hanı Celalettin’i kovalaya kovalaya geldiği İran’da ilk iş olarak Selçuklu’nun kullandığı Farsçayı yasaklamış, Türkçe konuşma zorunluluğu getirmişti.

Aynı uygulamayı Anadolu Selçukluları’nda da uygulamış, Farkça yerine Türkçe konuşulmasını zorunlu tutmuştu..

Bağdat seferi ile Abbasiler’in Türkler üzerinde tehdit oluşturmasının engellemişti..

Bütün bu yapıtları, bizlerin bugün Türkçe konuşmamızı sağladı..

Hülagü Han olmasa, İran ve Anadolu (o zamanlar ikisine birden İran deniyordu)  Farslılaşacaktı..

Bağdat Seferi olmasa, Anadolu’daki Türkler Araplaşacaktı..

İşte bunları önlediği için, Türkiye’de müslümlaşmayı Araplaşmak ve Arap kültürünün yaşatmak olarak anlayanlar tarafından sevilmez, hatta Türk tarihinden çıkarılmaya çalışılır..

Hülagü Han’a düşman olanların tarihçi diye ortalıkta dolananları, onun Abbasileri savaş meydanında yenmesini katliam diye anlatırlar ama, Emevi komutanı Ebu Kuteybe’nin Talkan ve Curcan’da katlettiği yüz binlerce Türk’ten hiç bahsetmezler.. 24 kilometrelik yol boyunca ağaçlara asılara katledilen Türklerim adının bile geçirmezler.

Hatta, tamamıyla Araplaşmış sözde tarihçiler Türk televizyonlarından “Ebu Kuteybe iyi ki o katliamları yapmış. O sayede islamla tanışmış, müslüman olmuşuz” diyecek kadar akıl tutulması da yaşarlar..

Filistin’e ağırlatın yakıldığı; Kerkük’te, Doğu Türkistan’da Türklere yapılan işkencelerin ve soykırımların gözardı edildiği şu günler Hülagü Han’ı bir kez daha, yeniden anmanın tam zamanı..

Yerin Tanrıdağı olsun büyük ilhanımız, Hülagü Han’ımız…

Bu arada, Hülagü Han’ın sarışın, mavi göz, beyaz ten özellikleri sizlere yakın tarihimizden kimi anımsattı?…

Bir düşünün bakalım yakın tarihimizden kim Hülagü Han’a benziyor..