0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Oktay EROL

Mahalle sütçüsü, son bir ayda ikinci zammını yaptı! Sütçüyü bekleyenlerin bazıları alacağı sütü azalttı, almadan giden de vardı! Sütçü, sütten çıkmış “ak kaşık” gibi yaşadıklarını, yapacağı en sınır noktasında satış yaptığını anlattı! Geçtiğimiz yıl, üç/ beş köyden topladığı sütü, birbirinden uzak sekiz/ on köyden bulamadığını, birçoklarının artan girdi masraflarından dolayı süt hayvanlarını kesime gönderdiğini, bu gidişle yeni yıl gelmeden köylerde süt bulmanın zorlaşacağını vurguladı!

Tarımın, hayvancılığın uzmanları bunun böyle olacağını uzun süredir anlatıyorlar; biliyoruz! Bu ülkede buğday üretilmedi dışarıdan getirildi, saman olmadı dışarıdan getirildi, pamuk/ mercimek/ pirinç/ fasulye/ daha onlarcası dışarıdan getirildi, halkın ağız tadına uygun mu denilmeden karkas canlıları/ etleri dışarıdan getirildi, sıra şimdi sütte mi?

***

Sütçüye kızamayanlardanım! Sütçünün “zam” sözünü duyduğumda başını eğeni/ alacağını azaltanı gördüğümde kızmadığımı söylersem yalan olur! Sıkça Ulusal Süt Konseyi adını duyuyoruz. “Türkiye süt, et, gıda sanayicileri ile üreticileri birliği (setbir) tarafından yapılan çalışmalarla 2588 sayılı tarım kanununun 11. maddesine dayanılarak kurulan konsey” olarak tanımlanıyor. Amacı da “sektörün yapısal sorunlarının çözülmesi, gereksinmelerinin karşılanması, uluslararası yarışım gücünün arttırılması, üretimin çeşitlendirilmesi gibi gerekli önlemlerin alınmasını/ uygulanmasını sağlamak için çalışmalar yapmak” sözleriyle açıklanıyor!

Süt fiyatını, Ulusal Süt Konseyi belirliyor!

***

Başka yere bakmıyorum; belli ki etin, sütün bu denli artışından, üstelik ülkede süt hayvanı sayısının azalmasından “iktidar” da hoşnut değil ki, seçimi yeniden kazanmaları durumunda üreticiye vereceği destekten/ hibeden söz ediyor! Demek ki “iktidar” da Ulusal Süt Konseyi’nin aldığı kararlarla/ sorunluluklarla hem üretim azalıyor, hem fiyatlar tavan yapıyor, hem de dışa bağımlılığın arttığını gördü ki; yirmibir yıldır uyguladığı yöntemin getirdiği noktayı gördü, dönmek zorunda kaldı!

Akşam, iktidara yakınlığı ile bilinen bir gazetenin kadın yazarı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “inandırıcılığının” olmadığını, “iktidarın” daha yerinde sözler verdiğini söylerken hayvancılıkla birlikte daha birçok verilen sözleri düşündüm! İçimde yaprak kımıltısı olmadı; neden?

***

Et de, süt de ülkemiz koşullarında rahatça sağlanabilecek ürünler olmalı! Ancak yürütülen/ bilerek ya da bilmeyerek yapılan yanlış politikalar, yanlış uygulamalar, yanlış uğraşlar ülkenin insanlarını et yiyemez, süt/ süt ürünlerini tüketemez duruma getirdi! Başından beri aklım almıyor, bizim gibi tarımsal alanı bol bir ülkenin samanı/ yemi dışarıdan almasının hiçbir mantığını da bulamıyorum!

Biliyor musunuz, savaştaki Ukrayna’dan daha az et tüketiyormuşuz, Avrupa ülkelerinin yanına bile yaklaşamıyormuşuz! Soğanı anımsatmak gibi bir düşüncem yok, ancak “doymayan” mutlu olmaz, yaşamı hoş bulmaz, iyi düşünmez, sağlıklı olmaz!

Mahalle sütçüsünün bir sonraki zammına ne kaldı bilmiyorum; ancak seçime sayılı günler kaldı, “patron sizsiniz!”

250423