0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Oktay EROL

Toplumun “ana göstergesi” gençlerdir, emekçilerdir, emeklilerdir, kadınlardır, mahalle esnafıdır, tarla işletendir, fabrika bacası tüttürendir, pazar alış/ verişi yapan yurttaştır! “İktidarın” kanatları altına sığınıp, üç/ beş belki de daha çok yerden “gelir” sağlayan/ halkın kuyruk bekler durumuna izleyici olan, dünyanın en yoksul ülkelerini örnek gösteren, yaşananları vatan/ millet/ Sakarya algısıyla örtmeye çalışanları “ana göstergenin” dışında tutuyorum!

Bir tanesinin sözleri şöyleydi: insanların tavrını domates, biber, patlıcan, soğan, patatesle ölçemezsiniz, bu iktidar yollar yaptı, köprüler yaptı, hastaneler yaptı, silahlar yaptı; bunları yok sayamazsınız!

Sanki bu yapılanları gözlerin görmediği/ bilmediği sanılarak…

***

“İktidarın” sözleri arasında “-cak, -cek” ekleriyle bitenleri umursamadığım gibi, gerçekçi de bulmuyorum! Yirmibir yıllık bir “iktidar”, şu an da orada olmasına karşın “yapacağız/ düzelteceğiz” demesini birçokları gibi anlamakta zorlananlardanım! Bunların “yapılacağını” yinelemek yerine, bugüne değin yapmalıydınız, bu sorunları ortadan kaldırmalıydınız, halkın “daha iyi” doymasını sağlamalıydınız! Ama yapmadınız, yapacak beceriyi gösteremediniz!

Dünden “daha iyi” doyduğunu söyleyen kim var şimdi? Sokakta karşılaştığınıza, bildiğinize, tanıdığınıza sormanız bile gerekmeyecektir! Siz nasılsınız örneğin? Özellikle yeni sistem/ rejim sonrasında oluşan gelişmeler önünüzü görmenizde yararlı oldu mu, “daha iyi” yaşamanız için olanaklarınızı artırdı mı? Düşünelim…

***

Bir ülkede, serbest piyasa ekonomisi var diye, yurttaşın temel gereksinmeleri ederlerinde bu denli makas aralığının olması ne anlama gelir/ neden buna izin verilir düşünelim!

Et-Süt Kurumu’nun web sitesinde onyedi satış noktası görüyorsunuz! Ankara’da üç, diğer kentlerde birer satış mağazası olduğu belirtiliyor! Piyasada üçyüz liranın üzerinde satılan et, kurumda yarı ederine satılıyor, dar gelirliler sahur öncesinde yollara düşüp kuyruğa girmelerine karşın birçokları alamadan evlerine dönüyor!

Bizdeki serbest piyasa ekonomisi halk yararına, daha nitelikli/ daha ucuz/ daha ulaşılması kolay olsun diye değil de; toplumun bir katmanına daha çok kazandırmak için gerçekleştirilmiş bir sistem olmalı!

***

Bugünlerde pazardan, mutfak gereksinmelerinin en önemlilerinden domates, soğan, patates almak istediğinizde yüzünüzün buruştuğunu düşünüyorum! Soğanın acısının, diğer ürünleri de etkilediğini göreceksiniz! Akşam Haberlerde izlemiştim. Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, soğan üreticilerinin ürünlerini satamadıklarını, tarlada kaldığını söylüyordu!

Şimdi yeniden düşünün yirmibir yıllık “iktidarın” ne yaptığını, neler verdiğini/ neler aldığını; karar sizin! 03042