DÜŞÜNDÜREN DÜŞÜNCELER
Tülay SÜKÜN
Devrimci, SOSYALİST devrimi gerçekleştiren, solcu, SOSYALİST devrim yapma niyetinde olan kişi olarak algılanmalıdır.
SOSYALİZMİN ÖZÜ İSE SINIFSIZ BİR TOPLUM YARATMAKTIR.
Che ve Kastro solcu değil, DEVRİMCİdir.
BİZLER, henüz SOLCUYUZ.
Atatürk ise sınıfsız bir toplumu benimsemediği için SOSYALİST devrim yapma niyetinde olmadı, yani hiç SOLCU olmadı.
Sınıfsız bir toplumu benimsemeyen Atatürk, sınıf farkını ortadan kaldırmadığı için hiçbir zaman DEVRİMCİ de olmadı.
SOSYALİST olmak, sınıf farkını ortadan kaldırmayı düşünmekle olur.
Ekim 1917 Devrimi’ ni benimsemeden, sosyalizmi bir hedef olarak görmeden, sadece “Köylü milletin efendisidir. ‘diyerek, SOSYALİST olunmaz.
Bu nedenle hem solcu olup hem Atatürkçü ya da Kemalist yapıda bir kimlikle dolaşılmaz.
Solcu ve SOSYALİST devrim niyetli bir kişiden Atatürkçü ve Kemalist, Atatürkçü ve Kemalist birinden de SOLCU bir kimlik doğmaz.
Sınıfsız toplum, bir tek yöne bakma ile gerçekleşir. Ya vardır ya yoktur.
Ya solcusunuzdur ya da solcu değil.
Solculuğun bir siyasi partisi olmaz, çünkü karşıtı vardır, alternatifi bulunmaz.
Özetle az solcu, yarım solcu, devrimci solcu, demokrat solcu, liberal solcu, İslami solcu, koyu solcu, doğru solcu, yeşil solcu söylemleri de olamaz.
Ortaokul ve lise yıllarımda, 1980 öncesi solcularını ben de tanıdım.
Fransızlar nasıl uygularsa uygulasın, sol olmayı, SOSYALİSTLİK ile bağdaştırdıklarını iyice öğrendim.
Solun içinin ince ince nasıl boşaltıldığını, 43 yılda iyice gözlemledim.
Bugünkü siyasi durumun da oldukça farkındayım. Bugünkülerden kurtulunur ise yerine gelecek siyasi ve ekonomik sistemi, mevcut sistemin yumuşatılmış olarak devamı niteliğinde olacağı için de beğenmiyorum…
Yeni kurulacak siyasi ve ekonomik sistemin temeli, kavramlar yerine oturtulmadan atılırsa bu kez sistemin bozulma sürecinin, yüz yılı dahi bulamayacağı, hitabe yazmaya gerek olmadan zaten şimdiden görülüyor…
Matematik gibi, fizik gibi, kimya gibi önce yanlış nerede ve problem nedirin, tam tanımı yapılmadan, üretilecek tüm çözümlerin sonucu, ‘A aaa sen öyle mi demiştin, oysa ben böyle anlamıştım o senin dediğini!’ şekline dönüştürülecek…
Benim işim insan ve insanın özü de iletişim… İletişim için de karşılaşılan problemlerde, önce sorunun özüne genel bir bakılacak, sorun, tam anlamıyla ortaya konacak, sorunun, tüm çözüm önerileri tek tek gözden geçirilecek, oluşturulacak beyin fırtınası ile probleme en uygun çözüm uygulanacak, sonra karşısına geçip, sıkı bir değerlendirme yapılacak…
‘Faşizm ve yobazizm, bu ülkeye öylece birdenbire ve kendi kendine mi gelmiş? Gökten mi düşmüş, ne olmuşta bugün bu hallere gelinmiş?’ tüm bu sebepler, tek tek ortadan kaldırılmadan, yıkılacağı şimdiden görülen yeni bir sistemi mi önermek istiyorsunuz, önce bunu bir anlayalım, bilelim!
Türkiye İşçi Partisi (TİP), ne zamana kadar halkın sigortası olabilecek?
Toplumsal olarak, asıl bu günlere gelişin sebepleri çözülecek ki sağlam temeli olacak ve canı isteyen tarafından yıkılamayacak, batıdan devşirme değil, kendi ortak aklımız ve bilgimizle hem de kurtarıcısız, gıcır gıcır bir siyasi ve ekonomik sistem, kurulabilsin!
Aksi halde, şimdi mavi olan bunlardan kurtulunur, yarın sarı olan bunların engellerine takılınır…
Kapitalizmin ne oyunu biter ne de tarafların çatışan oyuncuları! Saç saça baş başa bu durumlar, daha ne kadar süre böyle sürüp gidecek?
Problemim çözümü için önce hedef belirlenecek, o hedefe ulaşmadaki problemler, sıra ile ortadan kaldırılacak…
Yangında ilk kurtarılacakları kurtarıp, selin içine mi atacaksınız?
Panik halindeki tilkinin (Köylü ya da Şark kurnazlığı) bakış açısı ile bu günlerin de daha beterine düşürülmek var sonuçta!
Timsahlar, ağzı açık ve beklemedeler…
YORUMLAR