DÜŞÜNDÜREN DÜŞÜNCELER
Tülay SÜKÜN
Konuşmayıp sustuğumuz her konuda, ülkece hep birlikte zararlar görüyoruz…
Uygun bir dille her konuyu konuşup, tartışmalı; anlayış, algı ve hoşgörü göstermeliyiz ki bir bütünün farklı parçaları ya da organları olabilelim…
Bu şekilde devam edersek, insanın bütünlüğünü göz önüne alındığında; kol, bacağı kabul etmiyor, bacak, mideye kızıyor, midenin sorunu böbrekle, böbrek, kalbe kafa tutuyor, konular da böylece uzayıp gidiyor…
Oysa gerçeklikler bilinerek davranılsaydı, bütünlük bozulmayacak, insan ve canlıdan yana olabilmek için özelimiz hariç hemen her olguyu KONUŞABİLECEKTİK.
Konuşamadık!
Konuşa konuşa, bir diğerimizin varlığını içimize sindirecek, kabul edecek, empati yapacak ve de hoşgörülü olacaktık…
Konuşamadık!
Başka çözüm önerisi yok, bu kadar farklı KÜLTÜRDE olup, bir arada yaşayan insanlara…
Konuşamadık!
Olur mu hiç diğer inanışları görmezden gelmek? Her kültüre saygılı olmak zorundaydık… Konuşamadık!
Yarınlar, bu günden kurulacak sonuçta!
Sorunun, gerçekte siyasi sistem olduğunu, dün kabul edebilmiş olsaydık, rant yaratmayan bir siyasi sistemde; bugünkü binlerce hasarlı ve ölümlü bu deprem felaketi de yaşanamayacaktı, DEĞİL Mİ?
Konuşamadık!
Toplumca konuşup, sorunun, siyasi sistem olduğu gerçeğini bugünden kabul edebilseydik, yarınları da bugünden kurtarabilecektik…
Konuşamadık!
Özellerimizi konuşmaktan, toplumu ilgilendiren en önemli konularda, toplumca, konuşturulmadık, konuşamadık!
Twitter’da paylaşılmış;
“Sadece asrın felaketi değil, aynı zamanda asrın bilimsizliği, asrın aç gözlülüğü, asrın liyakatsizliği, asrın aymazlığı, asrın sorumsuzluğu, asrın vicdansızlığı olsa da asrın kenetlenmesi, yardımlaşması olacak, bu umursanmayıp yol açılan felaket!”
KAPİTALİST sistemin her felaketinde, ne kadar aciz kalındığını, hep birlikte defalarca yaşayıp, gördük…
Her kafadan bir ses çıktı ama dinleyen olmadığı için konuşamadık!
Yıllar önce 1939 ve 1999 deprem felaket ağırlığını, yine bu siyasi sistem yaratmamış mıydı?
Baskı, şiddet ve dayatmalar yüzünden bunları da değerlendiremedik, özgürce konuşamadık!
Bu günkü felakette, binlerce yıkım ve can kaybına yol açan, yine bu siyasi sistemin ta kendisi değil de ne?
Konuşamadık!
İnsanlar, diğer insanların yaptığı rant içeren beton inşaatlar nedeniyle yok olup gitti…
Birbirimizin kuyusunu kazıp, masum insanları yok ettik bu KAPİTALİST demokrasili siyasi sistem yüzünden ama konuşamadık!
Niye bir başkasına saygılı olup, onu da kendimiz gibi korumuyor, zarar görebileceği ortamlardan uzaklaştırmıyoruz?
Niye bu kadar hoşgörüsüz ve anlayışsızız?
Konuşamadık!
Oysa bu dünya her birimizin… Hiç birimizin bir diğerlerinden hiç mi hiç farkı yok…
Niye herkesi kendimize benzetmeye uğraşıyoruz?
Yediğimiz içtiğimiz, paramız pulumuz, dinimiz inancımız, eşimiz cinselliğimiz, kutlamamız ve taziyelerimizin, özelimiz olup, sadece birinci derecede yakınlarımızı ilgilendiren ama başkalarını ilgilendirmeyen konular olduğunu, niye bilmiyoruz?
Birlikten kuvvet doğuyorken, toplumcu yönlerimiz yerine, özelimizi öne çıkarma bencilliklerimiz niye?
Niye, her yerde ve hep özelimizi konuştuk ve de konuşuyoruz?
Eşimizle ilgili olan özel konuları, ulu orta paylaşmıyorken, övgü ya da yergi içerikli inanç ve din dahil diğer tüm özel konularımızı, niye aile dışındakilerle konuşuyoruz?
Özelimiz, ailemizde kalsın! Tüm özellere saygı duyalım ve toplumsal gerçekliğe uygun olarak, varlıklarımızı sürdürelim…
Tabii ki özel konularımızı ortaya saçmayalım ama özel konularımız yüzünden de kesinlikle yargılanmayalım…
Bir başkasına zarar vermemiş konularda, hiç kimseye karışmayalım, onları oldukları gibi öylece kabul edelim, yadırgamayalım!
Başkalarını ilgilendiren konular, hep birlikte yapılabilecek etkinlikler, maddi ve manevi zararlı konular olabilir…
Eğitim, kültür, sanat, siyaset, spor, sağlık, genel inanç, eğlence gibi konularda düşüncelerimizi ise özgürce paylaşalım…
Ancak düşüncesini açıklayana da bir dayatmada bulunmayalım, kimsenin yoğurt yiyişine karışmayalım, hakaret etmeyelim ve kesinlikle suçlamayalım…
Birbirimize karşı saygılı ve hoşgörülü olalım ki aynı dünya toplumunda, uzun süreli, huzurlu ve mutlu dayanışabilelim…
Başkalarının bizi, bizlerin onları anlaması açısından gerçekleri görüp, özelimiz ile genel konuları birbirinden ayırmayı, öğrenmemiz gerekiyor…
Saygı sınırlarını aşmayan, kendi sahip olduğumuz hakların aynısına, diğer kişilerin de sahip olma hakları var, unutmayalım…
Hakkın farkında olan iyilik kültürlü insanlar olarak, rantsız, çıkarsız, silahsız, avrılıksız, cana kıymadan, şiddet göstermeden tüm canlılara aynı değer ve eşit hakları ön görerek yaşasak, ne olur?
Çocuklarımızı da hak ve iyilik kültüründe, karşısındakini düşünme öğretisi ile yetiştirsek, zararsızlık ruhu aşılasak, ne olur?
Bizden, hiç bir kimse hiç bir canlı hatta cansız, zarar görmese, içimizdeki iyi insan ölmese, ne olur?
YORUMLAR