Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

ABONE OL
9 Ocak 2023 11:17
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İlhan KARAÇAY

13 yıl önce ‘de Volkskrant’ adlı gazetede, ara sayfalarda tek kolonluk bir haber yakalamıştım. Hollanda Dışişleri Bakanı Maxima Verhagen, bir Endonezya gezisi sonrasında, sömürgecilik ve kölelik konusunda özür dilemesini bekleyen halka, “Çok duygulandım. Ama ben o zamanlar çocuktum. Şimdi hükümetim adına sadece üzüntülerimi belirtirim. Özürü 1947’deki hükümet dilesin” şeklinde ilginç bir yanıt vermişti.

13 yıl sonra bugün, ‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ dedirtecek bir gelişme yaşandı ve Hollanda hükümeti sadece Endonezya’dan değil, sömürge ve köle olarak kullandığı tüm ülkelerden özür dileme kararı aldı.

İsterseniz önce, bu son gelişme hakkında Veyis Güngör’ün yazdığı yorumu okuyalım, sonra da 13 yıl önceki durumu anlatan haberimi…

Köle ticareti, sömürgecilik ve özür dilemek

2022 yılının sayılı günlerinde, “köle ticareti, sömürgecilik ve tarihsel geçmişle yüzleşme” tartışmaları, Hollanda gündeminin ana konularından birisi oldu.
19 Aralık’ta Başbakan Mark Rutte’nin Lahey’deki Ulusal Arşiv binasında özel davetlilere yaptığı yirmi dakikalık konuşma, tartışmaların ana fikrini oluşturdu.
Rutte konuşmasında, köleliği insanlık suçu olarak tanımlayıp, Hollanda’nın kölelikte oynadığı rol için hükümet adına özür diledi.
Ancak, Başbakan Rutte’nin dilediği özür, bazı kesimler tarafından, özellikle ülkedeki Surinamlı kuruluşlar başta olmak üzere, Hollanda’nın eski sömürgeleri Surinam, Sint Maarten ve Curaçao tarafından eleştirildi.
1 Temmuz 2023 tarihine dikkat çekilerek, -ki bu tarih Hollanda sömürgelerinde köleliğin sonlanmasının 150. Yıldönümü-, özür açıklamasının erken olduğu ve ertelenmesi dillendirildi.

Başbakan Rutte’nin özür dilemesiyle başlayan tartışmalara ve daha önceki özür dileme girişimlerine girmeden önce, bir iki cümleyle Hollanda sömürgeciliğini hatırlayalım.

Bilindiği üzere, Hollanda’nın ‘Altın Çağı’ olarak anılan 17. yüzyıldan itibaren, Hollandalı tüccarlar Afrika ve Asya’dan 600 binden fazla insanı kaçırıp, köleleştirmişlerdi. Bu yüzyılda, Hollanda’da refah olağanüstü artmıştı. Hollanda ekonomisi büyümüştü. Söz konusu refah artışında ve ekonominin iyileşmesinde köle ticareti önemli rol oynamıştı. Bazı araştırmacılar, bu rolün asla unutturulmamasını salık veriyorlar.

Hollanda’nın köle ticareti ve sömürge geçmişinden özür dileme girişimi yeni olmayıp, uzun süredir devam eden bir hareket. En son, geçtiğimiz Kasım ayında, Lahey Belediye Başkanı Jan van Zanen, siyasi başkent olarak, ülkenin köle ticareti ve sömürü geçmişinde oynadıkları rol için özür dilemişti.

Afbeelding met verschillende Automatisch gegenereerde beschrijving

Daha önce, 1 Temmuz 2021’de Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema da, Amsterdam’ın, kölelik tarihinde oynadığı rolden dolayı özür dilemişti.
Rotterdam Belediyesi ve Hollanda Merkez Bankası da kölelik geçmişinde oynadıkları rol için özür dilemişlerdi. O zaman akil adamlar soruyorlardı: Özür dileme sırası hükümete gelmedi mi?

Peki, Hollanda’nın kölelik ticareti ve sömürge geçmişinden özür dilemek, geçmişle yüzleşmek nereden icap etti böyle?
Bu sorunun cevabını ararken iki sebeple karşılaşıyoruz.
Bu sebeplerden birincisi, geçen yıl Hollanda hükümetinin isteğiyle kurulan ‘Bağımsız Uzmanlar Kurulu’nun yayınladığı raporda, “köle ticaretinin insanlık suçu teşkil ettiği” vurgusunun yapılması ve Hollanda halkının köle ticaretiyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmaması, bunun giderilmesi için okullarda eğitim verilmesi.
İkincisi sebep ise, Hollanda Kralı Willem-Alexander’ın, Kraliyet Ailesi’nin de ülkenin kölelik tarihindeki rolünün araştırılması için talimat vermiş olması.

Köle ticareti ve sömürgecilikle ilgili özür dilemeler ve son olarak Başbakan Rutte’nin özür dilemesi, Uzmanlar Kurulu’nun raporu ve Kral’ın talimatı, köle ticareti ve sömürgecilikte kilisenin rolünün de tartışmasını beraberinde getirdi. Özellikle, Protestanlar, kölelik sürecinde kilisenin oynadığı rolün araştırılmasını istiyorlar.

Hatırlanacağı üzere, Hollanda’da özür dileme furyası, bunlarla sınırlı değil.
Hollanda, II. Dünya Savaşı’nda hayatta kalıp Hollanda’ya geri dönen Yahudilere karşı davranışlardan dolayı 2000 yılında, özür dilemişti.
2011 yılında da, 1947’de Hollandalı askerlerin Java’nın Rawagede köyünde yaptıkları kanlı katliam için özür dilerken, 2020 yılında da Holokost 1933-1945 döneminde, Hollanda hükümetinin tutumundan dolayı özür dilemişti. En son 2022 yılında, 1945-1949 yılları arasında Endonezya bağımsızlık savaşında kullanılan aşırı şiddet ve Hollanda’nın 1995’te Srebrenitsa‘daki başarısızlığı için özür dilenmişti.

Köle ticaretini ‘bir insanlık suçu’ olarak kabul etmek, ilan etmek, özür dilemek ve bunun gereğini yapmak elbette insani, vicdani ve bir o kadar da erdemli bir davranıştır. Özür dilemek, acıları ortadan kaldırmaz. Ancak, Uzmanlar Kurulu sözcüsü Dagmar Oudshoorn’un dediği gibi, “Tarihi geri döndüremeyiz. Ancak, bugün de kötü sonuçları hissedilen bu tarihi adaletsizliğin, mümkün olduğu kadar düzeltilmesi için irade beyanında bulunmak ve bunu bir politika için çıkış noktası yapmak mümkün”dür.

2009’DA ÖZÜR DİLEMEMEKTE DİRENİYORLARDI

Yukarıdaki yorumda, ’Peki, Hollanda’nın kölelik ticareti ve sömürge geçmişinden özür dilemek, geçmişle yüzleşmek nereden icap etti böyle?’ diye sormuştu dostum.
2009 yılına kadar, özür dilememekte direnen Hollanda için, bakınız ben o zaman ne yazmıştım.

Afbeelding met persoon Automatisch gegenereerde beschrijving
VERHAGEN, ASKERLERİNİN YAPTIĞI KİTLE KATLİAMI İÇİN ÖZÜR BEKLEYEN EndOnEzyalilar’a, ”Ben o zaman doĞmamIŞtIm. Sadece ÜZÜNTÜMÜ DİLE GETİRİRİM. ÖZÜRÜ 1947’Dekİ hÜKÜMET DİLESİN” dedİ.

AMSTERDAM,- DÜNYA’nın Hollanda temsilcisi İlhan Karaçay, Ermeniler’in soykırım iddialarına boyun eğen ‘özürcüler’e ve Batılılara ders niteliğinde olan bir haberi yakaladı.

15 Ocak 2009 tarihinde, Hollanda’nın ciddi gazetelerinden De Volkskrant’ta yayınlanan bir haberi yakalayan İlhan Karaçay, Hollanda Dişişleri Bakanı Maxime Verhagen’in, Ermeniler’den özür dileme lüksüne düşenler ile Batılılara ders olacak nitelikteki sözlerini süzgeçten geçirdi.

Konu, Hollandalı askerlerin 1947 yılında Endoneya’nın Rawa Gede köyünde işledikleri bir kitle katliamı için özür dilenmesinin istenmesiydi. Hollanda Dışişleri Bakanı Vergahen’in Endonezya’ya yaptığı ziyeret sırasında, Rawa Gedeli yaşlı kadınlar ile buluştuğu sırada özür dilemesi istendiği zaman söylediği, “Ben o zaman doğmamıştım. Sadece üzuntümü dile getiririm. Özrü 1947’deki hükümet dilesin” dediği haber, De Volkskrant gazetesinde aynen şöyle yayınlandı:

ÖZÜR DİLEMEM, ÜZÜNTÜMÜ BELİRTİRİM

Bir otobüs dolusu Endonezyalı çok yaşlı kadın, Hollanda Dışişleri Bakanı
ile konuşmak için, Rawa Gede köyünden Jakarta’ya bir yolculuk yaptı. Bakan Maxime Verhagen onları üç çeyrek saat dinledi. Bakan, kadınların anlattıklarının etkisi
altında kaldığını ve duygulandığını belirtti. “Sizi can kulağı ile dinledim”
dediği 80 yaşın üzerindeki kadıları köylerine uğurladı.

Kadınlar, bu kez de “özür” kelimesini duyamadılar. Hollanda, Bakan
Verhagen’in ağzından, 1947 yılında, kendi askerlerinin bu köyde işlediği
kitle katliamı için,“üzüntü” hatta “derin üzüntü” duyduğunu bir kez daha açıkladı. Aynı üzüntü, 2005 yılında da daha önceki Bakan Bot tarafından dile getirilmişti.

Geçen aralık ayında Hollanda’nın Jakarta Büyükleçisi Van Dam da bu kadarla yetinmişti.
Verhagen, tüm zorlamalara rağmen duygu dolu bu “özür” kelimesini
kesinlikle ağzına almadı. Bir çok kez, ”İki kelime arasında farklılık var” diyen Verhagen,
‘özür’ ile geçmişte yaşananların sorumluluğunun üstelenilmiş olunacağını
ve Hollanda hükümetinin bunu kabul etmediğini belirtiyor ve ekliyor.
“Bu, ancak 1947’deki Hollanda hükümetinin sorumluluğudur” diyor.
“Ben 1956’da doğdum. Bu tarihi olay Ben doğmadan yaşanmış. O zaman
yaşananlardan biz sorumlu değiliz.” diyen Bakan, burada sadece politik bir
mirastan söz edilebileceğini belirtiyor ve hiç bir şeyi kabullenemeyeceğini
amaölenler için üzüntü duyduğunu ekliyor.

Kılı kırk yarmak gibi olacak ama, ‘özür’ yerine ‘üzüntü’ denmesinin
ikinci bir nedeni de, daha sonra doğacak olan tazminata bağlanıyor.
Peki Bakan tazminattan korkuyor mu? Bakan bu konuya yeniden girmek
istemediğini belirtiyor. Kendisinden önceki Bakan’ın Endonezya ile,
geçmişin üstüne bir çizgi çekilmesi konusunda anlaştığını, iki tarafın da tazminat talebinde
bulunmayacaklarını belirten Verhagen, Hollanda ile Endonezya arasında bir finansal
anlaşma olduğunu söyledi

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP