0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Seray  LEVENT 

Bugün çocuk gelişimi, yeni yılda beklentilerimiz gibi… Gibi… Konulardan bahsetmek istiyordum. Ancak bütün bunlar hakkında yazmak içimden gelmiyor.

Meslekte ve işletmeci olarak 30.yılıma geldiğim şu günlerde ilk kez daha fazla kaygılı  ve yolun sonuna geldik mi? diye düşünmekten, ağrıyan bir mide, karıncalanan bir beyinle “hohoho… hohoho… Hoş geldin yeni yıl” demek çok manasız olur…

Ayrıca, eğitim ve gelişim hakkında yazabilmek için bu kurumların sürekliliğinin nasıl sağlanacağını bilmekte önemli.

Evet, asgari ücrete olması gereken zam geldi. Vatana millete hayırlı olsun! Bununla birlikte her şeye zam geldi ne güzel…

Garip bir şekilde benim gibi küçük işletmeciler de çalışanlar da bu işten oldukça mutsuz. Zira patron, alım gücünün azaldığı şu zamanlar da tekkeyi nasıl döndüreceğini düşünürken, çalışan da  doğal olarak kendi akıbetinin peşinde.

Peki, şimdi ne olacak?

Bu işten kim karlı çıktı?

Benim kalbim sıkışıyor. İşin içinden nasıl çıkacağız, sonumuz ne olacak ?İlk defa öngörümün sıfırlandığı bir dönem yaşıyorum.

Galiba bu işten en çok etkilenen hizmet sektörü olacak, zira elinizdeki bir meta değil ki önceden stoklayıp satasınız. Elinizde ki personel ve yiyecek içecek, ha… bir de kira gideri. Temel giderleri saymıyorum bile, anlayacağınız o an harcayacağınız sıcak giderler.

Hadi bakalım benim hesabıma çare bulalım. Burası butik bir kurum yani en fazla alabileceğiniz öğrenci sayısı 30-40, sabit ben hariç çalışan personel sayısı 5,branş öğretmenleri 5, oldu mu size 11 kişi…

En az personel gideri 12 bin…

Yeme, içme, temel gıda giderler, suyu, elektriği daha ortada yok…

Ve hükümetin hiçbir yardımı olmayan kurumlarız biz, Allaha emanet yaşayıp gidiyoruz…

Şimdi söyleyin bana, bu kafayla çocuk gelişimi ya da kişisel gelişim ile ilgili ne yazabilirim ki ancak böyle sizlerle dertleşebilirim.

Bakın benim sektörümde ne olacak;

Öncelikle mecburen olması gereken artış sonrası, veli tepkisini verecek, gerekirse çocuğu kurumdan alacak ve hiç tanımadığı, ehil olmayan insanlara evlatlarını teslim edecekler sonuç; sorunlarla boğuşan, gelişim geriliği olmak üzere çok fazla davranış bozukluğu ile büyüyen bir nesli. Tabi dövülmeden, horlanmadan, biyolojik sağlığına bir zarar gelmeden büyürse…

Sonra ne olacak; bizim işleri sadece ticari kurum olarak görenler, olması gereken fiyatın altında öğrenci almaya başlayacak ve her türlü gider kısıtlamasına gidecek. İşinde tecrübeli, yeterli eğitimi olmayan personel ile işi götürmeye çalışacak. Karşınıza “gıız” diyen, ezilmiş, özgüveni yerle yeksan olmuş bir yine kaybolmuş bir nesil çıkacak. Onda da psikolojik, biyolojik olarak sağlıklı büyüdüğüne şükür edeceksiniz…

Daha bitmedi; ya da resmi kurumlardan ayrılmış, denetimi hiç bir şekilde yapılamayacak merdiven altı dediğimiz ya da yok oyun evi, yok çocuk evi, yok etkinlik evi gibi… gibi… isimlerle açılmış olan, herhangi bir dükkân vaari işletmeler mantar gibi çoğalacak…

Biliyor musunuz bunları yazarken yüreğim sıkılıyor…

Peki, bizler gibi hayatını adamış ve olacak her kötü senaryonun farkında olacaklar ne yapacak?

Ne mi yapacak?

Kepenkleri indirip, yıllarca insan yetiştirmek için aldığı eğitimleri çöpe atacak hepsi bu…

Ve böylelikle hükümetin arzu ettiği, çabaladığı nihaiyi son gerçekleşecek…

Eğitilmemiş, biat eden, sorgulamayan bir gelecek inşa edilmiş olacak. En fenası, orta gelirli bilinçli ailelerin çocukları değil, iktidar sayesinde zenginleşen bir zümrenin çocukları ülkemi yönetmeye devam edecek.

Tam 30 yıl dile kolay… Tam 30 yıl… Görmediğim sıkıntı kalmamışken, bu durumları yaşayacağımız, sistemin bu derece çökeceği hiç aklıma gelmezdi.

Dedim ya… Şimdi ne olacak?

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!