0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Oktay EROL

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bir soru üzerine söylediği “bir parti başka bir partinin işlerine karışmamalı, her partinin kendi kuralları vardır, her parti kendi içinde değerlendirmeler yapar” sözleri günler/ aylar öncesinden söylenmesi gereken bir sözdü!

CHP bu ülkenin kuruluşuna tanıklık etmiş bir düşünce/ felsefe/ bakış/ devrimleri içine sindirerek bugünlere gelmiş bir siyasi parti değil gibi “utangaçlık” içindeydi günlerdir/ aylardır!

Biz Adana’da bile, yıllardır CHP içinde “varlık” gösterenlerin, kimi toplantılarında “İYİP olmasaydı” seçilemeyeceklerini dile getiren yerel yöneticilerin sözlerine tanıklık olduk! CHP’li neydi ki!

***

Evet, Kılıçdaroğlu’nun “bir parti başka bir partinin işlerine karışmamalı” sözleri aylar öncesinde söylenmesi gerekiyordu.

Çünkü CHP Sosyal demokrat bir partiydi, Atatürk ilkelerine/ devrimlerine sıkı sıkıya bağlı, özgürlüklerden/ adaletten/ hukuktan/ bilimden yana tutum sergileyen yapıda olması zorunluydu!

Laiklik anlayışı, yalnız din ya da dünya işlerinin ayrılması demek değildi CHP’ye göre, tüm yurttaşların vicdan, inanç, din özgürlüğü anlamına geliyordu!

Cemaatler konusunda “biz tekkeleri, zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; tam tersine bu tip yapılar, din/ devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ile Osmanlı’nın bu yüzden battığı için yasakladık” diyen bir anlayıştı!

***

Yaşananları anımsayalım…

Parlamenter sistemden çıkılıp, dünyada benzeri olmayan “cumhurbaşkanlığı sistemi” içerisinde yer alınca, günden güne demokrasinin içi boşaltılıp/ “tek adam rejimini” andıran yapıyla karşılaşılınca, “iktidarla” destekçilerinin dışında kalan partiler “arayış” içerisine girdiler!

Yan yana gelmeyeceği, bir çatı altında buluşamayacağı, aynı gelecek için uğraş veremeyeceği ileri sürülen “partiler”, CHP genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun çabasıyla, kimi zaman da verdiği ödünlerle “altılı masayı” oluşturdular!

“Verdiği ödün” dedim; baştan bu yana/ her yönüyle CHP’nin çatısıyla varlık sağlamalarına karşın, beş partide CHP’yi zora sürükleyenler oldu!

Aklıma geldi sorayım; türban neden gündeme taşında, neden “helalik” adı altında bir eylem başlatıldı, neden “laiklik günü” savsaklandı, neden cumhuriyet döneminin kimi “isimleri” anılma gereği duyuldu, neden “laiklik karşı” isimler partiye çağrıldı?

***

Oralardan buraya geldik işte!

İYİP Genel Başkanı Akşener CHP içinde etkin olmaya çalıştı, Ümit Özdağ CHP’li bir belediye başkanının adını “cumhurbaşkanı adayı” olarak duyurdu, partililer yerine diğer partililer yerel yönetimlerde sevindirildi! Şimdi “başka partilerin parti içine karıştığı” görüldü! Uyandınız demek ki!

211222