Altılıdaki artçılar/ 1

Altılıdaki artçılar/ 1

ABONE OL
27 Aralık 2022 09:43
Altılıdaki artçılar/ 1
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Dilimize, Arapçadan geçen “hizip” sözcüğü yer yer gündemde yer bulur! Açıklaması da “bir siyasi yapının içinde, yapının izlemekte olduğu ana çizgiye karşı olan, ayrı bir örgütlenme alanı bulunan, partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı duran içerideki grup, fraksiyon, klik” diye yapılır!

“Hizip” denildiğinde, hiç ilgisi olmamasına karşın parti içi demokrasi ya da “çok seslilik” olarak da anlatılmaya çalışılır!

En yakın örmek olarak da, CHP içinde yarım yüzyılı aşkın zaman geçmesine karşın hep Deniz Baykal anımsanır! Yıllar önce neden “hizip” olduğu, Baykal’ın söyleminin neden “o gün” masaya konulmadığının da bir türlü yanıtı verilmemesi konuyu günümüze dek getirdiği ileri sürülebilir!

***

Arapça “hizip”, Fransızca “kilik” olarak gündeme gelen olgunun asıl üzerinde durulması gereken öğesi “düşünce ayrılığı” biçiminde de yorumlanabilir!

Toplumsal gerçekçi anlayışta gündeme gelen her ayrı bakış, her ayrı söylem “zamanında” konunun tartışılmasını/ masaya yatırılmasını zorunlu kılmasına karşın, burjuva ya da kapitalist “siyasallaşma” anlayışı içerisinde hep halı altına süpürülmek, konunun konuşulmasında zamanı uygun bulmamak, ötelemek biçiminde gerçekleşmiştir!

Bir siyasi parti olmasa bile, yola birlikte “bir amaç için” çıkma sözü vermelerine karşın “temel siyasal” konularda önceden konuşulmayan birçok “bakış” yavaş yavaş gündeme gelmeye başlayınca “altılı masada” deprem sarsıntıları yaşanmaya başladı; bunlar bilinen, daha önceden konuşulması gereken, bugüne değin de aşılması zorunlu konulardı!

“Altılı masa” içerisinde oluşan artçıların nedeni, siyasi partilerin anlaşılmaz bir “ideolojik anlayış yoksunluğu” çerçevesinde bulunmalarından dolayıdır!

***

Peki, “ideolojik anlayış yoksunluğu” nedir?

Bilindiği gibi, tüm partilerin “ortak” bir buluşma noktası vardı; cumhurbaşkanlığı sistemini/ rejimini değiştirmek “güçlendirilmiş demokrasiye” geçiş yapmak…

İnsanların, grupların, siyasi partilerin birbirinden ayrı “ideolojileri” olmasına karşın, yer yer birlikle karşı koyacakları “amaçlar” da bulunmalıdır! Toplumsal yaşamanın gereği de budur!

Siyasi partiler belirlenmiş bir “amaç” uğruna bir araya gelebilir, birlikte uğraş verebilir; bunda yanlış görmediğim gibi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “oyun kurgulayıcısı” ödevini görmesini de olağan yerinde görüyorum…

***

Bu “oyun kurgusu” içerisinde “ideolojiden sapma olmadan, kimin nerede durduğu karmaşıklaşmadan, yurttaşın kafasını bulandırmadan birlikteliği sürdürmek olanaksız mıydı?

Sürecek

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP