Bunlar hep yaşanacaksa eğer…

Bunlar hep yaşanacaksa eğer…

ABONE OL
16 Ekim 2022 15:35
Bunlar hep yaşanacaksa eğer…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

En düşündürücü, düşündürücü olduğunca da insanın içine karabasan salınmasına neden olacak söz, “hem iktidar kalacağım, hem de bunlar hep yaşanacak” demek olmalı!

“İktidarda olduğun süreçte ne yaptın” diye sorulmaz mı o zaman!

Yurttaşın ekmeğini mi büyülttün, dar gelirlinin alım gücünü mü artırdın, yoksulluğu mu azalttın, sokak cinnetlerini mi çözdün, artırılan üniversite sayısına koşut yurt sorununu mu ortadan kaldırdın, eğitimi daha verimli duruma mı getirdin, üniversite gençliğinin işsizlikle boğuşmasını mı önledin, çalışma alanlarını/ maden ocaklarını mı iyileştirdim, sağlıkta yaşanan sorunlara ilişkin “oh” mu dedirttin?

İstenilecek denli çoğaltılacak soruların “bende” hiç birinin yanıtı yok!

***

Bir yurdun, bir yurdun insanlarının geleceği nasıl böyle bir “çıkmaza” bağlı kalabilir ki?

Son yirmi yılda, “iktidarın” verdiği eğitimle beslenen, eline tüm şatafatlı olanaklar sunulan, isteğe bağlı görevlendirilip/ izin istenerek görevden ayrılanlar arasında;

“Hiç mi” bu ülkenin geleceğine ilişkin “kafa” yoran, yeni “bilgiler” üreten, bugünün bilimine/ teknolojine uygun öneriler sunabilecek verimlilikte biri yok?

Örneğin son yirmi yıldır “ne” yapıldı da ekonomi darmadağın olundu, ya da eğitimde hangi “müfredat” denenmemiş olsaydı üniversitelerimiz ilk beşyüz içerisinde yer alabilirdi, tarımda dışa bağımlı duruma gelmemize hangi kararlar “neden” oldu, etrafımız “neden” savaş alanına döndü/ bunda “tezkere” yıllarındaki yakın ilişkinin etkisi var mıydı, yirmi yılın yarısında kol kala birlikte yürüdükleri Fettullah son on yılda hangi “önlemlerin” alınmasını sağladı, “cemaat” korkusu bitti mi/ yeniden yuvalanmasına izin verildi mi, bizi kıskanan Almanya’da otuzbir yılda bir maden emekçisi yaşamını yitirirken/ bizde son on yılda neden/ nasıl/ niçin 344 oldu?

***

Biliyor musunuz, anlaşılması “en zor” olgulardan biridir “ben her şeyi bilirim” tümcesine “inandırıcılık” yüklemek!

Oysa neyi bilebilirim, ya da neyi bilmek zorundayım ki?

Her bilgiyi, son teknolojiyle üretilen robotlara bile yüklediğinizi sanıp/ gerektiğinde isteseniz “kontak” yapar!

“Ben her şeyi bilirim” diyebilen olsa da, yanındakilerin uyarması zorunludur; çünkü hiç istenmedik, beklenmedik bir ortamda “kontak” yapar, elde edilen tüm kazanımları alt-üst eder!

***

Şunu ileri sürüyorum:

“İktidar”, ilk yıllarındaki gibi içten/ güçlü olmadığı gibi, son zamanlarda aldığı her kararla üzüyor, geriye götürüyor, yaşamı zorlaştırıyor, geleceği karartıyor!

Şu an hangi alanda derseniz deyin, ekonomi/ sağlık/ eğitim/ tarım/ iç barış/ anayasa düzenlemeleri…

Her geçen gün yaşam alanı daralıyor/ özgürlükler kısıtlanıyor, ancak “bollaşıyormuş” izlenimi verilmeye çalışılıyor!

“Bunlar zaten hep yaşanacaktı” denilerek, yazgıya sarılmak da en büyük acı!

Sözünü ettiğim “düşündürücü olan” da bu!

***

Bugün, “ben bilirim” bakışıyla olduğunca, “ben bilirim”e karşı koymayışla nereye gelindiğini görmüyorsak eğer, görecek/ bilecek yerlerimiz tutu altına alınmaya çalışılıyorsa eğer;

Etrafımızdaki yaşananları algılamamız, sorgulamamız, olanakları zorlamamız gerek!

Bakınız üç yıl önce Sayıştay raporunda uyarılmasına, daha bir ay önce bakanın oraları gezip/ görmesine karşın, dün Bartın’da yaşanan maden katliamında şu anki belirlemelere göre kırkbir maden emekçisi yaşamını yitirdi, geceden sabaha dek maden asansörü kapısında bekleyen emekçi yakınlarının gözleri kan çanağına dönüştü!

Onca savsaklama, onca umursamazlık bir yana “biz kader planına inanmış insanlarız, bunlar her zaman olacaktır” sözüne sahip çıkıldı!

Bunlar hep yaşanacaksa eğer, “iktidarlar” neden varlıklarını sürdürmeli ki?

151022

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP