“Kılıçdaroğlu Moskova’ya” başlıklı yazım

“Kılıçdaroğlu Moskova’ya” başlıklı yazım

ABONE OL
26 Eylül 2022 14:50
“Kılıçdaroğlu Moskova’ya” başlıklı yazım
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Habip Hamza ERDEM

Değerli Vecihi Acun

İnş.Y.Müh. ODTÜ1972

«Kılıçdaroğlu Moskova’ya» başlıklı yazıma verdiğiniz yanıt için baştan teşekkür ederek başlamak istiyorum.

Yazımdan kimler nasıl yararlanacak biçimindeki sorunuzu ise, ilgili yazı ve diğer yazılarımın sizin dikkatinizi nasıl çekiyorsa Türkiye genelinde azımsanmayacak bir kitlenin dikkatini çektiğini söyleyerek yanıtlayabilirim.

Anladığım kadarıyla aynı dönemin gençleriyiz. Ve belki de, Türkiye’nin son elli yılını farklı siyasi kulvarlarda geçirmiş olmamıza karşın, bugün biribirimizi dinleyip anlayabilecek aşamaya gelmiş gibi görünüyoruz.

Ancak ve ne var ki, siz o yazıda benim ‘toptancı ithamlarda’ bulunduğumu söyleyecek kadar ‘eski tutum’unuzu sürdürüyormuşsunuz gibi geldi bana.

O zaman hemen, yıllarca ‘Atatürkçü Düşünce’yi savunan grup ve kuruluşlarda görev alıp yöneticilik yapmış olma deneyimlerime dayanarak, başta Alpaslan Türkeş olmak üzere kendilerini ‘Milliyetçi’ olarak gören kesimlerin ‘Atatürkçülük’ünü sığ ve biçimsel bulduğumu gönül rahatlığıyla söyleyeme izin verin derim.

Atatürk’e ‘sol’dan bakanların Büyük Türk Devrimi’ni (Ki bu benim ileri sürdüğüm bir sıfattır) ‘burjuva devrimi’ olarak görmelerinin de ‘tarihsel ve bilimsel’ bir yaklaşım sonucu olduğunun altını bir kez daha çizmem gerekir.

Bu yaklaşımın, ne Atatürk’ün Yirminci Yüzyılın ‘en önemli adamlarından biri’ olduğunu yadsımak ve ne de Büyük Türk Devrimi’nin değerini düşürmek anlamına gelmediğini belirtmek durumundayım.

Atatürk’ün değerini düşürmek, ancak O’na “Bir gün Sovyetler Birliği de diğer imparatorluklar gibi dağılacaktır!” türü sözler ithaf etmekle mümkündür ve benim ‘sözde Atatürkçü’ler dediğim kesimler de bu kesimlerdir. Ki bu ve benzeri sözleri, yine benim ‘sözde milliyetçiler’ dediğim kesimler tepe tepe kullanmışlardır.

Ve ne yazık ki, anlayabildiğim kadarıyla siz de ‘hâlâ’ aynı suyun akıntısından kurtulamamışsınız.

Konjonktürel’ olarak birlikte davranmak zorunda olduğumuzun bilincindeyim ve sizin de benzer bir tutum takındığınızı sevinerek görüyorum.

Denildiği üzere ‘İkinci Kuvayı Milliye’ mücadelemizde omuz omuza olmak hepimizin görevidir.

Ancak yine Atatürk’ten bir alıntı yaparak ‘Hayatta en hakiki mürşit’in ‘bilim’ olduğunu aklımızdan çıkrmayalım derim.

Bu duygu ve düşüncelerle selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP