Bu sınav umut mu?

Bu sınav umut mu?

ABONE OL
21 Eylül 2022 16:26
Bu sınav umut mu?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Teknolojinin gelişmesinden midir, bu gelişmişlik AKP- Fettullah işbirliğinin yaygın olduğu sürece denk gelmesinden midir, yoksa bu “iktidar” anlayışının yapısından mıdır?

Yolsuzluğun, hırsızlığın, haksızlığın, kumpasın, umursamazlığın “en yoğun” biçimde yaşanmasına tanık oluyoruz!

AKP’nin, Fettullah’la kol kola olduğu dönemde yapılan tüm haksızlıkların üstünün kapanmasına, birçoğuna “hükümetin” kanat germesine, konuşanların susturulmasına bile tanık olduk!

Darvin’in “hırsız çalarken değil, paylaşırken kavga eder” dediği sahneleri birlikte yaşadık!

Fettullah’ın eğitim konusunda gösterdiği başarıyı yadsımamakla birlikte, kurumları aracılığıyla tüm sınavların içine “yolsuzluk” bulaştırdığını duymayan/ bilmeyen kalmamasına karşın, “hükümet” içinde bulunanların gözleri kör/ kulakları sağır/ beyinleri donmuş olmalıydı ki; aldatılmışlıklarını bilmiyorlar, bilmeyişlerini de kazanç olarak kasalarına doldurdukları günler yaşadık!

Birlikte yürüyorlar, birlikte gülüyorlar, birlikte büyüyorlardı!

Ta ki, “paylaşma” günü gelip çatana dek!

***

“Paylaşmak”, ya da “paylaşmayı” bilmek bir erdem işidir!

O “erdemi” ne “ılımlı İslamcı” Fettullah’tan, ne de “demokrasi bizim için araç, işimiz bittiğinde o araçtan ineriz” diyenlerden beklemek yaşamın doğasına ters!

İşin içinde “emek” olmayınca, haktan/ adaletten uzak durulunca, “paylaşma” erdemi de gerçekleşemiyor doğal olarak!

Anımsayan vardır sanırım, bazı sınav sorularının Fettullah’ın dersanelerinde öğlencilerine verildiği, polis koleji sınavlarının sorularının cemaat üyelerine dağıtıldığı ileri sürülmüştü!

Çok iyi anımsıyorum, o suçlamaları, o günün hükümet yetkilileri “gerçek dışı” diyerek benimsemişlerdi!

Aradan geçen zaman içerisinde aldandıklarını anladılar, Fettullah’ın böyle olduğunu bilmediklerini söylediler, okulunun/ yurdunun/ bankasının/ firmasının/ evlerinin yanından geçene cezalar yağdırırken, bir içlerinde bulunanlara dokunmadılar; onları korudular, onları koltuklarda ağırladılar, onlara yüksek aylıklar bağladılar…

Yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, kumpas, umursamazlık bugünkü boyutuna geldi!

***

Örneğin AKP’nin Fettullah’la kurduğu eğitim sisteminden zarar gören birçok yakınlarımız vardı, sevdiklerimiz vardı, çocuklarımız vardı…

AKP, o günlerde üstünü örtmeye çalışmış/ yalanlamış olsa da, bu gün yapılan “haksızlıkların” olduğunu gizleyemediği gibi doğruluyor bile!

AKP’ye, o dönem için yakınlarımız/ sevdiklerimiz/ çocuklarımız için “haklarını” sormamız gerekmiyor mu?

Soru çalanların, çalınan sorularla sınava girenlerin yaşamlarında yakınlarımızın/ sevdiklerimizin/ çocuklarımızın hakları yok mu?

Şimdi onların birçoğu puf koltuklarına gömülürken, kimileri üçer/ beşer aylıklar alırken, yalamaya dönmüş kafalarının karanlığına aldırmadan “söz hakları” olduklarına inanırken; emekleri, çalanların gerisinde kalanların hiç mi “söz” hakları yok?

Eğer hak varsa, eğer adaletten söz ediliyorsa “emek gücü” olan kazanmalı değil mi?

***

Olmuyor işte!

Sistemin içi, bulanık sulardan dolayı anlaşılmaz duruma dönüşmüşse olmuyor!

Kokuşmuşluğu, sistemin temelinden çözmedikçe, hiç beklenmedik bir anda duru suyunuza bulanık karışıyor, ekmeğinize/ sofranıza/ yaşamınıza/ çocuğunuzun şekerine/ uykunuza bile bulaşıyor!

İktidarın”, işe alımlarda yaptığı ayrım yetmiyor gibi, daha geçtiğimiz aylarda yapılan KPSS sorularından bazılarının, bir yayınevinin deneme sınavı soruları arasında yer aldığı ileri sürüldü!

Her zaman olduğu gibi ÖSYM “Bazı sınav sorularının bir yayınevinin deneme sınavı sorularıyla aynı olduğuna ilişkin sosyal medya platformlarında ortaya atılan iddiaların incelemelerimiz neticesinde asılsız olduğu anlaşılmıştır” dedi.

Bal gibi “aslı” vardı; yalan söylüyorlardı!

Başta sınavlar iptal edilip/ ertelendi, ardından “tek bir evladımızın dahi mağdur olmasına müsaade etmeyiz” denildi, sonra ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün görevden alındı…

Sorun çözüldü (mü)?

***

Bugün KPSS’nin iptal edilen sınavları vardı!

Yine oradan oraya koşuşturanlar, geç kalmamak için erkenden yollara düşenler, çocuklarıyla birlikte olmayı yeğleyen anne-babalar vardı!

Kimi lise ya da dengi, kimisi üniversite mezunu binlerce “yaşadığım yurdumda iş istiyorum” diyen bu ülkenin yurttaşı…

Yolsuzluğun, hırsızlığın, haksızlığın, kumpasın, umursamazlığın diz boyunu aşan kibrini/ hırsını nasıl aşacaklarsa artık!

Tamam, her şey kolaylaşıyordu, uzun yollar kısalıyordu, teknoloji ilerliyordu da; geçimi, sorunu, zorluğu bir o denli artıyordu ulusal gelirin “paylaşanı” olamayanlar, haksızlığa uğrayanlar, hakları çalınanlar…

Acaba bu sınav “paylaşımı” sağlayacak mı?

Umut mu?

180922

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP