Toplumun “hörgücü” bitmiyor!

Toplumun “hörgücü” bitmiyor!

ABONE OL
12 Ağustos 2022 12:37
Toplumun “hörgücü” bitmiyor!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

“Biraz daha dişinizi sıkın, sabredin, bugününüze şükredin; 2023’de sorunların tamamı çözülecek” sözünü o denli çok duyuyoruz ki…

İnsanlar yanı başlarında üretilen mevsimlik ürünlere ulaşmakta zorlanıyor,

Yılın başından bu yana kömür bile üç katına çıkıyor,

“İktidarın” orantısız gücüyle satılan Şeker Fabrikaları’nın ardından hem pancar üretimi sorun yaşıyor, hem de şeker ederleri üçe/ beşe katlanıyor,

Özel “ihale yasalarıyla” yapılan Kent Hastaneleri’nde çalışacak sağlıkçılar birer birer yurt dışına çıkmak için girişimde bulunuyor,

Hastane kapılarında kuyruklar uzuyor, çekimler için aylar sonrasına günler veriliyor,

Eczacılar, hastanın gereksindiği ilaçları bulamıyor,

Eczane depoları ilaç dışalımını Euro anlaşmazlığından dolayı ne alabiliyor, ne de eczanelere verebiliyor…

“İktidarın” anlamadığı olgu: biraz daha diş sıkmaktan, biraz daha sabretmekten, biraz daha “şükürcü” olmaktan yorgun/ ağrılı/ acılı bir toplum olduk!

Çığlıkları “ne duymazlaşmışsınız” böyle; duyargalarınız yerinde sanki!

***

Hep sokakların sesini dinliyorduk, hep pazar satıcısının/ alıcısının olduğu yerleri izliyorduk!

Bu yurdun kimi meslek örgütleri de yaşadıkları sıkıntılardan, yaşadıkları zorluklardan dolayı seslerini yükseltmeye çalışıyor!

Anımsarsınız, sağlık çalışanları haklarını istedikleri için “Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteyi yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Biz asistan doktorlarımız ile buralarda devam ederiz. Daha da ileri gidiyorum; yurtdışından dönmek isteyenlerin dönüşünü sağlar, buralarda görevlendiririz” denildiğinden bu yana yüzlerce doktor yurtdışına çıkmak için başvurduğu ileri sürülüyor!

Bedeli bu halkın sırtından çıkarılacak, üç/ beş yükleniciyi gönendirmek için yapılan her yanı beton duvardan oluşan hastanelerin bugün durumunu bir görün!

İçinde, “insanın/ bilimin” olmadığı bir yapının önemini düşünün…

Hastaneler birer “işyeri”, sakız/ şeker/ balon/ çekirdek satılan mahalle bakkalı gibi; hastalar da “liberalist/ serbest piyasa” ekonomisindeki yolunacak kaz…

Gelinen yer burası…

***

Hastanın, doktordan aldığı reçetede yer alan ilaçları almak için gittiği yer “eczane” mi, yoksa “eczacı” mı?

Adana Eczacılar Odası Başkanı Mürsel Yalbuzdağ, kaygısını belirtirken “eğitimde büyük boşluk var, hiçbir deneyim/ uygulama yapmadan diploma alınıyor, beş yıl sonra yirmibin dolayında ‘Yeni mezun’ aramızda olacak” dediğinde, “eczane/eczacı” ikilemi arasındaki makas ayrımını anlamak olasıydı!

Başkan Yalbuzdağ “laboratuvarı bilmeyen, iki merhemi karıştırmayı görmeyen mezunlar var” dediğinde, gelecekte sağlık konusunda sorunlar yaşanacağını öngörmemek aptallık…

***

Ama en önemlisi de; yaşanan ekonomik bunalım nedeniyle, ulusal paranın “en çok” değer yitiren ülkelerin başında gelmesi, dışarıdan alınacak olan “eczacılık” girdilerine ulaşmanın zorluğu hem eczane sahiplerini, hem hastaları, hem de toplumu kaygılandırıyor olması…

Yurttaş temel gereksinmesini karşılamakta zorlanırken, bir yandan da yaşamın zorluklarını aşmak için çaba harcıyor…

Sağlıklı beslenemiyor, bağışıklığını güçlendirici vitamin alamıyor, yılın on günü de olsa dinlenemiyor…

Şu gerçeği unutmamak gerek:

Duyargaları çalışan bir organizma, yaşadığı acıyı da, tatlıyı da, rahatlığı da, esen serinliği de, kapının anahtar deliğinden sızan soğuk havayı da algılayabilen organizmadır!

Işıldayan korun üzerinde yürüyenin “yangıyı” duyumsaması, “duyargalarının”  çalışmadığının da kanıtıdır!

Şunu söylüyorum:

Sağlıklı beslenemeyenin, bağışıklığını güçlendiremeyenin gideceği yer doktor, doktorun yazdığı ilacı alacağı yer de eczanedir; günümüzde başka seçenek yok!

***

Yurttaşın beslenmemesinin nedeni “iktidar”, bağışıklığın güçlenmemesinin nedeni de “iktidar”… Asgari ücretin “açlık sınırı” altında olmasını “ödüllük” gibi anlatan da “iktidar”…

Başkan Yalbuzdağ “hastalarımızın ilaçlarını daha ucuz, daha alınabilir ölçüde olmasını istiyoruz” diyor. Bunun için de birçok kez açıklama yaptıklarını, birçok kez bakanlık düzeyinde görüşmelerin gerçekleştiğini, gelecekte “toplu işsiz” mezunların toplumsal yara olacağını dile getirdiklerini ancak bir sonuç alınmadığını belirtiyor…

Toplumun “hörgücü” bitecek gibi değil;  ancak “iktidarın” her konuda sarılacağı “sabır/ şükür” halatı hazır sanki…

Birkaç gün aranızda olmayacağım için, unutmadan göndermemi yapayım: “muhalefet”, hazır olduğunu göstermek zorunda değil misin artık?    

110822

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP