Oktay EROL
Bazı “şeyleri” unuttuk mu, yoksa unutturulmak mı isteniyor?
Yanınızda bir olay oluyor, belki elinizi uzatsanız bir yaşama küçücük dokunuşunuzla bir şeyleri değiştireceksiniz…
Ama öyle olmuyor!
Ayağı aksamışsa, küçücük çukura adımını atmışsa, bir tekme de “siz” vurmak istiyorsunuz!
Orada/ oracıkta can çeksin, oracıkta ellerini uzatarak çukura gömülsün isteniyor!
Yaşam, ya da “yaşanılır” denen yaşam bu denli ne zaman “bencilleşti”; ne zaman canlara kıyarak/ üzerinden geçerek/ gözlerini yumarak/ yanı başında olanları umursamayarak geçen sürece “yaşam” adı verildi!
Darağacındaki “cellat” bile bunu yapmıyor diye düşünüyorum, en azından “son bir isteğin var mı” diye sorulduğu söyleniyor!
Öyleyse bu “yabancılaşmanın” adı ne?
***
Adana’nın şirin ilçesi Kozan’da, temmuz sıcağının yaşamı büsbütün etkilediği bir günün akşamında, yıllarını Kozan’da esnaf olarak geçiren bir yurttaşın eşi yaşamını yitiriyor.
Hava sıcak, yollar kuru/ toz; Kozan Belediye itfaiyesi aranıyor, kısa sürede kuru/ toz yol sulanıyor.
Ardından yaşamını yitiren eş için devlet hastanesi ile iletişime geçiliyor…
Tanıdık/ bildik olanlar araya giriyor; morg kapıları bir türlü açılmıyor!
Kozan Devlet Hastanesi’nin başhekimi, cenazeyi hastane morguna alamayacaklarını, bu işin Anakent Belediyesi’nin işi olduğunu hem söylüyor, hem de sosyal medyadan paylaşıyor.
Acılı aile olanlar karşısında şaşkın…
Hastane başhekimi paylaşımında “cenazeler için morg görevini yerine getirmekle yükümlü değildir. Az bir şey okuma yazma bilen herkes bu görevin büyükşehir belediyesinin görevi olduğunu bilir. 130 bin nüfuslu ilçede morg görevini yapmayan bir büyükşehir belediyesi var” diyor.
Eğer 130 bin nüfuslu bir kentte, anakent belediyesinin hazırlığına bu güne değin gereksinim duyulmadan yurttaşların sorunları giderildiyse, başhekimin tutumunun “Hipokrat yemininde” yerini arıyorum…
“Az bir şey okuma yazma bilen” olarak karşılığı vardır kanımca!
***
Ambülansa konan cenaze, Kozan Hastanesi Başhekimince morga konulmayınca, Adana’nın yolu tutuluyor!
Kapının dibince sorununu çözecek yer varken; yarım depo dışa bağımlı olduğun akaryakıt harcayacaksın, neden olduğunu bildiğin ayrımcılığı yapacaksın, evde yaşamın yitilmesini suç gibi göstereceksin, “unuttuğun” duyguları haklı çıkarmak için 130 binlik nüfustan/ “okuma yazma bilmekten” söz edeceksin!
Akşamdan Adana’ya gitmek, bir de yarın sabah Kozan’a geri getirmek…
Bu yaşananın duyulan/ bilinen ilk olay olma önemi de var!
En çok üzülen/ kırılan/ incinen mutlaka yakınları olmuştur; bir daha dokunamayacakları anneleri için son ödevde başhekimliğe karşı eli/ kolu bağlı kalmak…
Ambülans her ne denli Adana Buruk Mezarlığı diye çıkmış olsa da, İmamoğlu Devlet Hastanesi’ne uğrayıp durumu anlatmak istiyorlar; yapıyorlar da! Hiç zorluk çıkarılmadan İmamoğlu Devlet Hastanesi alıyor!
***
Anakent Belediyesi’nin bu ödevi yerine getirmemesi bir eksiklik mi; evet!
Öyleyse, neden bu güne dek/ temmuz sıcakları bastırıncaya değin böyle bir “sorun” gündeme gelmedi de, havaların ısınması/ morg dışında cenaze için korunacak başka bir yerin olmadığı dönemde böyle bir uygulamanın olduğu anımsandı?
Üstelik morg Kozan’da yalnız Devlet Hastanesi’nde varken, öncesinde bir ses verilmedi?
Başhekimin “130 bin nüfuslu ilçede morg görevini yapmayan bir büyükşehir belediyesi var” sözünde, bir yangın artığından yükselen pis kokulu is/ duman kokusu var!
Hipokrat, daha andının başında “andımı yeteneğim ve gücüm yettiğince yerine getireceğim” diyor; unutulmasın!
***
Sağlıkta da olsa, eğitimde de olsa, ekonomide de olsa; düzgün yeri cımbızla aramaya başladık!
“hasta müşteri” güvencesi verilerek gerçekleştirilen sağlık sisteminde cenazenin morga alınmaması, “anakent belediyesinin görevi” denilmesi nerede olduğumuzu açıkça gösteriyor!
Gerçekten, “insan” olduğumuz unutturulmaya mı çalışıyor!
Bunu hiç denemeyin bile!
190722
EKONOMİ
8 saat önceYAZARLAR
8 saat önceYAZARLAR
9 saat önceYAZARLAR
9 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önce