Büyüyen ekonomik ayrışma nereye dek sürer?

Büyüyen ekonomik ayrışma nereye dek sürer?

ABONE OL
5 Temmuz 2022 12:10
Büyüyen ekonomik ayrışma nereye dek sürer?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Aslında “iktidara” yakın medyanın ana sayfalarında esen ilkyaz görünümlü haberleri görünce “bize neler oluyor” diye sormuştum!

Öyle ki yaklaşan bayram için otobüs firmalarında biletlerin bittiğini, kalkış sayısının artırıldığını, yoğunluklar yaşandığını yazıyordu.

Üstelik ekonomide yaz havasının oluştuğunu, asgari ücretlinin/ memurların bayram öncesi zam alma sevinci içinde oldukları belirtiliyordu.

Ayrıca alışveriş merkezlerinin covid19 öncesine geri döndüğünü, doluluk oranının her geçen gün arttığını, mağazaların darpaneye döndüğü ileri sürülüyordu.

Asıl daha da önemlisi yılbaşında dövize endeksli “mevduat sisteminin” uygulamaya başlanıp, döviz kurunda düşüşü davul-zurna eşliğinde halay çekerek kutlayanların, bu kez de moral/ isteklendirme (motivasyon) gecesi düzenleyerek asgarin ücretin beşbinbeşyüz liraya yükselmesini kutluyorlardı!

Asgari ücrete yapılan ek zamla birlikte her şey yoluna girmese de yarın bugünden güzel olacak, pazarlarda sonlar beklenmeyecek, market raflarında ederler karşılaştırılmayacak, ucuz ürünler satılan yerlerde uzun kuyruklar oluşmayacak algısı…

Yandaşa göre her yer gelincik tarlası, her yer papatya bahçesi, her yer davul/ zurna/ halay…

***

Yazılı basından söz ediyorum.

Sosyal medyada olsa bugün yazdığını/ bir yolunu bulur iki gün sonra beğenmeyip sildirebilirsin, ancak gazete kağıdına basıldığı an bitmiştir artık; silemezsin, yok edemezsin, belge sayılacağı için yadsımazsın…

Bugün/ bunları yazanlar, ilerleyen süreçte daha “azgın” sürece varıldığında Fettullah için dedikleri “aldatıldık/ yanıldık” ezikliğine mi girecekler yeniden?

Bu yurdun en çok çalışanı, ekonominin çarkını döndürmek için en çok çaba harcayanı/ emek vereni açlıktan/ beslenememekten/ yorgunluktan olduğu yere kıvrılıp kaldığında ne olacak?

Bağışıklığını yitirdiğinde, aile içi doyumsuzluk kavgası büyüdüğünde, ayracın arası daha da arttığında ne olacak?

Yeniden bu denli “iş gücünü” nereden bulup da getirecek, “deneyimi” nasıl öğretecek, nasıl başarı bekleyecek?

Açın “iktidara” yakın basına bakın, hiç birinde ekmek kuyrukları yok, şeker kuyruğu yok, otobüs biletini alacak gücü olmadığı için memleketine gidemeyenin kaygısı yok, yaklaşan bayrama hazırlanan yurttaşın ne yaptığını soran yok, “açız/ doymuyoruz” diyenin çığlıkları yok!

Beşbinbeşyüz liraya çıkan asgari ücret var, avm’lerde oluşan yoğunluk var, halay var, başka…

***

Gün ortasında pazardaydım; haftalık sebze/ meyve gereksinmelerimizi alacağız…

Domates, salatalık, soğan, biber, patates, yeşillikler, yeşil fasulye… Yanına birkaç cins meyve de alındığını düşünün… İkiyüzelli lirayı gözden çıkarmanız gerek!

Bunlar, pazar arabasına hesapsız doldurulursa iki katına da çıkabilir! Birçok meyvede, bazı sebzede etikette “yarım” yazdığını da düşünün…

Emekçinin, dar gelirlinin durumunun böyle olduğunu görmeyecek denli gözlerine “kara sis” inenlerin, bunu “ne için” yaptıklarını zaman zaman düşünüyorum!

Orada, hemen yanı başlarında, insanlar iki/ büklüm olmuş yaşamlarını sürdürürken; “avm’ler para basıyor” diyenlerin, uluorta “açlıkla” sınananları umursamayanların, halaylı sevinç depresyonu yaşadıkların düşünce yapılarını anlayamıyorum!

***

Şunu arada bir yazıyorum:

Sistem kimseye “babası için” sadaka vermiyor, kimseye “iyilik” olsun diye ödeme kapmıyor, kimsenin karnını da doyurmuyor, !

Ayrıca, sistem kimseye “babası/ anası” için iş vermiyor,

Sistemin çarkının dönmesi için emeğe gereksinim var, emek de emekçi de, emekçi çarkı döndürdüğü için “emeğini karşılığını” alıp, “insan gibi” yaşamak istiyor!

Sistemin çarkı döndürülüyor, üretim araçlarının sahipleri bilançolarında kazançlarının büyüdüğünü medyalarla duyuruyor, üretim araçlarını kullanan emekçiler her geçen gün mülksüzleştiriliyor, yoksullaştırılıyor, doyumsuzlaştırılıyor…

Üreten/ üretim araçlarını kullanan emekçi yoksul/ aç, salt üretim araçlarına sahiplik yapanlar “para basıyor”; haksız paylaşım!

Kavganın asıl nedeni bu!

Düşünür, “kapitalizm, kendi çelişkisini içinde oluşturur” der, özdeyişin “biri yer/ biri bakar” dediği gibi; sözü bitirmeme gerek yok kanımca…

***

Devletin kurumu Tüik’in açıkladığı “açlık/ yoksulluk” verilerinin “iktidara” nasıl koruyuculuk yaptığını yazmama gerek yok sanırım.

Yurttaşın yaşamına düşen acının “yarısı” bile değil yansıtılan!

Kimi kendini bilmezlerin halayla kutladığı “asgari ücretin”, Tüik’in “açlık sınırı” altında kalması öyle bayram sayılacak, davul- zurna eşliğinde halay tutulacak bir olgu olmadığını görmesi öyle uzun sürmeyeceğini öngörüyorum!

Üstelik “o” halay çekenlerin, ucuz şeker/ akaryakıt/ yağ kuyruğuna sıkça katıldıklarını da düşünüyorum!

Bu açlık, bu yokluk, bu büyüyen ekonomik ayrışma nereye dek sürmesi bekleniyor ki?

040722

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP