Böyle düşünüyorum…

Böyle düşünüyorum…

ABONE OL
27 Temmuz 2022 17:50
Böyle düşünüyorum…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

“Neden böyle düşünüyorum” değil de, “ben böyle düşünüyorum” demek daha akılcı geliyor bana.

“Düşünmek”, öyle bir şeye/ bir olaya/ bir yaşanmışlığa/ bir acıya/ bir uğraşa/ bir emeğe bağlı bir şey değil ki; bunların ya da daha çoğunun süzgeçten geçmesiyle yaşamımıza giren bir olgu…

İşte” “öyle” düşünüyorum…

Gerek “iktidardan”, gerekse “muhalefetten” gelen anket çözümleme sonuçları var ya; açıklayanlar hep önde, diğeri arka sıralarda gösterilirken, sanki “başarı” sağlayacaklarmış gibi üfleme yaparlar ya…

Örneğin, “iktidarın” böyle bir söylemde neden bulunduğunu, yurttaşa anlatmasındaki gerekçenin ne olduğunu, yaşanandan haberi olup/ olmadığını sorarım kendime…

Öyle ya; “iktidardasın”, her şey elinin altında, istediğin her şeyi özgürce biçimlendirebiliyorsun, yurttaşların çektiği bu “kuyruk” acısı yetmiyor mu, artık sevinmesinin zamanı değil mi, 2023’de yapacağınızın sözünü vermek neyin/ nesi anlatsanıza…

Şu savı değiştirmeye çalışmayın;

Bugün yaşanan ne varsa, içerisinde “dış odak” belirtileri de bulunuyorsa bunun nedeni bir başkası değildir!

Bu konuda “iktidar” içerisinde de anlaşılmazlık olduğu belli de…

Bir bakıyorsunuz, “sorun bizden kaynaklı olduğu için biz çözeceğiz” diyenler oluyor, bir bakıyorsunuz “sorunun nedeni muhalefet, sorunun nedeni illetler/ zilletler, dış odaklarla işbirliği yapanlar” diyen de çıkıyor!

Çözmek istiyorsanız, öyle bir beceriyi göstermeyi istiyorsanız, öyle bir yüreğiniz varsa gösterin; çözün sorunları!

***

Yirmi yıllık bir “iktidarın”, nerede yanlış yaptığını, nerede yanıldığını, nerede geniş halk kitlelerinden koptuğunu, nerede yüklenici sevici olduğunu sorgulaması/ özeleştiri yapması gerekmiyor mu?

Öve öve bitiremedikleri “devletin cebinden bir kuruş bile çıkmadığı” yalanını yineledikleri Kent Hastaneleri’nde yaşanan ağlatılı süreçleri görmüyorlar belli ki; duvarlarla konuşur oldu insanlar!

Bırakın hastanelerin/ yolların/ köprülerin bedelini halka ödetmemeyi, ülkeyi beton yığınlarına dönüştüren “doymak” bilmeyen yüklenicilerin kasalarını da halka doldurtunuz, doldurtmayı da sürdürüyorsunuz!

Toprak emekçisinin durumu gözler önünde; her hasatta sevinmesi gerekirken kaygılar yaşıyor yeni ekeceği ürün için…

Tarlayı sürecek mazotu düşünüyor, tarımsal gübreyi/ ilacı düşünüyor, bideri düşünüyor, elektrikle sulamasını düşünüyor…

Düşünmesin mi?

***

Oturmuş üç/ beş kişi, içlerinden biri “anketçi”, son haftalarda yaptığı araştırmanın sonucunu allandıra/ ballandıra anlatıyor…

Bu yurdun kırkbin seçmeninin “nasıl” karar vereceğini, araştırma yaptığı bir avuç “katılımcının” doğrultusundaki verilerle değerlendiriyor!

Çağcıl, düşünen, sorgulayan insan için yapılan işin “niteliği” değil mi önemli olan?

Yok, öyle olmuyor, geri bıraktırılmış ülkelerde demek ki; “iktidarın” geçen yirmi yılı yanlışlar/ beceriksizlikler/ kin/ nefret/ çağdışı yalanlarla dolu olması yetmiyor, “iktidar” her çarpıklıktan kendine “yarar” çıkarmaya çalışan katmanlar oluşturmasını beceriyor/ insanları sanal bir dünyaya “kokuyla” yönlendirebiliyor demek ki…

Kimi “düşündüklerini/ sorguladıklarını” ileri sürerek şaşırdıklarını söylüyor ya, aynı biçimde bende şaşırmalarına neden olguları “düşünürken/ sorgularken” aynı kanıyı yaşıyorum!

***

Hep yazıyorum da; sokaktaki insanların gözlerine bakıyorum…

Şarkıların “gözler yalan söylemez” dizeleri boşa söylenmemiştir!

Acıyı, kaygıyı, umudu, beklentileri “hep” gözlerde görebiliyorsunuz…

Peki, sokakta yürürken “ne” gördüğünüzü sorun kendinize…

Bu yurt, “Kara Çarşamba” olarak anımsanan 21 Şubat krizi ardından Uluslararası Para Fonu ile birlikte uygulanan ekonomik uygulamayla değil, darmadağın olmuş bir yapının yeniden doğarak onbeş yıl içerisinde dünyanın parmakla gösterdiği bir yaşam bölgesi olmuştur!

Ne denli acımasız davransanız da, ne denli kaldırılan gerici uygulamalara yandaşlığınızdan da olsa, ne denli bu yurdun yurttaşının uyanmasını sindirme konusunda ortaçağ kafasını savunmuş olsanız da; Cumhuriyet onbeş yıllıktı daha Atatürk yaşama gözlerini yumduğunda…

Düşündüğümde; yirmi yıldır yaşananı beton yapılarla/ silahlarla allayıp, içinden insanı çıkardığınızda olmuyor diyorum; doymayanın sesini duyuyor musunuz?

210722

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP