Yaşamı “güzelleştirmenin” bir başka yolu da yok!

ABONE OL
16 Mayıs 2022 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

“Yapılan yanına kalmaz, elbet/ mutlaka bir gün hesabı sorulur” umudunun var olduğuna inananlardan mısınız, yoksa “ne keser ters dönüyor/ ne de devran değişiyor, her şey yapanının yanına kazanç olarak kalıyor” diyenlerden misiniz?

Salt yirmi yıllık yaşam kesitinden söz etmiyorum, yaşamınıza yansıyan birçok olayı yan yana getirebilir, üst üste koyabilir, ya da birini dışarı atarak da düşünebilirsiniz?

Birçok hükümetler gördük, o dönemlerde adları yolsuzluğa/ haksız kazanca karışmış hangi vurguncudan “hesap sorulmuş”, hangisinden “kamuya verdiği zarar” katlanarak geri alınmış, hangisinin bakara/ makaradan tokatladıkları ödettirilmiş…

Sayacağınız birkaç ismin “işin” piyonu olduğunu, “asıl” maşayı tutanın başka eller olduğunu bildiğinize inanıyorum! Üstelik birçoğunun “ödül verilir gibi” korunduğunu da…

Sözün özü, bizde; hırsızın, tokatçının, vurguncunun, paycının, haksızın “göstermelik” cezalarla ayakta tutulduğunu, birçoğunun sistemde “söz sahibi” olduğunu biliyoruz!

Ancak bir şey var ki hiç unutulmuyor/ fırsatı bulundu mu hesabı soruluyor…

“iktidarda” olmayanın “düşünceleri”…

***

Şimdi bana “bu ülkede düşünce özgürlüğü var”, üstelik “Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre herkes, düşünce ve inançlarını söz, yazı, resim ya da başka yollarla tek başına ya da toplu olarak açıklama/ yayma hakkına sahiptir” diyeceğinizi biliyorum.

Evet, öyle bir yasa var. Ülkenin bir katmanı düşüncelerini/ inançlarını özgürce ortaya koyabiliyor, her tür sözü kullanabiliyor, yurttaş “iktidarı” benimsemiyor diye “hayın/ terörist” olabiliyor!

Hangi birini sayayım ki size?

Örneğin, şu an “iktidarın” içerisinde olan birçok isimin, daha on yıldan “az süre” önce salya/ sümük konuşmalarıyla dizinin dibine çöktürdüğü, yanında el/ pençe durdurduğu, bunu doğru bulmayanları “böyle konuşamazsınız” diye kızdığı ne çabuk göz ardı edildi öyle!

“Düşünce özgürlüğü” kapsamında mı değerlendirildi, “benim yanımdaki yanlış yapabilir” mi dendi, anlayan var mı bilmiyorum!

İsteyen, arama motorundan “aldatıldık, ne istediler de vermedik” sözlerine bakılmadan onlarcasına kolayca ulaşabilir, üstelik bugün “o gün duruşlarına” tepki gösterenleri suçlayarak…

Aman “muhalefet” olan düşüncesini açıklamasın!

***

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu, geçmiş yıllardan yaptığı sosyal medya paylaşımı nedeniyle yargılıyorsunuz; yanlış yapmış, durduk yerde “çıtayı” aşan sözler etmişse elbette hesabını sorun!

Kaftancıoğlu yolsuzluk yapmamış, haksız kazanç elde etmek için birilerinin üstüne basıp/ güçsüzlere çelme takmamış, kamuyu zarara uğratmamış, yoksulun doyacağını çalmamış, gasp için insanın önünü kesmemiş/ katletmemiş/ suçlamamış…

Kaç yıl geçmişse aradan, bir söyleme tepki gösterirken “çıtayı” aşmış!

Yasal dayanakları ortaya koyarak “yaptırım” uygulayın!

Ama yalnız Kaftancıoğlu’na değil! Her kim “çıtayı” aşmışsa “bedelini” sorun! Çünkü “Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre herkes, düşünce ve inançlarını” açıklarken “suç” işlemişse “yaptırıma” da hazır demektir!

***

Geçtiğimiz yıl basında yer alan, CHP Milletvekili Burhanettin Bulut’un gündemde tuttuğu bir haber vardı, şöyle:

“Sosyal medya hesaplarından Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret eden ve FETÖ’yü öven Adana Yüreğir Belediyesi’nde iki müdürlük görevini birden yürüten (…) ilişkin başlatılan disiplin soruşturmasının ‘göstermelik’ olduğu ortaya çıktı.”

Belediyede görevli olan kişinin paylaşımlarında, “Hayatımda hiç iki ceketim olmadı M. Fethullah Gülen/ Atam. Sen rahat uyu. Sakın uyanma. Ülkeyi daha yeni toparladık/ Biz akıllı ve laf dinleyen çocuklarız. Bize 19 Mayıs Atatürk’ü ‘Anma’ Bayramı dediler, biz de anmıyoruz” dediği belirtiliyordu!

“İktidarın” bir yandan yanından eksik etmediği/ bir yandan “tepki” gösterdiği/ terörist saydığı yapıyı övmüştü sosyal medya paylaşımında belediye çalışanı, bir yandan da bu yurt için yaşamını ortaya koyan ulu önder için “hakaret” sayılacak sözler kullanmıştı!

Kaftancıoğlu’nu yargıladınız/ cezasını da verdiniz, ya bu “hakaret”…

***

Bazen, “Adana’da Baro var mı, varsa hangi koşullarda duruşunu gösterir” diye soranlardanım!

Anayasayı hiçe saymış, hukuku görmezden gelmiş, insanları yılgı içine sürükleyen kim varsa; bunları bu kentte dile getirecek olan, tepkiyse tepki/ övgüyse övgü gündemine alacak olan Barolar diye düşünüyorum!

İstiyorum ki Baro; Kaftancıoğlu davasında yanlışlar sıralasın/ varsa haksızlık ortaya koysun, belediye çalışanının “hukuk işlemezliğini” sorgulasın/ gündemde tutsun!

İstiyorum ki; hırsızsa da, haksızsa da, hukuk dışı davranış göstermişse de, kamu malına zarar vermişse de, kişilik haklarını yok saymışsa da “yeri” neresi olursa/ olsun “bedelini” ödesin!

Yaşamı “güzelleştirmenin” bir başka yolu da yok!

14052022

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP