Selma ERDAL
Bölgeler-arası dengesizlik var bu ülkede… Birkaç zincir eksik halkada…“Toprak reformu” önerileri sunuldu TBMM’ye…“Ağalığa son, beye nihayet” ezgileri söylendi… Umursamadı gölgeler arasındaki denge…
Sanayileşmeye yönelik yatırımlar; tarımsal alanlara, bereketli ovalara, denize kıyısı olan yörelere, akarsulara, göllere… Hınzırca güldü bu efendiler içlerinden; “ 50 yıla kalmaz ülkenizi çeviririz kurumuş çöllere”…
Ne acıdır ki çevirdiler de… İşte bu yargıyı doğrulayacak iki “fotoğraflı” yanıt ve de kanıt:
*Bir fotoğraf: Poseidon Anıtı…
Mitolojiye göre Deniz Tanrısı… Kabaran öfkesini dalgalara yansıtan da o… Yılan saçlı Medusa’nın yüreğini yaralayan da o… Ne yazık ki onun anıtını da fırtınalı bir gecede deviriverdi doğanın gücü
Bugünlerde nerede böyle güzel insanlar?
Gerçi onlar gibisi o günlerde de öylesine az sayıdaydılar ki… Bakmayın o günler üzerine atıp, tutanlara… Nazım’ın “yarin yanağından gayrısını halkıyla paylaşmak üzerine” dizeleri eşliğinde halkına söz verdiklerini, “pehlivan tefrikaları gibi” ballandıra, ballandıra anlatmaya kalkışanlara kanmayın… Avcı serüvenleri gibi çoğu palavra…
Çünkü…
O denli idealist, o denli ülkücü birisi; nasıl olur da 180 derece değişebilir ki?
Bakınız topluma! Herkes fırsatçı, çıkarcı, bencil, özel mülkiyetçi…
İşin gerçeği…
Dünlerde “salon sosyalistleri” vardı, barlarda buluşup devrim yaparlardı, elbette ki onların çoğunun tuzları kuruydu, onlar sosyalizm üzerine konuşma modasına uyuyordu. Babaları paralarını kesmeğe kalkışınca çoğunluğu hemen doğru yolu buluyordu. Öyle olmasaydı eğer bunca İkinci Cumhuriyetçi nasıl türeyebilirdi?
Son yıllarda ya da küresel dünya düzeninde “devrimcilik out olduğu için” bütün tuzu kurular; çevreci, sosyal sorumluluk projesi üreteni/katılımcısı, özellikle de “daha adil dünya düzeni” savunucusu… Çünkü güncel moda bu konulara ilgi duymak… Ama onların her biri “mum dibine ışık vermez” kişiliği… Sıra sorumluluk almaya gelince; çabucacık ortalıktan sıvışmak onların davranış biçimi…
Sonuç olarak kalmadı artık kendinden önce halkını düşünen güzel insanlar… Dolayısıyla bir kurtarıcı beklemeyin. Bundan böyle herkes kendi gemisini kurtarmaya hevesli birer kaptan…
Düştüğünüzde birileri kolunuza girip sizi yerden kaldıracak diye de beklemeyin !…
Hiç kendinizi boş yere üzmeyin ve ardınıza bakmadan kendi yolunuza / amacınıza doğru yürüyün gidin!
23 Mayıs 2022
YORUMLAR