• OLAY NET
  • Yazarlar
  • Yoksul yurttaşı “reklamınızın” parçası yapmayın!

Yoksul yurttaşı “reklamınızın” parçası yapmayın!

ABONE OL
20 Nisan 2022 17:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Bir yoksul mahalle…

Kaldırım “bordür” taşlarının bile renkleri değişik…

Kaldırımdan yarım metre aşağıda, sokağa açılan bir ev kapısı…

Evin duvarlarının dökülmüş sıvası üzerine kırmızı renkle numarası yazılmış!

Kapıda ekose gömlekli, saçları belli/ belirsiz, ağzında corona virüs maskesi, yaşlı bir adam…

Adamın bulunduğu yerin yarım metre yukarısında/ kaldırım “bordür” taşlarının üzerinde bir koli…

Oruç ayının içerisindeyiz ya; herkes mutfağında tencere kaynatamayanlara erzak kolisi dağıtmak için yarışıyor; ne güzel! Doymayanlar doyuyor, tencereler kaynıyor, güçleri olmayanlar gereksinmelerini sağlıyor…

Evet, kaldırım taşlarının üzerinde bir koli, gerisinde bir adam…

Dışarıda bu kareyi tarihe kazımak, sosyal medya hesaplarından “bakın biz kimlere neler veriyoruz” demek için kaldırımda üç kişi, yolda/ kiminin elleri arkaya başlamış, kiminin elleri ceplerinde bekleyen dört kişi daha; bir de göremediklerimiz var!

Çatısı kiremitli, yoldan yarım metre aşağıda kalan evin kapısında/ gelenlere bir şeyler söylemeye çalışan adamın önünde bir koli…

Yolda bekleyen, saçları kısa, corono virüs maskeli, açık borda renkli/ ceketli biri, cep telefonu kamerasına erzak kolisinin gerisinde bekleyen adamın görüntülerini alıyor!

Yaşlı adamın dışındaki herkes mutlu, herkes yaptıkları işin verdiği erinci yüzlerinden yansıtıyor; ama bir adam sessiz, buruk, yüz çizgileri utangaç!

Kendine dönük gözlerin arasında başı eğik!

***

Bir fotoğrafı tanımladım size…

Bu ya da benzerini görmediğiniz gün var mı bilmiyorum!

Bu denli “ün” kazanmak istiyorlarsa, bu denli sözünü edeceklerse, görsellerini haber merkezlerine/ sosyal medyaya servis edeceklerse yapmasalardı/ vermeselerdi/ götürmeselerdi…

Kapıda iki büklüm oluşu kameraya alarak/ onu başkalarına göstererek sevinç duyacaklarına aç bırakılsaydı/ tencereleri kaynamasaydı/ susuz kalsalardı/ karanlıkta yaşasalardı/ üşüselerdi/ hastalansaydı/ yalnızlığa terk edilseydi; yine yazgılarıyla baş başa kalmayacaklar mıydı, zaten biraz sonra öyle olmayacaklar mıydı?

Sistemin varlık nedeni geniş halk yığınlarını mülksüzleştirmek/ el açar duruma sürüklemek/ açlıkla sınamak, bir avuç fırsatçıyı/ işbirlikçiyi/ tokatçıyı el üstünde tutturmak; şölenler, bayramlar, etkinlikler hep onların varlıkları için…

Yoksulluk iyi ki var onların gözünde, iyi ki kapı eşiğinde sessizce elini açanlar var; ya olmasaydı?

İşte o zaman, oruç ayının özelliklerinden en önemlileri olan “aç bildiğini doyur/ açıkta gördüğünü ört” koşulunu yerine mi getiremezdiniz; getirmeseydiniz, malınızla/ mülkünüzle/ paranızla/ banka kasanızla kola kola girip bayramınızı yapsaydınız…

***

Fotoğrafı sosyal medyada görünce “ne çirkin bir görüntü! ‘bakın ben neler yapıyorum’ belgesi! Varsın, aç kalsın; vermeyin ya! Hepsi bir koli, yanında bir ordu kalabalık… Kiminin eli/ gözü kamerada… Yazık; gerçekten çok yazık” sözlerini yazdım!

Destek yanıtlar geldi, birinde “en nefret ettiğim durum, utanç verici. Parti çalışmalarında bir hanım yoksul bir aile için yardım istedi, bende meclis üyesi adayı arkadaşa ilettim, önce kabul etmedi sonra ‘birlikte gidelim, fotoğraf çeker sosyal medyada paylaşım yaparım’ dedi, kendisini eleştirip kabul etmedim” diyordu!

Bir başkası da, politik düşünceyle açıklarken “millet/ vatandaş olarak değil de, kendini ümmet olarak gördüğü sürece bu ve bunun gibiler hep var olacaktır maalesef” sözlerine yer vermiş!

Olgunun toplumda oluşturduğu tepki büyük!

***

Şu günler, “iktidar” kendi bilgisizliğini/ beceriksizliğini bir yana bırakarak, başka gerekçelerle yaşananların üzerine kapatmaya çalışsa da, “umursamazlık” gözden kaçmıyor!

İnsanlar yaşamlarını sürdürürken çok zorlanıyor, birçok gereksinmesine ulaşamıyor…

Birçokları yaşadığını/ uyandığını/ yürüdüğünü/ düşündüğünü/ güldüğünü unuttu!

On gün sonra şeker bayramı; bayram öncesinde emekçiler, emekliler, dar gelirli esnaf yeni yılla birlikte içine sürüklendikleri darboğazda biraz olsun soluklanmak istiyor haklı olarak!

“İktidar” kapalı salon toplantılarında “kimseyi enflasyon altında ezdirmedik/ ezdirmedik” yalanlarıyla algısını sürdürüyor!

En büyük algı/ yalan koliler…

Kimse yerel yönetimlerin, kimi derneklerin, kuruluşların/ kurumların dilenciye sunulur gibi verilen “erzak paketlerini” istemiyor ki…

İnsan gibi çalışabilecekleri bir iş, yaşamlarını sürdürebilecek kadar bir maaş, üstlerini örtebilecek kadar yorgan, barınma sorunlarını çözecek kadar bir ev, doyacak kadar yemek istiyor!

Bunu vermediniz, dünyanın tüm ergilerini kendinizin sandınız; yoksul yurttaşı “reklamınızın” bir parçası yapmayın!

Bu yoksulluğun, bu yetmezliğin nedeni de sizsiniz!

19042022

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP