Muhalefet/ iktidar birbirini besliyor!

ABONE OL
11 Nisan 2022 12:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Fiyatlar akıl almaz biçiminde yükselirken; “iktidarı” bu sürecin dışına bırakma çabasını, sorumlu/ eksik konusunda dışarıdan etmenler aranmasını “anlamakta” her zamanki gibi zorlanıyorum…

Her şeyin bir matematiksel anlatımı olmalı…

İki kere ikinin de, iki artı ikinin de dört etmesi nasıl bir olguysa, bu “kötü giden” sürecin de, neyin sonucu/ bedeli olduğu kolayca çıkarılabilir!

“Sosyal demokrat utangaçlığı” ile “bir adım” ilerleme sağlanamadığı görülüyor; daha ne olmalı anlamıyorum!

Yirmi yıldır ülkeyi yöneten “iktidar”, insanların “açlığına/ doyumsuzluğuna” çözüm aramak yerine; zeytin ağaçlarını kesmek, çevreye yeni beton yapılar dikilsin diye yurttaşın alın terini yola/ köprüye akıtmak, eleştirilere “yasaklar” koyarak önünü kesmek, yurttaşı “kimsesizliğe” sürüklemekten başka ne yapıyor?

“Muhalefet” kendini neden göstermiyor ya da göstermek istemiyor, “iktidarın” beceriksizliğini yineliyor; neden ki?

***

Bu “sosyal demokrat utangaçlığı” kendini yaraladığınca, halkı da aç/ açıkta bırakıyor!

Benim gördüğüm şu:

Daha bundan on gün önce, mahalle sütçüsü yüzde yirmi zam yapmıştı süte. Bugün süt alırken, aracının arkasındaki süt güğümlerini teker teker salladıktan sonra “bu on güğümün hepsini doldurur getirirdim köylerden, bu gün üçünü doldurabildim, diğerleri boş, ama ben yine aynı yakıtı yakıyorum, yine aynı araç lastiğini eskitiyorum, masraflarım değişmiyor” dedi.

Süt güğümlerinin yüklü olduğu pikabın yanında bekleyenler birbirine bakındı, önce bulunanlardan biri “eee, ne oldu, sinirlisin bugün” deyince, sütçü konuşmasını sürdürdü:

“Nasıl sinirli olmam abi, süt üreticisi zaten burnundan soluyordu, birçoğu zarar ettiğini/ kesime göndereceğini söylüyordu, otunu/ yemini veremiyorlardı; şimdi birçoğu hayvanlarını kesime göndermiş, ben yine aynı yolu alacağım, ancak daha az süt getireceğim, bu da ister istemez önümüzdeki günlerde yeni zam demek!”

Kimse “olamaz böyle şey” demedi, yine birisi “alabildiğimiz kadar alırız biz de, sebzeyi/ meyveyi böldürerek alıyoruz ne oluyor ki, nereye dek gidecek bilemem de, artık paramıza göre…” dedi.

Buradan “ne” çıkarmalıyız, bu neyin “bedeli”, bu sorun “nasıl” çözülür; anlatmak istediğim bu?

***

Anlattıklarını sanıyorlar, ancak anlatamıyorlar!

Tüm olumsuzluklara karşın, tüm uzayan kuyruklara karşın yapılan anket verilerinin sonuçları değiştirmediği ortada!

Açlıkla sınanan, yoksulluk yaşayan, doymayan halka “yaşadığımız bungun günlerin sorumlusu iktidar” dese de ya ses tonundan, ya bu güne değin verdiği güvenden, duruşundan, biçiminden, sözünden, yaşamından dolayı “tamam” diyemiyor!

Bildiklerim var; pazarın son dakikalarını beklemesine, marketlerde ucuz ürünleri aramasına, kıt olanakla geçinmesine karşın “ben muhalefete güvenmiyorum, bana güven vermiyor” diyor!

Oturup konuşuyoruz; mini kesitler sunuyorum, örnekler veriyorum, beyaz kağıda çizimler yapıyorum, sokaktan geçenleri gösteriyorum, cam vitrinlerin içini anlatıyorum…

Yaşadığım kentin milletvekillerini sıralıyor tek tek, ardından belediye başkanlarını, parti içindekileri, yakınındakileri, sonra da soruyor:

“Sana güveniyorum, ancak bunlardan hangisine kefil olursun, dediklerine güvenirsin, birini söyle” diyor!

Derin dondurucuya “atıp” bırakıyor sanki beni; bir isim vermekte zorlanıyorum!

***

Bir yangın var, öyle bir yangın ki her geçen gün yalımları yükseliyor, acı veriyor; ancak ortada/ görünürde “umut” olmaya aday, gözleri ışıldatacak, yürekleri serinletecek bir “ışık” yok!

Var diyenlere “anket sonuçlarını” gösteririm, sonra da “bu şaka mı” derim!

“İktidar”, bu günkü yaşanan sonuçlara karşın “ilk sırada” olmasını sürdürüyorsa sorumlu kim?

Yanıtını vereyim: nasıl ki ülkede yaşanan sorunların nedeni ”iktidarsa”,  “iktidarın” yerini korumasının nedeni de “muhalefet”!

“Yok” deyin haydi, “iktidar” gibi dış odaklardan söz edin, o da yetmez halkı suçlayın; kolay olmaz mı?

Sorunları çözmekten ırak, pislikleri halı altına süpürmeyi ilke edinen, özünü yitirmiş “utangaç sosyal demokrat” kimlikle ne yapılmaya çalışılıyorsa artık…

Uzak olsunlar yaşam alanından…

***

Sıkça yineliyorum; bu yaptığınız/ izlediğiniz yöntemle olmuyor! İki atom hidrojenle, bir atom oksijeni birleştirdiğinizde “su” oluşur; iki kere ikinin de, iki artı ikinin de dört etmesi gibi!

“Muhalefetin ” bu güne değin ne yaptığı biliniyor; yaptıklarını değiştirmeden sonucun bundan başka olmasını beklemek akılcı değil!

“Muhalefetin” kendini yenilemesi, başka açıları zorlamasının öyle çok nedeni var ki; kuyruklar, zamlar, kapanan işyerleri, üreticilerin çığlıkları, işsizlik, belirsizlik dünden daha başka bugün, yarın da bugünden ayrı olacak!

Yurttaşın “birbirinizi besliyorsunuz” demesine ne kaldı ki?

09042022

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP