İnsanlar “doysun” diye/ 3

İnsanlar “doysun” diye/ 3

ABONE OL
6 Nisan 2022 10:44
İnsanlar “doysun” diye/ 3
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e içini döken bir üretici şunları söylüyor:

“Daha ben böyle bir şey görmedim. İş bitti. Tarım Bakanı acaba ekinin tarlada mı bitiyor yoksa ağaçta mı bitiyor biliyor mu? Bunu öğrenmek lazım. Biz bittik bittik. Torunlarım çocuklarım ne olacak ben onu düşünüyorum. Elektriği nasıl alayım. Mazotu nasıl alayım. Bu durumda tarlayı boş bırakacağım. Diyorlar ki mazot eskiden karne ile alındı. Evet, alıyorduk ama hepimizin kapısında dört beş bidon dolu mazot vardı. Şimdi traktör deposunu doldurabiliyor mu? Şimdi bir traktör deposu 1.200 TL dolmuyor. Buraya ofis açıldıydı. Şimdi ofiste yok.”

Hem üretici, hem yurttaş “böyle” bir çıkmaz, böyle bir açlık, böyle bir doyumsuzluk görmediğini ileri sürüyor!

Bir, “iktidarın” bir ucundan tutmuş olanların bungunlukları yok, korkuları yok, kaygıları yok!

Sıkça sözü edilen “aynı gemideyiz; çıkarsak da birlikte, batarsak da birlikte” demelerinin açılımı bu olmalı!

Gerçekten yurttaşın “açız, doymuyoruz, depoyu dolduramıyoruz, ekmek alamıyoruz sözleri yalan mı?

***

Televizyon ekranlarında günlerce gösterdi, bir üretici traktörün yakıt deposunun boş olduğunu, dolduramadığını, tarlasını süremediğini/ ekemediğini anlattıktan sonra “yarınım ne olacak bilmiyorum” diyordu!

Bir yandan konuşuyor, bir yandan bağırıyor, bir yandan da yakıt deposunun üzerini yumrukluyordu!

Bunca “kötülüğü” kim yaptı bu halka, açlıkla/ yoklukla/ yoksunlukla kim sınıyor şimdi?

Bu yurdun verimli topraklarının ekilmediğini/ boş kaldığını görmek için öyle uzağa gitmeye gerek olmadığını, Adana/ Kozan yolunda yolculuk yaparken açık/ seçik görülebileceğini belirtmiştim!

“İktidarın” görülen kaygısızlığına, haber kanallarında konuşan yandaşların anlatılanları anlamamakta ısrarcı oluşlarına anlam veremiyorum!

“Dolar düşünce halay çekip göbek atıyordunuz, bakın yağ/ şeker/ akaryakıt fiyatları akla aykırı biçimde artıyor” denilince, sıkılmıyor/ yüzleri kızarmıyor olmalılar ki “bak dolar yerinde sayıyor” diye karşı duruşa geçiyorlar!

Üreticinin “bittik” demesi, yurttaşın “açız” demesi hiçbir şey anlatmıyor olmalı…

***

Oruç ayı ya; tüketiciye “tokat/ kazık” atma süreci gibi bir algı var!

Bu günler yaklaşırken, “hep” fiyatlarda artış olacağı, özellikle temel gereksinmeleri edinmenin zorlaşacağı günler öncesinden konuşulur!

Akılda yapılacak olan zam yoksa bile konuşulur/ konuşturulur/ uygulanır; kimseden de bir ses çıkmaz, “iktidar” da ses çıkarmaz!

Oruca ilişkin, anlam yüklenirken öyle güzel sözler söylenmesine karşın; emekçinin alım gücünün artması yönünde en küçük bir söz edilmeyip, yurttaşın tüketeceklerinin fiyatları üzerinde oluşan artış nedense kimseyi üzmez/ sızlatmaz!

İnsanlar “doymuyoruz” derken, sistemlerin önceliklerinin yurttaşlarının “doymasını” sağlamak olduğu bilinmesine karşın; alım gücü tırpanlanır da, her besinin fiyatları artırılır da, insanların yüzlerindeki ekşime görülür de…

“İyilik, güzellik, bolluk” dilenen günlerin birçok kişiye “zorluk” yaşattığının üzerinde durulmaz!

Oruç ayının “iç güzelliğini” anlatın, anlatacaksanız kadar artık!

***

“Biz bittik bittik. Torunlarım çocuklarım ne olacak ben onu düşünüyorum, ben böyle bir şey görmedim” kaygısını taşıyan üreticinin tanımlayamayacağı acıyı tüketici yaşamıyor mu sanıyorsunuz?

Hem de daha acısını, daha umutsuzunu, daha günleri karartanını…

Eşimle pazar alışverişi yapmak için her zamanki yerdeyiz! Satıcıların tezgaha dizdikleri ürünler üzerine yerleştirilmiş “fiyat sopaları”, oruçlu günde tüketicinin daha çok baş dönmesine neden oluyor!

Oruç ne ki; sahurda kalkarsın, günün içinde uygun oldukça dinlenirsin, günlerde daha ilkyaz havası olunca, yeter ki “oruç açmalığın” yerli/ yerinde olsun…

Bu yurdun topraklarında yetişen, geçtiğimiz yıllarda çuvallarla dökülen soğan/ patates bile el yakmaya yetiyor; patatesin kilosunun yedi lira olması, AKP’nin anketlerde “yine” büyük olmasından şaşırtıcı değil!

Gerçekten, yaşamım boyunca “ben böyle bir şey görmedim” arkadaş!

Ya domates; sorduğumda yirmi lira olduğunu, bir zamanlar çöpe attıkları biçimde ezik olanların da beş liradan sattıklarını söyledi ya…

Tezgahın başında yaşlı iki kadın vardı, fiyata sinirlenmiş olmalı, “bu çok kötü, bu acımasızlık, bu gidiş hiç iyi değil” dedi ayrıldı! Diğer kadın iki tane domates aldı, yanındaki taze biberden de iki tane, satıcıya kaç lira olduğunu sordu; onbir lira!

Soğan, patates, ekmek, domates alamayan insan “nasıl” doyacak peki?

İnsanlar “doysun” diye ne yapılıyor; hani?

04042022

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP