Emekli “aç kal”!

ABONE OL
21 Nisan 2022 15:39
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Dizlerinden rahatsız olduğu ellerindeki bastonun titremesinden belli olan bir çift geçiyor, dolmuş durağında beklerken. Yaşları ilerlemiş… Biraz ileride kaldırımdan yola inerken zorlanıyorlar! Birer ellerinde plastik poşet, poşetlerde dışarıdan belli olan birkaç tür sebze, meyve çeşitleri…

On-onbeş metre ilerimdeler! Zor olmalıydı yürümek, üstelik ellerindeki poşetlerle… Kaldırım kıyısındaki ağacın yanına vardıklarında yavaşladılar, sonra da ağaca çömelerek yaslandılar!

Belli ki bir sıkıntıları vardı! Dolmuş sonra da olur, diyerek yanlarına yaklaştım, selamladım, ikisi de gülümsedi…

“Bir sorun mu var, yardımcı olayım” dedim.

Yaşlı adam bir şey demek istedi, durdu, karar veremiyordu! Söylese miydi, anlatsa mıydı, hem ben de kimdim ki?

Kadın gülümsemeyerek “kardeşimsin, dedi. Pazara geldik, pek bir şey de alamadık, fiyatlara yaklaşamadık. İki üç parça bir şey… Buradan otobüsle eve gidecektik! Belediyeden kartımız var. Otobüsler bizi görünce durmuyor! Açıkçası, paramız da yok!”

“Nerede oturuyorsunuz” dedim. Bu kez adam da katıldı, gidecekleri yeri anlattı. “Tamam, anladım, gelin durakta bekleyelim” dedim.

Birlikte durağa yaklaşırken dolmuş geldi, sürücüye gidecekleri yeri söyledim, yardımcı olmasını belirttim, bir de…

***

Gelen zamlar emekliyi öylesine daralttı ki; maaşla iki kişinin yaşamını sürdürmesi, gereksinmelerini sağlaması, yaşamlarının son yıllarında rahatlamaları olanaksız!

Öncesini bırakalım, ilkokul öğrencilerinin bile bildiği ikibinyirmiiki zamlarının emekliyi/ emekçiyi yaşayamaz duruma sürüklediğini görmemek/ bilmemek “umursamazlıktan” da öte bir şey!

Bu insanlar, bu yurdun topraklarında zorlukları göğüsleyerek çalışmışlar, vergilerini vermişler daha ne/ başka istenen ne?

Birine tanık oldum; daha çoğunun olduğunu, daha zor koşullarda yaşadıklarını bilemeyecek/ duyamayacak/ göremeyecek denli yürekler kara katran mı sarmış olalı “iktidarın”!

Birçok emekli, emekçi; maaşıyla pazar alışverişini yapamıyor, markette istediğini alamıyor, belediye kartı olduğu için otobüs durmadığında dolmuşa binemiyor, çocuğu/ torunu/ yakını çoktan unutmuş…

Bu mu yaşamın/ bu mu “yanınızdayız” demenin adı?

***

Bakınız, bir oruç ayındayız!

Boyunları yemekten kalınlaşmış, masalarında yiyemeyecekleri kadar çeşit oruç açımlıklarının yer aldığı salonlarda boyun gösterenler için olmalı her şey…

Doymaktan, yaşamaktan, sevmekten, paylaşmaktan, bir yürek olmaktan söz ediliyor hep; doğru mu gerçekten söylenenler, içinden geldiği gibi mi konuşuyor herkes, bu denli düşünüyorlar mı insanları, bu denli bayram sevinci yaşatmaktan yana mıdırlar?

Siz gerçekten inanıyor musunuz?

Sokağı, pazarı, marketi, alım gücü zorluğunu yeniden ayrıntıları ile anlatmayacağım, ancak yurdun büyük çoğunluğunun yüzünde “bayram sevinci” olmadığını bilmeyen var mı?

İnsanlar giderken ya da dönüşte, yol kıyısında içleri çeken her hangi bir şeyi almak yerine yönünü dönüyor; içine atıyor, gözlerini yumuyor!

“Bu kış, bir tane olsun kestane yiyemedim, almak istesem kaç gün ekmek alamazdım biliyor musun” dedi bir tanıdığım.

Kestane ne ki; pazarda, sokakta, parkta her an karşılaşılan bir ürün…

Üstelik yalnız kestane de değil alamadığı, bir saydı ki; utandım, sanki benmişim gibi nedeni!

***

“İnsanlar doysun diye”, öyle çok çalışıyor ki “iktidar” sözde…

Akılları durduruyor, gözleri döndürüyor, dans ettiriyor, davul/ zurna çaldırıyor, horon teptiriyor!

Nasıl olmasın ki?

Koroyla sürekli “biz yurttaşı enflasyon altında ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” diyorlar!

O yetmiyor “isteyen herkese iş var” diyorlar!

O yetmiyor “enflasyonda iyiye doğru gidiş var” diyorlar!

O yetmiyor “insanlarımızın bugüne değin hep yanında olduk, yanında olmayı sürdüreceğiz” diyorlar!

İnandık mı?

***

Kutlu, iyi, güzel olması “dilenen” ikibinyirmiiki yılının ilk saatleriyle birlikte yaşanan zam tsunamisi en çok emeklinin, ardından asgari ücretli emekçinin/ dar gelirli esnafın gözünün önündeki her şeyi kararttı!

“İktidarın” beslediği üç/ beş doymaz her gün yeni bir “sevinçle” gününe başlamasına karşın; ekmeğinden, yağından, şekerinden, domatesinden çalınan dar gelirliler için her gün bir başka azgın karabasana dönüştü!

Daha dün, ilgili bakan açıkladı; emekliye yılda iki kez, beş yıl önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirmesinin ardından ödenmeye başlanan “bayram ikramiyesi”, bin liradan geçtiğimiz yıl “büyük artış yapılarak binyüz” liraya çıkarılmıştı!

On gün sonra gerçekleşecek şeker bayram öncesinde “yeniden” düzenlenmesi için yapılan çağrılara karşın, bakanın “artış gündemimizde yok” demesi şok etkisi yaptı!

Öyle, beş yıl önce bin lira, bugün için bin yüz lira; hangi akıl buna hoş bakacaksa…

Hepsinden öte, böyle bir kararın adı “aç kal” demekten başka bir şey değil!

Emekli “aç kal”!

20042022

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP