Sanal, yalancı kutlamalar yoruyor!       

Sanal, yalancı kutlamalar yoruyor!       

ABONE OL
10 Mart 2022 10:10
Sanal, yalancı kutlamalar yoruyor!       
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Her 8 Mart günü, Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanırken, toplumun her katmanından “kadının” önemi/ yeri konusunda akıllara durgunluk getiren açıklamalar duyarız!

Bildiğimiz patron, beslenme zorlu çektiğinden, aldığını geçimine yetiremediğinden dolayı cılız/ salpa kalmış emekçilerinin gözlerinin içine bakarak, “toptan/ ucuza” aldığı karanfilleri verirken gözlerinin “içi” parlıyordu!

Yoksulluğu bırakın, açlık sınırını bile yakalayamayan ücretlerinin altında ezim ezim ezildiklerini gördükçe göbüşten gülme tutan yaramaz çocuklar gibi gülerek karanfilleri dağıtıyordu!

Ne de çok seviyordu patron emekçi kadınlarını, ne de çok “onsuzluğa” dayanamıyordu, ne de çok her uzattığı karanfilde emekten çıkaracağı “yağın” büyüklüğünün tadına varıyordu!

Ama içten pazarlıklı, ama sanal/ yalan…

Her 8 Mart günü, kadını anmak, karanfille kadının yerini taçlandırmak ne güzeldi!

Hepimiz inandık!

***

Ne sözcüklere anlam yüklemeye, ne salpadan “yağ” çıkarmaya, ne göz boyamaya alıştırıldık biz böyle…

“Nedenlerin/ niçinlerin/ emeklerin” hiç birinin önemi yok gibi; varsa/ yoksa sonuç! Bir toprağı bile sevmeden, emek vermeden, güzel söz söylemeden, gerektiğinde rahatlamasını sağlamadan “bekleneni” vermiyor!

“Bakarsan bağ, bakmazsan dağ” denilen şey, aslında “neden/ niçin/ emek” sorularının yanıtını da veriyor!

Toplumda “kadına” ne yaptık?

Bu sonuca ulaşana değin büyüğünden küçüğüne, anaç anadan babaya, yerelinden genel yönetimine ne verdik?

Sonuç ortada…

Nazım’ın dediği gibi, “bizim kadınlarımız/ korkunç ve mübarek elleri/ ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle/ anamız, avradımız, yârimiz/ ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen/ ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen/ ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız” oldu hep!

“Işıltısında yere saplı bıçakların/ oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan/ kadınlar,/ bizim kadınlarımız” hep oradaydı; sonuç buydu!

***

Kadının emekçi olmayanı var mıdır ki?

Daha çocukluk yaşlarında başlar omuzlarındaki yük!

Dünyanın “kadın düşmanı” olarak gördüğü Taliban bile 8 Mart nedeniyle yayınladığı açıklamada “Dünya Kadınlar Günü Afgan kadınlarının meşru haklarını talep etmesi için büyük fırsattır. Allah’ın izniyle Afgan kadınlarımızın haklarını koruyor ve savunuyoruz” sözlerine yer verdi sosyal medya açıklamasında!

“Nasıl ama” diyesim geldi; okulları yasakla, dışarıda gezmesini engelle, evden çıkarma, sonra da “kadınlarımızın haklarını koruyor ve savunuyoruz” de!

Bizdeki patronun söyleminden, karanfil dağıtarak göz boyama yarışına gire yüzsüzlerden/ yalancılardan, yoksulluğa/ açlığa sürükleyenden, şiddete uğramasına göz yumandan ayırıcı bir yanı var mı Taliban’ın?

Çalışan da, işsiz bırakılan da, ev içinde yaşatılan da, okuyan da, araştıran da “birer” emekçidir kadının; yaşamasına, hayal kurmasına ne denli izin verilebildi, söyler misiniz?

***

Olayları, yaşananları hem anımsamaktan, hem de sıkça yinelemekten öyle yorulduk ki; ısrarla anımsamasak, yinelemesek unutturmak için debelenen öyle “fırsatçılar” kapı eşiğinde bekliyor ki, ikircikliyiz!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Burdur’da bir duruşma yapılıyor. Daha onyedi yaşında, sekiz bıçak darbesiyle boğazı kesilerek öldürülen bir genç kadının duruşması… Bulgular, kanıtlar, olay yeri incelemeleri kimin/ nerede/ ne zaman yaptığını ortaya koyuyor! Duruşmada, suçu işleyenin “iyi hali, haksız tahrik indirimine uğradığı” gerekçesiyle, ağırlaştırılmış yaşam boyu hapsi istenmesine karşın yirmi yıl hapis cezasına çarptırılmış!

Sanırım Haluk Levent gibi herkes sormuştur; niye?

***

Bu yurdun insanı ekmek arasında kuru soğan yemeye hazır; yeter ki yapılanlarda haksızlık, hukuksuzluk, yalan, dalavere olmasın…

Yeter ki, “kendi” için istenen kadar olmasa da, başkalarının da “ondan” istemeye hakkı olduğunu bilsin!

Bu yurdun insanını bilsin, emekçisini bilsin, kadınını bilsin, gencini bilsin, yoksulluğunu bilsin, açlığını bilsin…

Herkesin “yaşamaya, hayal kurmaya” gereksinimi olduğunu bilsin; bir karanfille kandırma yolları aramasın, süslü sözlerle oyalamasın, salon toplantılarında göz boyamaya kalkışmasın…

8 Mart ya da benzeri günlerin arkasına alarak insanın duygularını sömürmeye kalkışmasın; ne yapabiliyorsa, ne yapmak istiyorsa, dansöz gibi kıvırmadan yapsın!

İşte o zaman yollar daha dikensiz/ cam kırıksız, gelecek daha umut dolacak!

Sanal, yalancı kutlamalar yorgun düşürüyor toplumu; bilinsin!

09032022

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP