Adana’nın “dinamikleri” kimler; anlatamıyorsunuz!

ABONE OL
29 Mart 2022 16:42
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Adana’yı seviyoruz…

Adana’yı bir adım öne taşıyan adımları da seviyoruz…

Adana’yı, Adanalıyla birlikle seveni de seviyoruz…

Ancak, Adana’yı sevdiklerini söylerken, Adanalıyı ayırarak, Adana üzerinden geleceklerine “rant” koyanları “hiç” sevmiyoruz!

Açın “geçmişin” yapraklarına bakın;

Adana’yı son yirmi yılın gerisine sürükleyen kimler, şu anda neredeler, uzantıları hangi çabaların içinde?

Adana’nın toprağı altındı, zemheri soğukta/ sarı sıcakta Adanalı durmaz çalışırdı! Kimler kopardı Adanalıdan bunları, kimler toprağını işletmedi, suyunu kullandırtmadı, çocuklarını işsiz bıraktı, sokaklarını boş gezenle doldurttu!

Sorarsanız “hiç” ilgileri yok! Sorarsanız ağız dolusu “yemini billah” çekerler!

Bende “yemine billah” çekerim ki; yine bunlar onlar!

***

Adanalının geleceğini çaldınız; yetmedi!

Adanalının umudunu çaldınız; yetmedi!

Aç bıraktınız, yolunuza yol ettiniz, sokak başlarını beklettiniz, ayazda avuçlarını kızarttınız, gülecek gözlerini kararttınız…

Yetmedi!

Yalnız bölgenin değil, narenciyede belki de dünyanın “en önemli” üretim merkezi olan Adana’yı, Adanalının can verdiği ağaçlar üzerinden/ ancak Adanalı üreticiyi güldürmeden/ her yıl biraz daha içe çökerterek “istediğiniz” rantı koparmak için yollara düştünüz!

Şenlik demediniz, festival demediniz, Hıristiyanların büyük perhizden önce şaşırtıcı kılıklara girerek yaptıkları eğlence anlamına gelen “karnaval” demeyi yeğlediniz!

Yetmedi değil mi?

Alana dağılıp bir sorun, narenciye üreticisi ne yapıyor, üretimde hangi zorlukları yaşıyor, satımda hangi kaygılarla karşılaşıyor; bir sorun, belki o zaman “portakal çiçeğinin” gerçek anlamını öğrenirsiniz!

Ya da diyorum, alana çıkmak için zaman ayıramazsanız da, Adana’nın yerel basınına bir sorun; yerel basın size her şeyi anlatsın!

Söylenenleri duymaya “yüreğiniz yeterse” elbette!

***

Adana’da “yerel basın” denilince her yanınız diken diken oluyordur, diye düşünüyorum!

Anımsar mısınız,  01 Burda AVM’de yerel basınla yapılan bir toplantı vardı!

Portakal Çiçeği Festivali’ne ilişkin açıklamalar yapılacaktı.

Çay/ pasta sunduğunuz salonda gelenlerin toplamı otuz/ otuzbeş kişi, bunların içerisinde iki kişi vardı yirmi günlük gazeteden; nedenini sorguladınız mı?

Öncelikle şunu sormam gerek: bir günlük gazete, eğer sağda/ solda iş bitiricilik/ ihale benzeri bir uğraşı yoksa nasıl ayakta durabilir?

Düşünsenize; bilmem kaç kişi çalışacak, bilmem kaç kişinin ssk’sı ödenecek, ofis kirası, diğer masraflar…

Sanıyorum “yerel basının” yaşamını sürdürmek için “hiçbir” gereksinmesinin olmadığını, kentin etkinliklerini/ adliyesini/ hastanesini/ belediyesini/ sokağını/ çarşısını/ pazarını izlemek zorunda oldukları düşünülüyor yalnızca!

Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar “kentin dinamiklerinden” söz etti, dinamiklerin de; stö, yerel basın, belediyeler diyerek açtı!

Ne güzel; yerel basın da “kentin dinamikleri” arasında yer alıyordu, ancak “ayakta durması” için gerekli olan koşulları görmezden geliniyordu!

Bir eleştiri getirince de “çamur attı” oluyordu!

Hiçbir “işbaşındaki” yönetim, “iktidara” kızgınlığını açıklamasın bir daha; baksın, iktidarla benzeyişlerini görsün!

***

Sözün arkası şöyleydi: kentin dinamiklerinden birinin uzak durması, başarıyı da gölgeler!

Şöyle açayım; Adana’da düzenlenen Portakal Çiçeği Festivali’nin elele vererek anlamlandırabiliriz, birimizin olmaması etkinliğin anlamın yitirmesine neden olur!

Öyle olmalı… Elin parmakları gibi, hepsinin ayrı bir işlevi vardı, birinin eksikliği işlevi daraltırdı!

Onun için “yerel basın” da önemliydi!

Öyle mi? Yukarıda yazdım, yerel basın 01 Burda AVM’de çap pastayla ağırlandı! Biraz önce bir liste gördüm şöyle deniyordu:

Cuma, saat, yerel basın toplantısı…

Cumartesi, saat, ulusal basın-ünlülerle kahvaltı, Sheraton, bakan katılımlı…”

Ulusal basın, Sheraton otelde kahvaltıya çağlıyordu! Bakan da katılacaktı, belki “yerel basının” çağrıldığı salonda olmayan başkaları da orada olacaktı!

Kimler mi?

Adana’nın “asıl dinamikleri” olmalıydı, kazananı olmalıydı, düzenleyeni olmalıydı, söz söyleyeni olmalıydı…

Sıkıştıklarında yüklenilen “yerel basına” orada yer yoktu!

***

Adana’yı gerçekten seviyoruz…

Adana’yı bir adım öne taşıyan adımları da,

Adana’yı, Adanalıyla birlikle seveni de gerçekten seviyoruz…

Yılın dört günü için Adanalı üzerinde “algı” üretenleri “sevmeyi” bilmiyoruz!

27032022

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP