GPS mutabakat metninde gelecek görüyorum…

GPS mutabakat metninde gelecek görüyorum…

ABONE OL
15 Şubat 2022 17:27
GPS mutabakat metninde gelecek görüyorum…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Altı parti bir araya gelerek “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni” (GPS) oluşturdu. Metinde,  “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” için gereklilikler ortaya konuldu.

“Yasama, yürütme, yargı organlarının yanında, demokratik hukuk devletini güçlendirmek” yapılacak izlence belirlendi.

Birbirinden “ayrı” siyasi görüş, ülkenin geleceğine ilişkin “bir” alanda günler süren çalışmalar sonucunda gelinen aşama “yazılı metinle” duyuruldu.

AKP’nin yirmi yıllık “iktidarı” sürecinde aşınan “uzlaşı kültürünün”, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile yeni boyuta ulaşması nedeniyle “yeniden” işlerlik kazanması için düşünceler üretildi.

Devletin birçok katmanında “sözü” edilmeyecek denli makas aralığı oluşan “liyakatin/ denetlenirliğin/ saydamlığın/ yansızlığın/ dürüstlüğün” önündeki “sis perdesinin” kaldırılması için birbirinden “ayrı” siyasi görüşler, “ideolojilerinden” sapma yapmadan bir “yuvarlak masa” etrafında yerlerini aldı…

Bu yurdun, bu yurdun insanının oluşan gelişmeleri “demokrasinin” geleceği açısından olgunlukla karşıladıklarını düşünmek istiyorum.

***

Günümüzün Y kuşağı/ Z kuşağı, “uzlaşı kültüründen” yoksun yaşamını sürdürüyor!

Belli sürelerde, “demokrasinin gereği” olarak düşünülen “seçimlerde”, yaşı “yolun yarısını” aşanların “zorla” anımsayacağı, “karşılıklı genel başkan tartışmalarına” hiç tanık olmadılar!

Ya basın, ya görsel, ya da sosyal medya üzerinden yapılan açıklamalarla siyasi partilerin genel bakanlarını tanıdılar, ne dediklerini izlediler

Ülke yönetmeyi, magazin dünyasının cıvık/ dedi-kodu/ yüz yüze gelinmeden “gezinen” sözler olarak öğretildiler!

Ülkeyi yönetecek siyasi oluşumların “başında” bulunan isimler, “bir araya” gelmeyi beceremiyordu! Sözcüleri aracılığıyla yapılan açıklamaların, “sorunların” anlaşılmasına katkı sağlayacağı “sanısı” toplumun üzerinde egemenleşti!

Y kuşağı/ Z kuşağı, “uzlaşı kültürü” konusunda yoksun bırakıldı!

Onun için de bu “uzlaşı” olgusunu yerinde buluyorum…

***

“Uzlaşı” olgusu neden mi önemli?

Bugün, sokağın/ pazarın/ esnafın/ dar gelirlinin/ emeklinin/ iş çevresinin yaşadığı “ekonomik kriz”, başlı başına bu “belirsiz/ anlaşılmaz” olgunun ürünü…

Yurttaşın yiyeceğinden/ doyacağından kısarak ödediği vergiler, bu yurdun birer birer “özelleştirme” adlı soygunla elinden kaçırılan kamu değerleri; Tedaş, Seka, Telekom, Şeker fabrikaları, Gübre Sanayi, Tekel, Sümerbank, Tüpraş, Limanlar, Madenler, Santraller, Elektrik Dağıtım, Bankalar…

Tüm bunlarla birlikte, daha birçok “değerler” enine boyuna tartışılarak “uzlaşı” yoluyla değil; “ben bilirim/ ban yaparım/ anasını da satarım” denilerek elden çıkarıldı!

Bunlar yapılırken “bundan yurttaş yararlanacak, elektrik/ yollar/ köprüler/ hizmetler daha ucuz olacak” dendi!

“İktidar” bu güne değin yapılanla/ sonuca ilişkin konuşmak istemese de, aralarında “özelleştirme” sürecine katkı verenlerin de olduğu altı parti başkanı bir araya gelerek “uzlaşı” yolunu aradılar, “tek” olarak alınan kararların ülkeyi yokluğa/ yoksulluğa/ doyumsuzluğa/ mutsuzluğa sürüklediğini “yaşamdan” örnek vererek ortaya koydular!

“Mevzubahis vatan ise, gerisi teferruattır” demiş Atatürk. Türkçesi “söz konusu yurtsa, gerisi ayrıntıdır.”

Söz konusu olan bu yurt, bu yurdun yurttaşı ise, ayrıntılara girmenin “anlaşılır yanını” düşünmüyorum…

***

En son koalisyon hükümetini anımsadım… Telekom’un “özelleştirilmesi” için günlerce bir araya gelinmiş, saatlerce görüşülmüş “sonuca” varılamamıştı!

Bir yabancıya “iletişimin” verilmesinin oluşturacağı kaygılar, kaygıların toplum üzerindeki etkileri uzun uzun konuşulmuştu!

AKP “iktidarının” ilk elden çıkardıkları arasındaydı Telekom. Sonrasında yaşanan içler acısı; bu yurdun en duyarlı olunması gereken bir kurumu, ceplerinden kuruş harcamadan, Türk bankalarından kredi kullandırılarak, üstelik kredi ödemelerinin dönüşünü sağlayamayarak, halkın cebinden alınan milyarlar Suudilere altın tepside sunuldu!

“Tek” kişinin ağzından çıkacak söze bakılarak, başka “uzlaşı” yolları aranmayarak, ülkeye ne “kazandıracağı” konusu ile ne “yitirteceği” konuşulup/ tartışılmadan alınan bir karar…

Bugün yaşanan “enerji” dar boğazı da bundan başka “nedenle” değil…

Altı genel başkanın buluşmasını o nedenle önemli buluyorum…

***

Ülke içerisinde, karabasana bürülü bir süreç yaşanırken; bu “yaşananları” yadsımak eğilimini güden, “iktidar” yaranmak adına yurttaşın yaşadıklarıyla da alay eden bir katmanın varlığı toplumun asıl “kaygı” duyması gereken bir olgu…

Yirmi yıllık “iktidarın”, ülkeyi getirdi “yer” burası; karanlık, arkası kesilmeyen zamlar, kutuplaşmanın büyümesinin istenmesi, yurttaşın yaşadıklarını yok sayma, ülke için alınacak tüm kararlarda “tek adamın” söyleyeceklerinin beklentisi…

Tüm bu yaşananlara karşın, altı parti genel başkanının günler süren uğraşları sonucunda bir araya gelmeleri, bir masada saatler süren bir toplantı yapmaları, bir metin ortaya koymaları “iktidarı” kıskançlık bunalımına sürükleyeceği açık…

GPSM, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni”nde gelecek görüyorum…

14022022

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP