Baş ödev, yurttaşın “alım gücünü” sağlamak…

Baş ödev, yurttaşın “alım gücünü” sağlamak…

ABONE OL
9 Şubat 2022 11:12
Baş ödev, yurttaşın “alım gücünü” sağlamak…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

TÜRK-İş’in yılardır yaptığı çalışmalardan biri de açlık/ yoksulluk sınırı araştırması…

Emeklinin ocak ayında aldığı “açlık sınırı” altındaki maaşının yanı sıra, daha bu ay ilki alınan/ geçtiğimiz aralık ayında “tarihsel doruk” diye adlandırılan asgari ücret de “açlık sınırına” dayandı!

Yandaş trollerin akla/ yaşama uymayan benzetmelerinin tersine bir “yaşamla” iç içe yurttaş…

Son bir ayın “gündem” konusu “hep” zamlar oldu!

Artık dar gelirli yurttaşlar neyi/ nasıl/ hangi çoklukta alacaklarını bilmeyi beceremiyorlar!

Bilmesi de “akılcı” değil!

Bir hafta önce pazar alış-verişi için cüzdanında ayırdığı parayla, bugün aynı ürünü almak/ aynı ücreti ödemek “günümüze/ yaşamımıza” aykırı!

Evin kırılan camı dursun, doğalgaz muslukları açılmasın, ekmek daha az yensin, gramla gereksinmeler alınsın, meyveler tane ile/ yeterince poşete konsun…

Bu halk neyle sınanıyor?

***

Bir “iktidar” yanlısı “sağanak yağmur” gibi yaşamı etkilen zamlar için “ödeyemiyorsa elektriği yakmasın, doğalgazı kullanmasın” dedi, akşam televizyon ekranlarından; donup kaldım, bu bencilliğe, bu pişkinliğe söylenecek “söz” aradım…

Eğri oturup, doğru konuşun…

Şu sorunun yanıtını bilmek istiyorum:

Ülkenin yarısından çoğu “açlık sınırı” altında yaşamını sürdürürken, “bir avuç” doymayı bilmeyen katman mutlu mu, olanlardan hoşnut mu, bir lamba daha çok yaktığı için “yaşam alanı” genişliyor mu?

Sabah uğradığım birkaç işyerinin her zaman yanan lambaları sönük olunca sordum, yanıtları birbirine benzerdi, “lambaları müşteri gelince yakıyoruz, geçen ayın üç katı gelen faturaları buna zorluyor bizi” dediler!

Üreticiden elektriği otuziki kuruşa alan dağıtıcı firma, tüketiciye “en ucuz” 1,37 liradan veriyor; dört katın üzerinde…

İşyeri sahiplerine, sanayiye altı/ yedi katına…

Evlerin ışıkları sönünce, fabrikaların makineleri susunca, elektrikli ürünler çalışmayınca “rahat” mı edecekler; anlamıyorum!

Bu yurttaş, tüm elektrikli ürünlerini boş alan yığıp, üstüne de bir ateş yaksa ne olur biliyor musunuz?

Onlarca fabrika, milyonlarca çalışan, bilmem ne kadar trilyon dolar, teknoloji, uzay, kullanamadıkları/ dokunamadıkları değerlere ulaşamama…

Açlık sınırı ile sınadığınız dar gelirli yurttaşları “elektrikle” sınamanın bedeli çok ağır olabilir; unutmayın!

***

Bir evde yanan “en az” ne olmalıdır; emekaşkına…

Evin bir buzdolabı vardır, bir televizyonu “en sık” çalışan…

Arada bir çamaşır/ bulaşık makinesi, ütü, süpürge…

Harcanacak günlük yedibuçuk kilovat olduğu belirtiliyor. Aylık ikiyüzyirmibeş kilovat! “İktidarın” her kararına “haklı” demeye zorunluymuş gibi; yaptıkları harcamayı, gereksinmeleri düşük gösteren “aldanmışlar” da var! Bunlara göre günlük iki/ üç kilovat elektrik yetiyor olmalı ki “zamlardan etkilenmedim” demeyi sosyal medya paylaşımlarından çarşaf çarşaf duyuruyorlar!

Amaç “iktidara” söz söylenmesin, yaşam pahalılığından dolayı “iktidar” köşeye sıkıştırılmasın…

Benim için açıklaması şu:

Ya evlerinin kapısını açmıyorlar, ya “hiç” elektrik/ doğalgaz kullanmayıp “ilk akşamdan” battaniyeye bürünüp yatağa giriyorlar, ya yaşamıyorlar, ya da yalan söylüyorlar!

Bu algıya “hiç” gerek duyulmuşsa eğer, “bitiştir” unutmayın!

***

Yurttaşın yaşadığı bungunluğu “iktidarın” da yadsımadığını/ gördüğünü/ ancak yaklaşım konusunda “ama” diye başlayan tümceleri bolca kullanmaları nedeniyle “sonuca” gidilemediğini düşünüyorum…

“Evet, doğru ben de aynı kaygıları yağıyorum, çevremde de bu zorlukları yaşayanlar var, televizyon ışında akşamını geçirenler var; ama…”

Bu gün Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın bir açıklaması yayımlandı. Açıklamada  “süreci yakından takip ediyor. Burada temel ilke vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyecek adımları ivedi şekilde atmak. Neticelerini yakın zamanda göreceğiz. Vatandaşın yükünü hafifletecek yeni adımlar atılacak” sözlerine yer verildi.

Yurttaşın alım gücü belli, kış ayının zorlu geçeceği aylar öncesinden meteoroloji uzmanlarının dile getirildi; bu zorluğun yaşanacağı öngörülemiyor muydu?

Şimdi “nasıl” bir iyileştirilme getirileceğini, yurttaşın enflasyon altında ezilmemesi için hangi “ivedi kararlar” alınacağını bekliyorum doğrusu!

İkibinbeşyüz lira emekli maaşıyla, dörtbin küsür “açlık sınırı” altındaki asgari ücret maaşıyla, evinin tüm odaları aleve verilen yurttaşın; “en küçük odası” kurtarılarak, “dar alana hapsedilerek” bu olmaz!

Yılbaşından bu yana elektriğe/ doğalgaza/ akaryakıta yapılan “tüm” zamların “geri” alınmasından başka bir “yol” yok!

“İktidarların” baş ödevi, yurttaşın “alım gücünü” sağlamaktır da…

080222

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP