Yurttaşın hakkını vermeye var mısınız?

Yurttaşın hakkını vermeye var mısınız?

ABONE OL
5 Ocak 2022 16:45
Yurttaşın hakkını vermeye var mısınız?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Neye sevinilecek, neye bayram edilecek, neye horon tutulup halay çekilecek, neye başkaldırılacak, neye “dur artık” denecek?

Geçen hafta bir yazıda “türlü” dedim ya; bir kalabalıkta “herkesten” çıkan sesler gibi, adı olsa da anlamı yok!

Yeni yılın “daha” ilk gününde gelen zam kasırgasının çevremde yiyip/ bitirmediği kimse kalmadı; bir tane “iyimser” yüz görmek, bir tane geleceğe “umutla” bakana denk gelmek, bir tane…

İşçisi de, işsizi de, çiftçisi de, pazarcısı da, emeklisi de, esnafı da…

Etrafımızda “dudak ucuyla” kazanç sağlayan, yöneten gücün nüfusunu kullanarak iş yapan, iç/ dış ticaret sarmalında at koşturan, milyonluk açık/ artırma işlerinde boy gösteren, para satan olmayınca…

Kimin “ne” konuştuğu, kimin “neyi” neden yaptığı, kimin “neye” sevindiği, kimin “neye” boyun büktüğü, kimin “neyi” kazanç saydığı, kimin “kimi” kandırdığı, kimin “kime” çelme taktığı, kimin “kimi” boğduğu, kimin “kimi” uçurttuğu anlaşılır gibi değil; ama hepsi, her an yaşanıyor!

***

Her şeyden önce şu soruyu sormanın zamanı geldi kanımca: bizi bu “iktidar” mı yönetiyor?

Sözüm ona, her fırsatta soluğunu kulak arkamızda duyduğumuz güç…

Bu “iktidar”, bu yurdun insanlarının yaşamından, geleceğinden, açlığından, erincinden sorumlu olduğunu unuttu mu, bilmiyor mu?

Önce “kocaman” sopalar gösterip, sonra “yok o kadar değil, yarısından biraz çok” diyen bir “iktidar”!

Yeni yılın ilk ışıklarıyla gelen zamlara bir bakın…

Hangi “aşktan” anlıyorsanız “o aşktan” olsun; insan aşkına, gelecek aşkına, yarın aşkına, sevdiğin aşkına…

İnsanları karanlığa bu denli sürüklemeye “hevesli” nasıl olunur başka! Yurttaş elektriğini yakmasa, doğalgazı kullanmasa, aracına akaryakıt dolduramasa “iktidar” zevkten dört/köşe olacak sanki!

Adına ulusal istenç (=milli irade) denen güç sanki bir seçim öngünlerinde gerekli, bir sandığa gitmeli, bir kendini istemeli, bir dediklerine uymalı, bir…

Diyorum ya, “yanlış” bir algıya neden olmasın; onun için soruyorum,  “bizi bu “iktidar” mı yönetiyor?

***

Zurnanın “en garip” ses çıkaran yerindeyiz işte…

Büyümede “rekor” denildi, memur maaşlarında “rekor” denildi, asgari ücrette “rekor” denildi, şimdi de en düşük emekli maaşında “ rekor”…

Zamdaki, açlıktaki, yokluktaki “rekor” ne olacak?

Emekli marketten, pazardan temel gereksinmelerini alabilecek, bayramda yanına gelen çocuklara “bayram harçlığı” verebilecek, yaşamlarının son kıyısında dinlenceye çıkabilecek, elektriğini/ doğalgazını sorun saymadan kullanabilecek, ayda iki kez et yiyebilecek/ bir kez dışarıda yemeğe çıkabilecek…

Zurnanın “en garip” ses çıkardığı yer…

Neyin “bayramı”, neyin “sevinci”, neyin “rekoru” yaşanıyor da bilmiyor/ anlamıyor/ duymuyor/ görmüyoruz?

Dünyanın “hangi” bölgesinde olduğumuzu, yıllardır “hangi” sorunlarla boğuştuğumuz gerekçelerini bırakın artık; öyle yormaya, öyle güzellikleri engellemeye başladı ki…

Yurttaşa değil; bir “iktidarlara” yarıyor, tüm bu anlatılar!

Suriye diyorlar, Akdeniz diyorlar, Rusya diyorlar, Yunanistan diyorlar, doğu diyorlar; ne yapalım, başka bir bölgeye mi taşıyalım bu yurdu, başka bir yere mi konuşlanalım? Verdiğiniz “söz” neyse onu tutun, tutamıyorsanız bırakın/ gidin! Halka çok zarar veriyorsunuz!

***

Bu ülkenin “iktidarı”, her şeyden önce burada yaşayanların haklarını işler duruma getirmeli!

Bunlar; yaşama hakkı, düşünme hakkı, doyma hakkı, çalışma hakkı, barınma hakkı, ısınma hakkı, sevinme hakkı…

Bu yurdun insanının umurunda olan ne döviz kuru, ne asgari ücret komisyonunun saptayacağı rakam, ne emekli maaşının ne olacağı, ne ucu açık büyüme rakamları; inanın hiç biri değil!

Öyle dışarıya gitmeler, “buraya ekonomik sıkıntı yaşadığınız için destek aramaya mı geldiniz” diye soru duymalar, dışarıdan “geleceği” sözü edilen yatırımlar da değil!

Yatırımcının “ayağına” gidilmez, yatırımcı nereden kazanç sağlayacağını bilir/ oraya yönelir çünkü! Ayağına gidilen “yatırımcı” değil, dara düşenin “sığınacağı” limandır; bunun unutmayalım!

Bunların “hiç biri” ile ilgilenmek, televizyonların alt köşelerinde “gelişmeleri” izlemek istemiyor!

Yurttaş; esnaf, emekli, işçi, memur, çiftçi, işsiz yaşama/ düşünme/ doyma/ çalışma/ barınma/ ısınma/ sevinme hakkını istiyor!

Yurttaşı “açlıkla” sınamaya değil, haklarını vermeye var mısınız?

 

030122

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP