Emekçilere “alım gücü” sağlanacak mı? 

Emekçilere “alım gücü” sağlanacak mı? 

ABONE OL
23 Aralık 2021 10:22
Emekçilere “alım gücü” sağlanacak mı? 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkenin büyük çoğunluğunun yoksulluktan da öte “açlıkla” karşı/ karşıya olduğu bir süreçte, kimse “alım gücünün” bu denli zorlaşmasını istemez!

Salt ülke içinde gösterilen tepkilerin değil, dışarıdan/ Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, “Türkiye’nin ekonomik kriz yaşamasını istemeyiz çünkü bu durum bütün bölgeyi istikrarsızlaştırabilir” sözleri de her yönüyle tutarlılık dolu!

“Biri yer, biri bakar” diye başlayan özlü sözün de “içi” boş değil!

Birileri şatafattan, birileri kurda yaşanan yükselişin verdiği ranttan, birileri “benliğini” yitirip kendine verilen ayrıcalıktan dolayı; sevinebilir, mutlu olduğunu sanabilir, yaşamın donduğuna kendini inandırabilir, yoksulluğa/ açlığa göz kapayabileceklerini sanabilir, hep kazanan olabileceklerine inanabilir…

Öyle olmadığını, öyle yaşanmadığını, öyle bir sürecin yaşam süresinin “ancak” bu denli olduğu görüldü ki; kurda yaşanan yükseliş, ulusal para üzerine abanan çöküş durduruldu!

Ama nedense şimdi…

***

Yazdıklarımın arasında, “bir satır”, bu ülkenin yaşamını kış soğuğunda donduracak sözcük bulamazsınız!

Bu ülke üretirse, bu ülke kazanırsa, bu ülkenin kazanımları korunursa, yabancı işbirlikçiler varsıllıklardan uzak tutulursa, insanlar bilgilendirilirse, gereken her yerde saydamlık sağlanırsa, sabaha korkmadan uyanılırsa, bu ülkenin insanı doyarsa…

Miçotakis’in dediği gibi, yalnız ülkemiz için değil, bölge için de yararlı olur; olmaz mı?

Daha kış ayları yaklaşırken, dar gelirlilerin pazar atıklarını bekleşmesine izleyici kalanların, bugün yaşanan soğuk günlerde karşı karşıya kalınan koşulları görmezden/ düşünmezden gelmemesi gerektiğini kaç kez yazdım bilmiyorum!

Kur yükseliyormuş. Ülkenin bakanı, koca sözcüleri “dolarla mı maaş alıyorsunuz, doları neden bu denli önemsiyorsunuz, doları yaşamınızdan neden çıkarmıyorsunuz” demiyor mu?

Sanki yurttaşın umurunda olan “doların” yükselmesiydi, sanki “dolar” yukarı çıktıkça halk gönenecekti; kimdi onlar ki, kimdi MB’nin kasasını boşaltmaları için işbirliği yapılanlar, kimdi üç ayda dövize ulusal paranın karşısında iki kat değer katıp/ bugün bir bölümünü aldığında halay çektirtenler…

Ekmek kuyruğunda bir saatten uzun süre bekleyen bir yurttaşın sözlerini anımsadım:

“Ne biz bu yaşananları, ne bu yönetenler bizi hak etmiyor!”

***

Kur yükselirken, çizelgeye bakarak sokağa çıkanlar, markete gidenler, alacaklarının “yeni fiyatları” için öngörülerini göz önünde bulunduruyorlardı!

Biliyorlardı ki, “kur” ne denli yükselmişse, alınacak ürün de “o denli” fiyatının artması beklenebilirdi!

Ne diyeyim; insanlara “ne” yaşattılarsa “öyle” yaşasınlar!

Kurun yükselmesinde payları olduysa, üretim girdilerinin “dolar” üzerinden belirlenmesinde çaba harcadılarsa, üretim kanallarının her yerinde “kurun” egemen olması için uğraş verdilerse; insanlara “yaşattıkları” gibi yaşasınlar!

Şimdi kimi yerlerde, her saat başı “emeklerinden” çalınanları/ açlığa direnen emekçileri/ uzayan ekmek kuyruklarını/ el yakan market rafını/ yağı- unu- şekeri- ısınma gerecini unutup, halay çekenlere sormak istiyorum; ekmek kuyruğu azaldı mı?

Sabahın soğuğunda, burun uçları kızarmış, kuyrukta bekleyen iki kişinin şu sözlerini anımsadım:

“Dolara ne oldu böyle ya, ben daha böyle bir şey ne duydum, ne de gördüm!”

“Kuyruğu görüyor musun, bak dünden daha da uzun! Bu kuyruk azalıncaya dek hiçbir şeye inanma!”

***

Kapı komşumun, sokakta gördüğümün, pazarda karşılaştığımın “temel gereksinmelerini” alırken zorlanmasını istemek/ beklemek/ ummak gibi bir beyni “tsunami” yaşamış biri değilim!

Yurttaş “alım gücünü” yitirdikçe yaşananlara anlam yüklemeye çalışanlar, kur çıkışını  “beceriksizlik/ öngörüsüzlük” saymayıp sorumsuzluk zırhını giyinenler, bir saatte beş ekmek almak için ekmek kuyruğunda bekleyenleri bile “suçlu” sayacak dili kullananlar, üç kişinin yediğini/ bitirdiğini/ çaldığını tüm ülkenin sırtına yükleyenlerin dediklerini/ yaptıklarını gözlemleyin şimdi…

İnsanların koşturan/ belirsiz/ bilinmezlik dolu “piyasa” gelişmelerinden gördüğü zarar, yaşadığı acı, kırdığı yürek, içine düştüğü sıkıntı ne olacak şimdi?

Bakan Nebati’nin “çıkarsak da, batarsak da birlikte olacak” sözlerine verilen bir yanıtta “yerken birlikte mi yedik” biçiminde olmuştu!

Gerçekten şu an “battık mı, çıktık mı?”

Geçtiğimiz hafta açıklanan asgari ücret ya da, önümüzdeki günlerde “büyük uğraşlar/ çalışmalar/ çabalar” harcanarak belirlenecek olan emekli maaşları emekçilere “alım gücü” sağlayacak mı?

Herkes gibi görmek istiyorum!

221221

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP