Asgari ücrette “bayram havası”…

Asgari ücrette “bayram havası”…

ABONE OL
13 Aralık 2021 19:12
Asgari ücrette “bayram havası”…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Önce şu sorunun yanıtlanması gerekiyor kanımca:

Ülkede “açlık sınırı altında yaşamını sürdüren var mı?”

Varsa eğer, “açlık sınırı altında yaşamını sürdürenler” bunu nasıl yerine getiriyorlar; borç mu alıyorlar, aç mı kalıyorlar, temel gereksinmelerden uzak mı duruyorlar, yol mu kesiyorlar, haksız kazanç mı sağlıyorlar…

Adı nasıl “yaşamak” oluyorsa…

Bunun yanıtını yok “dış güç”, yok “dış odak” diye de algı oluşturarak duyguları köreltmeye gerek yok!

Şunu biliyoruz:

Can vücutta varsa yemek/ beslenmek zorunda…

Buna dinler de, yasalar da “aynı” biçimde bakar!

Hiçbir din ya da yasa, “çalışanı, emekçiyi aç bırak” demez! Tam tersi, her ikisi de “çalışanın emeğinin karşılığını ver, emekçiye borçlu kalma, emek verenin terini kurutma” uyarısını önemser!

İşin doğrusu, bunları burada yazmaktan bile utanıyorum, yılın son ayında “asgari ücret” konusuna ilişkin sözleri duyarken, gelişmeleri izlerken…

Sorumu yinelemek istiyorum;

Ülkede “açlık sınırı altında yaşamını sürdüren var mı?”

***

Bugüne değin diyanetten duyduğum en güzel söz olan, ancak “içinin” hem kurumda hem de “iktidar” çevresinde dolmadığına birçok kez tanık olduğum sözü yeniden anımsatayım:

“Eskiden insanlar yanlış yapınca utanırdı, başlarını eğerdi, yüzü kızarırdı…”

Evet, öyle olurdu!

Hükümetler, şekere/ yakıta/ sigaraya/ ekmeğe zam yapıldığında uzun süre susarlar, ya da sessiz kalırdı! Sonra da çıkar yanlışlarını, eksiklerini, yapılanı “kırık sözcüklerle” anlatırlardı!

Babam, CHP’nin yönetiminde olduğu sürede, “Ecevit kuyrukları” diye anlatılan yıllarda işyerinin dışına çıkmazdı, diğer partililerin gösterdiği tepkileri haklı bulurdu; çünkü dokunurdu!

Şimdi neler oluyor peki?

Asgari ücret saptama sürecinde, işveren sözcüsünün, kendince “haklılık payı” bularak “bizim için TÜİK’in verileri önemlidir” tümcesi, “iktidarla” emekçi arasındaki duvarın boyutuna ilişkin her şeyi anlatmıyor mu?

Bu “umursamazlık” utanç duyucu!

***

Kılıçdaroğlu’nun TÜİK’in randevu vermemesi nedeniyle kuruma gitmesini “nasıl gider, nasıl varır, nasıl sorar, nasıl ister” diye soru enflasyonu oluşturanlar işveren sözcüsünün dediğini duymuş olmalı…

Peki, “iktidarın” sıkça yinelediği “insanlarımızı enflasyon altında ezdirmeyeceğiz, yaşamlarını sürdürecek ücret verilmesini sağlayacağız” söz yalan mı olacak böyle?

Çünkü TÜİK yüzde yirmibirbir derken, yalnız bir hafta içerisinde ekmeğe, süte, birçok temel gereksinmelere yüzde onbeş/ yirmi zam geldi!

Dün ben de tanık oldum, bir zincir market, “yeni zam etiketi” yapıştırmak için sabah “açılış saatini” uzattı! Geceden bildirilen zamlar için açılmayı geciktirdi!

Hepsini bir yana bırakalım demeyeceğim ama, haber kanallarının alt köşelerinde yer alan/ anlık değişen kur değişimi de mi bir şeyler anlatmıyor; bilmiyorum gerçekten!

Ülkede “açlık sınırı altında yaşamını sürdüren var mı” sorusunun hem yanıtını, hem de nedenini önemsiyorum!

***

Kurdaki değerler “her an” değişiyor, asgari ücret ya da aylık aynı/ ancak kur yükseldikçe alım gücü düşüyor, “iktidar” yandaşlarına kalırsa “dünya enflasyonla” kaynıyor!

Bunu yinelemeyi aptalca buluyorum ama, yineleyeyim: ulusal paramız yalnız dolar ya da Euro karşısında değil, bir çok para biriminin karşısında değer yitiriyor!

Günlük yaşamda karşılaşılan “her şey” döviz üzerindeki gelişmelerle değerlendiriliyor!

Ekmek undan, un buğdaydan, buğday yüzde seksen dış girdilerden oluyor!

Yılın başında Euro 9.07 iken/ bugün 15.71, dolar 7.43/ 13.88, sterlin 10.16/ 18.44, Çin yuanı 1.13/ 2.17 lira…

“Dış güç” ya da, “dış odak” saptırmalarının yeri yok burada!

Kötü yönetimin, beceriksizliğin, umarsızlığın, yaşananı yadsımanın, sokağı bilmemenin, alım gücünde oluşan yangını görmemenin sonucu bu; başka da tanımı yok benim için!

***

Büyük olasılıkla, bu hafta içerisinde asgari ücret belirlenecek!

Kural, asgari ücret işçinin “besin, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür” gibi zorunlu gereksinmelerini karşılayabilecek biçimde olmalıdır!

Bu kural “aç” kalmamak, günün fiyatı karşısında zorluk yaşamadan “gereksinmeleri sağlamak” anlamı taşır!

“Ücret” alarak, başka geçimi olmadan yaşamını sürdürmek zorunda olan dar gelirliye “verilmesi” için kurulan komisyon “kurala” ne denli uyacak sonuçta göreceğiz!

“İktidarın” yaşattığı beceriksizliğin, kötü yönetmenin “bedelini” yine dar gelirlilere mi kesek göreceğiz!

Yirmi yıllık “iktidar”; neyin rengini/ biçimini/ duruşunu değiştirmedi ki?

Yanlışın, beceriksizliğin, bencilliğin “umarsızlıkla” bir arada olmasını bile sağladı!

İşverenin “TÜİK” diye diretmesi, TÜRK-İŞ’in “aç kal” sınır altı, “iktidarın” yurttaşı ezdirmeme planı ile “bayram havası oluşacak” açıklaması…

Asgari ücrette yaşatılacak “bayram havası” nasılmış göreceğiz!

 

111221

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP