Yirmi yıldır AKP’yi “iktidar” yapan bu halk…

Yirmi yıldır AKP’yi “iktidar” yapan bu halk…

ABONE OL
3 Kasım 2021 10:23
Yirmi yıldır AKP’yi “iktidar” yapan bu halk…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“İktidara” yakın ekranların konuşmacılarına bakarsanız, anakentleri kazanan belediyelerin tümü; bu gün yaşadıkları kısır döngüyü öngörebiliyorlardı, belediye meclis çoğunluğuyla kıskaçta tutulacaklarını biliyorlardı, başarısız olmaları için her şeyin yapılabileceğini düşünebiliyorlardı…

Akşam, yandaş bir ekranda söz verilen gazeteci “İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da, Muğla’da, Mersin’de belediyenin başardığı bir tane şey gösterin” dedi!

Kuşun kanatlarını yolacaksınız, aç bırakacaksınız, el uzatan destekçilerinin önüne engeller koyacaksınız, yaşam alanını yok edeceksiniz, sanayi uğruna ağaçları keseceksiniz, yiyecek yerlerini kanatacaksınız, sonra da “haydi uç” diyeceksiniz!

Bizim sokakta olsa “bunlar akıllarını peynir ekmekle yemişler” derlerdi; eğer ekmeğin yanına peynir koyabilme olanağı bulunabilmişse…

Ülkenin en büyük kentleri, kentlerde yaşamını sürdüren milyonlarca yurttaş, “iktidarın” topal ördek sayması nedeniyle cezalandırılıyor…

***

Yaşamını Adana dışında sürdüren dostların en sık sorduğu soru “orada havalar nasıl” oluyor!

Adana’da havalar güzel, kasım ayının başında bile yaz mevsiminin özelliklerini görmek/ yaşamak olası. Ama konuyu ekonomik ya da “iktidarın” uzanması boyutunda değerlendiriliyorsa, işler hiç de hoş değil!

Çünkü belediye başkanı Zeydan Karalar…

Başkan Karalar CHP’li…

AKP düşüncesiyle yaşamının hiçbir döneminde yakınlığı olmamış, o oluşumlara karşı örgütsel uğraş veren yapıların içinde bulunmuş, cemaatlerin hiç birine sıcak bakmamış, hizmette ayrım yapmama sözünü vermiş, ulu önder Atatürk’ün izinde olduğunu/ insanı öncelik saydığını her fırsatta dile getirmiş…

“İktidar” için, “iktidarın” bakanları için bunlar bir ölçü olmalı ki;

Adana’nın durumu ortada…

Dışarıdaki dostlara bunlardan söz etiğimde, yaşadıkları kentlerin yerel yönetimlerinin bunlara benzer olgularla karşı karşıya olduklarını belirtiyorlar! Birçok konuda meclis üyelerince sıkıştırıldığını, gereken desteği alamadıklarını söylüyorlar!

“İktidarın” ekran paydaşlarına göre, tüm bu yaşananlar öncesinde öngörülebilmeliydi; ya insan?

***

Adana’yı çeyrek yüzyıl öncesiyle bilenler, bugün Adana’nın yaşadıklarını duyduklarında şaşırmıyorlar değil… “Nasıl olur” diyenden geçilmiyor! “Kimler, neden bu duruma izin verdi” diyenin sayısı belli değil!

Adana denilince; toprağı verimli, insanları çalışkan/ üretken, ülke ekonomisine büyük katkısı sağlayan, coğrafi yapısı uygun, iklim koşulları çalışmamalara engel olmayacak biçimde süren bir kent…

Adana denilince; üretici zarar ediyor demek, işsizlik büyüdü demek, yoksulluktan söz etmek, toprak/ su kullanılmıyor demek yaşamın doğasına aykırı…

Adana’nın dışında yaşayan “kimseye” inandıramıyorsunuz!

Kentin her caddesi çarpık kentleşmeden payını almış, yirminci yüzyılın mimari denecek hiçbir izini taşımayan beton yapılarla donanmış, topraktan metrelerce yukarıda yaşanması albenilileştirilmiş, işsizlik almış başını gitmiş, yoksulluğu dibe vurmuş, sivil toplum örgütlerinin çoğu “iktidarın” sözcüleri gibi konuşmaktan uzak durmamış, yerel yönetimi yalnızlaştırılmış bir kent Adana…

***

Gaziantep, Kahramanmaraş, Osmaniye elbette gelişsin, o bölgede yaşayanlar için umutlar oluşturulsun; istemeyenin “bacasına kar düşsün”!

Ancak “iktidara” yakınlığından dolayı “bu” kentlere üst/ üste yatırımlar yapılırken, desteklemeler oluşturulurken, çeyrek yüzyıl önce Adana ile varlıklarını sürdürdükleri anımsanınca, salt Adana’da Başkan Karalar olduğundan ya da AKP’li belediye olmadığından dolayı “bunların” yapılması/ yaşatılması “insandan” yabancılaşmak olarak adlandırılabilir!

Ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan anakentler, salt AKP’li ya da destekçilerinden biri tarafından kazanılmaması nedeniyle, devletin ergilerinden uzak tutulacaklar!

Çiftçisi boğaza dek borç bataklığına sürüklenecek, toprağını ekmekte zorlanacak, işsiz kalacak, başka yerlerde iş aramak zorunda kalacak, üniversite mezunlarının işsizlikle boğuştuğu bir süreçte emeğini “ucuza” satışa çıkaracak, yoksullaşacak, dar alanda kalabalık ortamlar oluşacak…

Bu hak mı?

***

Benim düşüncem insan…

Cezaevlerinin “tek tip” tutuklulukları gibi, herkesin aynı “giyinmesi”, ya da aynı düşünceleri savunması beklenemez!

Sevdiğim havayı, sevdiğim rengi, tuttuğum takımı, sevdamı, beğenimi “kim” sorgulayabilir ki?

Yirmi yıldır AKP’yi “iktidar” yapan bu halk, bu ülkenin insanı/ seçmeni değil mi?

Aynı seçmen yirmi yıl önce başka siyasi partilere oyunu vermiş, onlardan beklentilerini alamamış/ umduğunu ulamamış, AKP’ye sarılmış…

Ancak son seçimlerde, özellikle AKP’nin ya da yakın duran partilerin elinde bulunan yerel yönetimlerin/ özellikle anakentlerin en büyükleri CHP’nin adaylarının kazanmasıyla sonuçlanmış!

Anakentlerle birlikte, o kentte bulunan herkesin cezalandırılırken, ekrana çıkan “yüzü belirsizler”, sıkılmadan, bir an bu yurtta yaşadıklarını “İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da, Muğla’da, Mersin’de belediyenin başardığı bir tane şey gösterin” diyebiliyorlar!

Dışarıda yağmur var, içimde bir bulantı, deniz vurgunu yemiş gibiyim; “gözleri var görmez, kulakları var var duymaz” olmalı bunlar!

021121

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP