Yurttaş “ekonomiyi” değil, alım gücünü düşünüyor…
  • OLAY NET
  • Yazarlar
  • Yurttaş “ekonomiyi” değil, alım gücünü düşünüyor…

Yurttaş “ekonomiyi” değil, alım gücünü düşünüyor…

ABONE OL
11 Ekim 2021 13:32
Yurttaş “ekonomiyi” değil, alım gücünü düşünüyor…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Her” şeyin, “herkesçe” bilinmesinin gerekmediğini düşünlerdenim!

Örneğin herkes bir doktorun bildiklerini bilmek zorunda değil!

Örneğin herkes imamın bildiklerini “eksiksiz” öğrenmek zorunda değil!

Örneğin herkes Mahfi Eğilmez ya da Meliha Okur gibi ekonomiden anlamaya da zorunlu değil!

Örneğin kimse “anlatmadıkça” yaşadıklarımı öğrenmek zorunda da değil…

Televizyondaki yandaş konuşmacı, ekonomideki açmazları anlatan muhalif isme “ben ekonomiden anlamam, ne grafiklerinden, ne cari açıktan, ne swap türü anlaşmalardan anlamam” diye takıldığını sanıyor, yaşananları görmüyor, sokakta varlığı yadsınamayacak denli açık olan sıkıntıyı görmüyor gibi…

Her başı dönenin, her dizleri sızlayanın, her dişi ağrıyanın doktora koşarak gittiğini göreniniz var mı bilmiyorum.

Ağrıları olan birinin, bir aspirin içmesi ile ağrılarının birazını üstünden uzaklaştıracağını biliyor, bu bilgisini de lüks/ şatafat olarak da görmüyor!

Ataların “kendinin doktoru olacaksın” sözünün günümüzde bilim insanlarınca da onaylandığını bilelim…

***

Dar gelirlinin, aldığı aylığını ay sonuna yetiremediğini anlatmasını “ekonomiyi” sorguladığı biçiminde anlaşılmasın!

Ateşin üzerine basmadan, ateşin verdiği “acıyı”/ ateşin üzerine basan kadar anlamamız olası mı?

Yanan kıpkırmızı yalımların sonunda biriken köz, insanın gözlerinin önüne gelmesi bile yakıcı/ acı yerici…

Ekonominin en zor koşulları yaşanmasına karşın, birçok gereksinmeye ulaşalamadığı için/ içini kemiren dişlere engel olamadığından dolayı anlamlandıramadığı yaşamı dışarıdan değerlendirmek o denli kolay olmalı…

Akşam Mehmet Metiner ile Cem Küçük vardı yine, yandaş olarak konuşan…

Her ikisine göre de ne açlık, ne ekmeksizlik, ne yurtsuzluk, ne doyumsuzluk, ne bitmişlik yoktu; ama sıkıntı yadsınamazdı!

Bu yurdu, bu yurdun insanını, bu yurdun sorunlarını konuşmaya çalışıyorsunuz; Metiner/ Küçük Avrupa’yı anlatıyor, oradaki fiyatları ballandırıyor, oraya gidip de dönenleri dillerine doluyor, orada yaşanan yakıt sıkıntısını anımsatıyor…

Hangisine inanmalı ki…

Almanya’da yaşayan bir tanıdığım, yaşadığı kentteki örneğin yurt fiyatlarının aylık üçyüz avro olduğunu/ bizdeki asgari ücreti geçtiğini söylerken şunu da ekliyor:

“Burada, tüm kafelerde, saatte on avro kazanacak işler bulabiliyorlar, günde üç saat çalışan bir öğrenci, hem ev kirasını/ hem de aylık masraflarını çıkarabiliyor!”

Herkesi aptal yerine koymaları, kapattıkları platformların vaz geçilmezleri sayılmaları acı…

***

“Ben ekonomiden anlamam” demenin sığınacak yanı nedir?

Açlık sınırı altından sabahtan akşama dek çalışan emekçi, daha azıyla geçinmeye tutsak edilen emekli, tüm çarpıklığıyla/ beceriksizliğiyle/ haksızlıklarıyla büyüyen/ artan kur karşısında “dayanılmazlığından” dolayı toprağından kopmak zorunda kalan üreticinin yaşadıklarını anlatması için “ekonomiden anlaması mı” gerekiyor; insan aşkına, toprak aşkına?

Asalaklık ya da birilerini payanda yaparak yaşamını sürdürmek, ya da el-pençe durarak/ gereksiz düğmeleri ilikleyerek/ takla atarak/ ruh ikizi sayarak/ adamı olarak ayakta kalmak…

Dar gelirlinin, asgari ücretlinin, ay sonunu getiremeyenlerin, toprağını işleyemeyenin işi bu değil!

Günlerce üzerinde çalışarak, lüks/ konforlu salonlarda zaman harcayarak, emekçi için “uygun” bulunan “ücretin”, insanca yaşama yetmediği, birçok gereksinmeleri sağlamaktaki yetersizliği nedeniyle; bu yurdun insanının birçoğu yoksulluk yaşıyor, önünden geçtiği vitrine bakamıyor, tatlıya/ çereze/ meyveye ulaşamıyor…

Bunları alacak gücü olmadığını, aldığı aylıkla bunun olanaksızlığını, her ay yeni bir küçülmeyle/ kısmayla yaşamını sürdürdüğünü anlatmasının, öyle “koca/ kalın” kitaplar okumayla ilişkisi yok!

Yaşayanın, “ekonominin” kuramsal terimlerini bilmesine gerek yok!

***

Bunca büyümeden/ tarihsel artışlardan söz edilir,

Bunca “bilen insanı” iki yıldır corona virüsü konuşur,

Bunca süredir eğitimde atılacak yeni adımlar dillendirilir…

Şunu sorarsın:

“Ben de, yaşadığım sokakta etkisi neden yok?”

Hep bir olup, “iktidarın” bilinen sözcüleri şunları yineler; ekonomik büyümemiz yükselişe geçti, “bilen insanlarımız” doğru bilgilerle salgın sürecini iyi kullandı, her ilde üniversitelerimiz var, gece gündüz demeden betondan yapılar yaptık…

Büyüttüğünüz/ içinde insan olmayan ekonominizde, karartılmış açıklamalarınız da, beton diktiğiniz/ eğitim adına bir anlam taşımayan yerleriniz de sizin olsun!

Yurttaşın “eriyen/ tükenen” yanını düzeltmek için “bunca yılda” ne yaptınız, onu soruyorum!

“Ben ekonomiden anlamam” demek kurtuluş değil, olsa olsa yapılan yanlışın dillenmesinden kaçınmaktır!

Bırakın kimse “ekonomiden” anlamıyor sayılsın, “ekonomi” bilmez sayılsın…

Enflasyon, deflasyon, faiz geliri, gayri safi milli hasıla, cari denge gibi terimlerle ilgilenen de yok zaten!

“Doyamıyorum” diyor; anlamıyor musunuz?

101021

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP