Ödül töreninin ardından…

Ödül töreninin ardından…

ABONE OL
21 Ekim 2021 15:57
Ödül töreninin ardından…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Göz kamaştırıcı, şatafatlı, içi boş ortamlarda olmaktan hep sıkılırım!

Aynı biçimde allı/ ballı, yanındayken yüzüne gülen/ arkasını dönmesiyle adını unutan ortamlar da bana göre olmadı hiç; cıvımışlık sayarım!

Fox Tv’de Selçuk Tepeli’nin söylediği gibi, seçin öngünlerinde anımsanıyor olmuş olsalar/ yaşamlarının geri kalan süreçlerinde kovalamaktan/ zorlanmaktan/ sıkıntılardan/ doymamamaktan dolayı dizlerinde takat kalmasa da “patronun halk/ seçmen” olduğuna inananlardanım…

Aslında “patron” ön adı verilmesi bana göre hoş değil; içinde kapitalizmin, emeği sömürmenin, tek olmanın izlerini taşıyor olması bakımından doğru bulmuyorum!

Örneğin, Tepeli’nin “söz halkın” demesini daha yerinde bulurdum.

Toplantılarda, törenlerde, özel günlerde “nedense” ön sıralarda yer alırlar, “ikramlar” daha yeterincedir, salonun içi daha gözleri önündedir “halkın sözüyle” iş başına gelenlerin…

İçten olmayan bakışları; tören düzenlenen alanı görmeli, alanı dolduranlarla sıkça göz göze gelebilmeli…

“Bilindik” biri gelecek diye yan sandalyeleri boş bırakılabilmeli…

“Bilindik” birini, bilmesi gereken “kim”?

“Kim” halk değil sanki!

***

Öyle göz kamaştırıcı ışıkları, şatafatlı masaları yok ancak; Nasrettin Hoca’nın “halk alış verişte görsün” düşüncesiyle/ yüzlerin zorla güldüğü, yapalım da bitsin türünden bir ödül töreni gibi…

Tören, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin ön bahçesinde yapılıyor…

Ekim ayının ortasında, arada bir yağmurun çiseleyen damlaları masalara düşmesine karşın, Adana havası baskın; ılık…

Bahçenin girişinden başlayarak uzanan ırmağın suyu bambaşka bir güzellik katıyor günün kararmaya başladığı saatlerine…

Halkın “sözüyle” işbaşına gelenlerin bahçe girişinden görülmesi, başta cemiyet görevlilerinin heyecanlanmasana yetiyor! Koşuşturmalar başlıyor, birbirlerinin gözlerinin içine bakışıyor…

Alanda bulunan kalabalığa “bakın kimleri karşılıyoruz” der gibi, oturabilecekleri yer gösteriliyor…

Köşeli yarım ay şeklinde dizilmiş masaların bulunduğu yerdeki hareketliliği görmemek olası değil!

Oradakiler, her zaman gördükleri “yüzlerle” bir arada olmaktan hoşnut, “aynı” seçilmişlik özelliği taşımaktan sevinçli…

Yüzler gülüyor…

***

Bir şeyi “merak” eden oldu mu bilmiyorum…

Bu törenin amacı neydi?

“Biz istencin sesiyiz” diyerek, “istencin” kim/ nerede/ nasıl olduğunu savsaklayan parmakla gösterilecek sayıda olan, lüks/ konfor derecesi yüksek ortamlarda sıkça bulunanlar için düzenlenmiş bir tören miydi?

Tören düzenleyenlerin gözleri, ilgileri, odak noktaları orada!

Yanlış anımsamıyorsam; “2020 basın yarışması” adı verilen, yıl içerisinde basına verdikleri katkılardan ötürü ödüle layık görülen, varsa sorunları dinlenen, daha etkin çalışmalar yapmaları için önlerindeki engeller kaldırılması gereken basın emekçilerine verilecek ödül töreni…

Bunlardan “birini” görebilen, duyabilen varsa bana anlatsın…

Desin ki;

“Bu törenle yerel basının önemi daha pekişti, basın çalışanlarının önlerindeki dikenli yolların kaldırılması için uğraş verildi, ödül alanların yaşamlarında günün ‘izi’ oluşturuldu, tüm “istencin sesi” olduklarını ileri sürenler günün önemini kanıksadı…”

Diyemezsiniz!

***

Adana’da yirmiye yakın günlük gazete vardı, sanıyorum bu gün daha da az; her gün biraz daha azalıyor, çıkanlar ya baskı sayısını, ya da sayfa sayısını azaltıyor!

Anakent Başkanı Zeydan Karalar konuşmasında “basın, hizmet aşamasında yapılan yanlışları bizden önce görebilir. Bunları bildirme noktasında ciddi katkı sağlar. Bunu yapan basını çok önemsiyorum. Görevini yapan basının daima yanında olacağımı bilmenizi istiyorum” diyor; doğru, yerinde sözler…

Ancak “basına destek vermeye devam ediyoruz. İzmir örneğinde olduğu gibi, meclis kararlarının yerel gazetelerde yayınlanması suretiyle basına destek verilmesi yöntemini konuşuyoruz. Konu belediye meclisimizde” sözünün gerçekleşmesi için geç kalınmıyor mu?

Gazete sayısının daha da azalması, daha çok basın çalışanının işsiz kalması, göstermelik “törenlerle” sürecin geçiştirilmesi kim için kazanç sayılacak, kimleri daha da güçlendirecek, gelecekte nasıl bir toplum oluşturulacak?

Bu soruların yanıtlarının verilmesi gerekiyor!

***

2020 yılı basın yarışmasında “güncel yazı dalı” ödülünü aldım!

İçtenlikle söylüyorum, yaşamımda ne işe yaracağını, yaşamıma ne katkısı olacağını, “kendi adıma” bilmediğim gibi, önceki yıllarda ödüller alan birinin “çok sayıda ödül aldım, kimi kırıldı, kimi sandığın dibinde, baktıkça neden aldığımı düşünüyorum” demesini de içten buluyorum!

Bir daha “içi” başka anlayışla/ beklentiyle/ ilişkiyle dolu “böyle” bir yarışmada olacağımı sanmıyorum!

Göz kamaştırıcı, şatafatlı, bir de içi boşaltılmış ortamlar sıkıyor beni!

191021

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP