Temel kavram: “Kandırmak!”..
Eğer bu sözcüğün hemen sonuna, kocaman bir ünlem işareti yerleştiriyorsak demek ki, önem verdiğimiz bir deyişten söz ediyoruz.
Ya da biz öyle sanıyoruz.
Bizce ilk önce şu tespit yapılmalı:
Ya da aynı kapıyı tıngırdatmak mıdır?
Meselemizdeki öncelik bir insanı kandırmak üstüne doğru yöneliyorsa, “evet, öyledir,” denebilir.
Ama…
Hasta bir insana en geç bir ay içinde ölme olasılığının güçlü olduğunu söyle-me-mek; yani bu çıplak gerçeğin bilerek üstünü örtmek, yaşamının en önemli havadisini ondan saklamak değil midir?
Saklamaktır.
Peki aynı zamanda bu saklayış bir yalan mıdır?
Hayır.
Bir olayın, bir şeyin, bir bilginin gerçeğini saklamak, insanlara bu gerçeğin tersini söylemek, her zaman ve her koşulda yalan söylemek olmayabilir.
Demek ki niyet, bir tek insana ya da tüm toplumlara zarar verme kastını taşımıyorsa; yalan, yalan olmayabiliyor.
Yalana yalan denmeyebiliyor.
Örneğin küçük bir çocuğa dünyaya nereden ve hangi itiş-kakış sonucunda geldiğini söyle-me-mek gerçeği ondan saklamak anlamına gelmeyebiliyor. Yalan söylemekle örtüştürülemiyor.
Hele hele “geyik” söylemlerinin beylik lakırdılarına bir bakınız:
Hoppala…
Nasıl ve nice olduğumuz gerçeğini mi örttük biz şimdi?
Yoksa, her şartta ve zeminde iyi olduğumuz yalanını mı söyledik?
Hiç biri…
Peki, doğru ve geçerli yanıt hangisi?
Ben hayatım boyunca hiç yalan söylemedim, diyerek yalanlarına bir yalan daha katan yalancının mumu hangi namaz vaktine kadar yanar, hiç düşündünüz mü?
Bu yazıyı karalamaya başlayıncaya kadar ben de düşünmedim.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış…
İşte onun için Bekir Coşkun köşe yazılarını kaleme aldığı sütunun adını 10. Köy koymuş[tu]…
Nereden nereye…
Ama sanıyoruz sizlere bir soru daha sormanın vakti geldi:
Lütfen içe dönük bir sorgulamaya girişin: acccık/ucundan, şimdi…
YEREL HABER
Az önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce